Normalleşme sürecinde dikkat edilmesi gerekenler

Bildiğiniz üzere, Pazar günkü yazımla "koranavirüsünün gün yüzüne çıkardığı gerçekler" hakkında bir yazı dizisine başladım, fakat gündeme göre aralara dizinin dışında yazılar eklemeden de duramayacağım. Malumunuz, yavaş yavaş normalleşme söylemleri başladı. Normalleşmenin adımı olarak da yapılması planlanan yasakların, sınırlamaların gevşetilmesi oluyor elbet.

İşte bu kapsamda ilk gevşeme haberi de Ticaret Bakanlığı'ndan geldi: Dış ticaretin yüksek kapasite devamlılığı için, koronavirüsü semptomu göstermeyen yabancı uyruklu şoförlerin 14 gün karantina altına alınmaksızın ülkeye giriş yapmalarına müsaade edildi. Bu kapsamda şoförlerin 3 gün içerisinde yüklerini bırakıp ülkeden çıkmaları gerekiyor.

Keza AVM'ler… Bu yazıyı yazdığım dün öğlen saatlerinde Cumhurbaşkanı henüz açıklama yapmamış olsa da söylentiler AVM'lerin -bayram öncesi- kademeli olarak açılacağı yönünde.

Cumhurbaşkanının bu veya başka hususta yasakların gevşetilmesine dair açıklamalar yapmış olması muhtemel.

Ancak…

Öncelikle şunu ciddiyetle ve özenle vurgulamak gerek:

Koronavirüsü ve tehlikesi henüz sona ermiş değil!

Zaten iktidar da bunun farkında olacak ki, yapımı 45 gün sürecek iki adet sahra hastanesinin inşaatı halen devam ediyor. Tabi binlerce yerli solunum cihazının üretimi de…

Salgın bitmiş veya tehlike geçmiş olsa bunca yatırım devam etmezdi herhalde değil mi?

O halde neden yasaklar gevşetiliyor?

Elbette ekonominin canlanması için.

Bayram alışverişleri yapılsın, ekonomi canlansın.

Canlansın canlanmasına da…

Şunlar da unutulmasın:

1) Halk tehlikenin geçmediği, tedbirli olunmazsa çok daha uzun süreler eve hapsolabileceğimiz ve çok daha fazla kayıp verebileceğimiz konusunda özenle uyarılsın.

Koronavirüsünün hala etkisi devam eden, ölümcül bir tehlike olduğu unutturulmasın.

Bu hatırlatmalar yapılsın ki, rehavete kapılmanın sebep olabileceği gevşek davranışların önüne geçilsin.

2) Madem AVM'ler açılacak, pek tabi devamında kuaförler, restoranlar da açılacak… Ancak her ne kadar halkımız "AVMkolik" olsa da genel olarak "alıcı değil bakıcı" oldukları unutulmasın!

Bu da şu demek oluyor: Hem halk vitrinlere bakmak uğruna tehlikeye girecek, hem de bu mağazalarda çalışanlar tehlikede olacak.

Dahası, satışlar canlanmadığı halde, işyeri sahipleri de devlet desteğinden mahrum kalacak; AVM sahipleri "normalleşme" kozunu ileri sürüp dükkân kiralarını tam ve zamanında talep edecek.

Şayet, virüs tehlikesi yüzünden önündeki birkaç aya dair belirsizlik devam ederken, satışların mağaza kiralarını ve çalışan maaşlarını çıkaracak kadar artacağını düşünmek gerçekçi değil. Dolayısıyla çok sayıda firmanın iflasının önüne geçmek ve/veya işsiz sayısında artış yaşanmasını engellemek için işverenlere de devlet desteği gerektiği unutulmasın.

3) Özellikle yurtdışından giriş çıkışlara dair tedbirlerin en sıkı şekilde sürdürülmesi gerekiyor.

Zira koronavirüsün ortadan kalktığı açıklansa bile yurtdışı seyahat ve ticarette önlemler sıkı sıkıya korunmalı, virüsün ilk olarak bu yolla ülkeye girdiği ve Avrupa'daki tehlike geçse dahi gelişmemiş ülkelerde virüsün etkisinin, dolayısıyla da dünyaya tekrar yayılma tehlikesinin, devam edeceği hiçbir zaman göz ardı edilmemeli.

Ezcümle, Avrupa ülkeleri de dahil, dünya devletlerinin tamamında virüsün verdiği zarara dair açıklanan verilerle ilgili büyük bir kuşku var. İçinde bulunduğumuz kasvetli günlerde iyi şeyler duymak istesek de aldığımız bazı haberler umut olsa da umudumuzu koruyarak ancak temkinimizi kaybetmeyerek hareket etmemiz gerekiyor. Zira virüsün çaresi umutlar, olumlu beklentiler değil; aşı, ilaç vs. ekseninde bilimsel buluşlar olacaktır.

 

dfs-004-001-011-001-001.jpg

Yazarın Diğer Yazıları