Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Coşkun ÇOKYİĞİT
Coşkun ÇOKYİĞİT

Robotumsulara gerçek nasıl anlatılır?

İnsanoğlu bazen aklının ucundan bile geçmeyen bir sohbete dâhil olup önemli makamları işgal eden kişilerin cehaleti karşısında küçük dilini yutacak gibi oluyor. Cehaletin sebebi okumamak ve önder bellediklerinin ağzından çıkanları ezberleyip papağan gibi tekrarlamaktan kaynaklanıyor. Olay şöyle başlamıştı: bir gazeteci arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Kakuleli çay içebilmek için bir üst kattaki dergi müdürünün yayına çıkmayı teklif etti. Çıktık. Sohbet her zamanki gibi dönüp dolaşıp siyasete bulandı. Gündelik siyasetin gerginliğinden sıdkım sıyrıldığı için sohbet konusunu değiştirmek isterken berbat ettim.

Ciddi tarih dergisinin kerli ferli müdürü zır cahil çıkmaz mı! “Yandık!” dedim de kaçacak yer yok: ilk ikram edilen çay daha yarısına gelmişti. Ben fakiri bu adamın karşısına getiren arkadaşım, sanki mabadına iğne batıyor gibi kımıl kımıldı: adamın kulaktan dolam bilgilerini yüzüne vurup, kendisini zor durumda bırakırım diye. Acıdım, sıktım dişimi. Büyük müdürcük diyordu ki, “İttihat ve Terakki’nin Türkçülük anlayışı Osmanlıyı parçalamıştır.”

Sakinliğimi korudum. Anlattıklarının pek çok tarihi süreci kronolojik olarak birbirine karıştırdığını, Osmanlı aydınlarının başlangıçta, Sırp, Bulgar, Yunan, Arnavut, Ermeni ve Arap milliyetçilerinin imparatorluğu dağıtmalarına mani olmak gayesi güdüp imkânsız bir işe soyunarak “Osmanlıcılık” kavramını icat ettiklerini, bunun fayda etmemesi üzerine, çok sonraları Türk milliyetçiliğine sarılmaktan başka çareleri kalmadığını anlatmaya çalıştım.

Özet olarak bu dergi müdürüne, Yahya Kemal gibi İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarını yakından tanıyan güvenilir bir yazarımızın hatıralarında durumun bambaşka anlatıldığını aktardım ama nafile.

YAHYA KEMAL NE DİYOR?

Yahya Kemal’in Siyasi ve Edebî Portreler kitabında, “Selânik Türklerinden âbânî sarıklı bir ağanın oğlu” dediği İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kurucularından olan Dr. Nazım’ın Osmanlıcılık ve Türkçülük fikirleri hakkındaki tutumunu şöyle anlatır:

“Ben Sciences politiques mektebinde okuyordum. Türkçülüğü his ve kabûl etmiştim. Fikrimi Nâzım’a açmıştım. Bu yeni fikir karşısında Nâzım birdenbire ayaklandı. Osmanlılıktan ayrılmanın, koca ülkeleri bırakarak, Türk bir devlet olmanın sarâhatle, ihânet olacağını bağıra bağıra söyledi. Namık Kemal Bey’in o muğlâk “İslâm ve Osmanlı milliyetperverliğinden” bir adım öteye adım atamıyordu. Türk kelimesini o zaman hiç sevmiyordu. İkimiz de Rumelili olduğumuz için bilhassa Rumeli’ye göre Türkçülüğü müthiş muzır görüyordu.”

Yahya Kemal’in birinci elden bu şahadeti gösteriyor ki, cehalet arşı âlâya yükselmiş. Etrafımızda okumayan, sadece kulak kabartan ama dinlediğini de anlamayan o kadar çok “robotumsu” bulunuyor ki, bunalıyoruz. Bu korkunç cehaletten doğan gergedanca inadı kırabilmek için sinemaya ve televizyon sinemacılığına çok iş düşüyor.

Bu işlerden biri de “görüntülü-sesli iletişim araçları” ile beslenen yeni nesil gençliğe, Türk fikir tarihini anlatan ciddi ama aynı zamanda sinema sanatının temel sanat değerlerini ihmal etmeyen (yani didaktik olmayan, üçüncü şahıslarda ahlaki ve ideolojik tepkiler doğurmayan) filmler üretmektir…

Geçmişte IV. Dördüncü Murat ve III. Selim dönemleri bildiğiniz gibi hem tiyatro hem de televizyon filmi olarak hayata geçirilmişti. En azından bu iki filmi milat sayarak mesela II. Mahmut döneminde Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılışından hareketle modernleşme sürecimizin hikâyelerini beyaz perdeye ve televizyon ekranlarına taşıyabiliriz.

Bu yolda ilerleyerek modern Türkiye’nin doğuşu, ülkemizde yaşanan kültür ve fikir akımlarının hayatımızı nereden nereye taşıdığını, bugün evirildiğimiz yerden nerelere doğru gidebileceğimizi anlatan hikayelerle gününüz dijital içerikleri izlemekten birer “robotumsuya” dönüşmek üzere olan yeni nesilleri düşünmeye ve fikir sahibi olma gayretine çekebiliriz.

Çünkü bu milletin evlatları kendi modernleşme tarihlerinden bile habersizler. Önce yeni nesli eğitmeli değil miyiz? Hem de en popüler ve etkili yolla: Sinema ve televizyon filmleriyle.

Yazarın Diğer Yazıları