‘Osmanlı Son Dönemi ve Erken Cumhuriyet Dönemi Kadın Tarihi’
Dünyada kadınlar ve Osmanlı sahasında, Cumhuriyetin başlangıcında kadınlar kıyaslandığında nerede duruyoruz?
1927’de, Türkiye’de okuma yazma oranı yüzde 12’yse, kadının da yerini çok kolay belirleyebiliriz. Kadınların okuma yazma oranı erkeklere göre çok az olacağına göre, büyük şehirlerin dışında kadınların okuma oranını belki yüzde 1 düşünebiliriz.
Yasemin Sancar-Koyuncuoğlu, dikkate değer bir çalışmaya imza attı: “Osmanlı Son Dönemi ve Erken Cumhuriyet Dönemi Kadın Tarihini Yeniden Okumak: Şükûfe Nihal” (Libra Yayınları, 465 s.)
1896-1973 arası yaşayan kadın şair ve yazarlarımızdan Şükûfe Nihal”in sadece yazar-şair olarak değil, kişilik olarak edebiyatımızda ayrı yeri vardır. Bir diğer ünlü şairimiz Faruk Nafiz Çamlıbel (1898-1973), sık buluşmalarına rağmen ona evlilik teklifini bir türlü kabul ettirememiş. “Allahaısmarladık” şiirini Şükûfe Nihal için kaleme aldığı yazılagelir.
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
Bir yarın göçtüğünü, çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
mısraları Çamlıbel’in içinin nasıl dağlandığını gösteriyor.
“Osmanlı Son Dönemi ve Erken Cumhuriyet Dönemi Kadın Tarihini Yeniden Okumak: Şükûfe Nihal” Yasemin Sancar-Koyuncuoğlu’nun doktora tezi. Kitabın “Önsöz”ünde “Bu kitapta Şükûfe Nihal'in hayatında kimliğini inşa eden kritik dönemeçlerle, yaşamı boyunca savunduğu fikirlerine, itirazlarına, tercihlerine odaklanılarak bunun toplumsal alana nasıl yansıdığı sosyolojik bir bakış açısıyla incelenecektir.” diyor ve feminist olguyu işaret ediyor:
“Bu çalışma Osmanlı son dönemi ve erken Cumhuriyet dönemi kadınlarının seslerinin duyurulmasına aracılık ederken, günümüzde unutulmuş aktivist ve aydın bir kadın olan Şükûfe Nihal'in hak ettiği konumu kendisine teslim etmek için çabalar.”
Yazar, doktora tezinin başında “Şükûfe Nihal'in çeşitli gazete ve dergilerde kaleme aldığı 269 adet makalenin sosyolojik analizinde betimsel içerik analizi kullanılmıştır.” cümlesini kuruyor.
(Ara not: Yukarıdaki cümlede “betimsel içerik” ne derece yerini buluyor, düşünmek lâzım.
Yeni araştırıcılar, yeni kelime bulmak, üslûp kurduklarını göstermek istiyorlar. Ama üslûp kurmak farklı.
Şükûfe Nihal’i inceleyen, onun yazılarındaki sağlam zemini de fark eder.)
***
Yasemin Sancar-Koyuncuoğlu, eserinde, Şükûfe Nihal merkezli kadın tarihi, kadın hareketi, Kadın aydınlar, aktivist kimlik üzerinde duruyor.
İkinci Meşrutiyet’in ilânından, 2008-2009’dan sonra “sansür”den kurtulanlar çok sayıda gazete ve dergi yayınlanmaya başlamış, sonra İttihat Terakkî bu serbestliği fazla görerek süreli yayınlara bir çerçeve çizmişti. Bildiğiniz gibi dönemin süreli yayınlarının birçoğunu yeni harflere aktardık. Özellikle Resimli Kitap’ta Batıdaki kadın hareketlerine dair seri yazılar yer alır.
Yasemin Sancar-Koyuncuoğlu, eserini “Osmanlı Son Dönemi ve Erken Cumhuriyet Dönemi Kadın Tarihi”, “Aktivist Bir Kadının Kişisel Tarihi”, “Şükûfe Nihal'in Yazılarının Sosyolojik Analizi” başlıklarını altında üç ana bölümde işliyor.
Yazar “Giriş”te, “Aktivist ve aydın bir kadın olan Şükûfe Nihal” sözünü açıklıyor ve “aktivist” sıfatını bugünkü kullanılışından ayırıyor:
“Bu kitabın ortaya çıkarmak istediği Şükûfe Nihal'in aktivist ve aydın kimliğidir. Burada kullandığımız ‘aktivist’ kelimesi günümüzde kullanılan manaya denk düşmemekte, eylemcilik veya muhaliflik anlamına gelmemektedir. Onun yerine toplumsal eşitsizliklere, sorgulanmayan ve toplumsal gelişmeyi engelleyen türlü düşünce kalıplarına başkaldıran mücadeleci bir tavır ile bunu eylemsel olarak yaşamına ve düşüncelerine yansıtan bir kimlik anlamını taşımaktadır.”
Yasemin Sancar-Koyuncuoğlu, “Giriş”te yine önemli bir noktaya işaret ediyor:
“Osmanlı son dönemi ve erken Cumhuriyet dönemi kadın hareketi tarihinin ya resmi tarihte yer almadığını ya da önemsizleştirilerek bu dönemden yüzeysel bir şekilde bahsedildiğini gözlemleriz. Bu doğrultuda çalışmanın temel amaçlarından biri bu dönemi aydınlatacak olan tarihi kadın lehine tekrar okumaktır. Resmi tarih içinde görünmez konumda kalan kadın öznenin yokluğu ancak feminizmi yanına alan, eleştirel bir kadın tarihi okumasıyla ters yüz edilebilir.”
***
Dr. Yasemin Sancar-Koyuncuoğlu, görebildiğim kadar, sahasında bir ilke imza atıyor, örtülü kalan bir dönemin örtüsünü kaldırıyor, “kadın”ı olması gereken yere koyuyor. Önemli bir çalışma.
Okumak lâzım.
‘Anayasa ve Milliyetçilik’
Yahudiler, Gagauzlar...
Bir PKK’yı görüyoruz ya diğerleri?
Etnisite adlı partiler faaliyet gösterebilirler mi?
‘Hukuk’ adres sorar mı?
İslâm ülkelerinin tercihleri kölelik mi?
‘Politik ruh hastalıkları’
Biz Türkler, biz Yahudiler!
Vuruşa vuruşa neyi halledecekler?
Asıl tehlike İsrail için mi İslâm ülkeleri için mi?









