Roger Garaudy'nin şaheseri Türkçe'de

Roger Garaudy'nin şaheseri Türkçe'de

Fransa''nın dünya çapında ünlü düşünürü olan ve daha sonra İslâm''la şereflenen Roger Garaudy''nin "Batı Resminin Yedi Yüzyılı; Geleceği Müjdeleyen 60 Tablo" eseri nihayet tercüme edildi.

Profesör Luc Collès (Lük Koles)''in "Bu kitap, Garaudy''nin şaheseridir! Bir benzeri yazılamamıştır!" dediği ünlü eseri, Garaudy mütercimi olarak bilinen Cemal Aydın dilimize aktardı.

Roger Garaudy, bu çalışmasında Batı''da sanat değeri taşıyan tabloların ortaya çıkmaya başladığı 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan yedi yüzyıl içinde resim sanatının gelişimini ele alıyor. Fakat sadece tablolarla, tabloların teknik özellikleriyle yetinmiyor. Her yüzyılda niçin o yüzyılı temsil eden tabloların ortaya çıktığını da sorguluyor. Bir tablo hakkında gerekli estetik bilgiyi verdikten sonra "Tablonun Çıktığı Anlar" başlığıyla, o sırada ne gibi bir sosyal değişim, bir fikir ve felsefe hareketi, bir teknik gelişim olduğunu da okuyucunun dikkatine sunuyor.

"Batı Resminin Yedi Yüzyılı; Geleceği Müjdeleyen 60 Tablo" adlı bu değerli eseri Türkçe''ye kazandıran Cemal Aydın, bunun sadece resim sanatıyla ilgili ve sınırlı bir eser olmadığına dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yapıyor:

Kitabı okurken, hem resim sanatındaki yüzyıldan yüzyıla görülen değişim ve gelişimi, hem de Batı toplumunda neler olduğunu, nelerin ortaya çıktığına da görebiliyorsunuz. Bu yönüyle eser, sanatçılara, ressam ve güzel sanatlarla uğraşanlara olduğu kadar, felsefecilere, sosyologlara, ilâhiyatçılara, tarihçilere, edebiyatçılara ve daha pek çok daldaki kimselere de yabana atılmayacak bilgiler veriyor.

Felsefe dalında "devlet doktorası" yapmış olan Garaudy''nin felsefe dersi vermeyi bırakıp da estetiğe geçişi çok dikkat çekici ve hayranlık uyandırıcı bir davranıştır. Öyle bir davranışın bir benzeri dünya üniversite tarihinde görülmemiştir. Bahsettiğimiz kitabın ön sözünden öğrendiğimize göre: Garaudy, rektörlüğe gidiyor ve özetle şöyle diyor: "Bana Fransa''da sadece Eski Yunan ve Batı felsefesini öğrettiler. Hiç bilmediğim Çin ve Hint felsefelerini bir yana bırakalım. Endülüs''teki İslâm üniversiteleri yoluyla Batı''yı Ortaçağ karanlığından kurtaran İslâm felsefesini bilmeyen bir felsefe profesörü, felsefe dersi veremez! Ben bilmiyorum, o yüzden de felsefe profesörlüğünü bırakıyorum, bundan böyle ben ikinci branşım olan estetik derslerine gireceğim!"

İyi ki bırakmış ve estetik derslerine girmiş ve insanlığa böyle muhteşem bir eser kazandırmış. Zaten böyle bir eseri de ancak Garaudy yazabilirdi. Çünkü kitabın girişinden okuduğumuza göre, Garaudy sadece felsefeyi değil, onun yanında dinleri ve dinler tarihini, sosyolojiyi, psikolojiyi, ileri matematiği, musikiyi, koreografiyi ve daha birçok bilim dalını, neredeyse o dalların uzmanı kadar iyi biliyor. İşte o zaman da karşımıza böyle mükemmel bir eser çıkıyor.

Kopernik Kitap

Tel:(0212) 812 92 45

/////////////////////

Türk cihan hâkimiyeti için...

Bir çeyiz sandığı içinde muhafaza edilen eski yazmaların yabancı ajanlarca kaçırılması gizem dolu zincirleme polisiye olayları tetikler. Yaşanan güncel olayların akışı içinde eski kitaplara meraklı Doğan Dağlı tarafından Honaz Dağı eteklerindeki Yukarı Karaçay''da bir tekkenin içindeki küpte bulunmuş Uygurca el yazması kitapların okunması ile anlaşılır ki, zeybeklerin bir zamanlar ellerinden düşürmedikleri "yatağan" namındaki yakın savunma silahının geçmişi, Ergenekon''da eritilen demir dağa kadar dayanmaktadır.

Bu Uygurca metinlerde bölgeye Malazgirt''ten çok önceleri Türk derviş-erenleri Rumca isimlerle gelip fethin nüvesini buralarda atmış, kurdukları otama merkezinde Rumların gönlünü Türklüğe, Müslümanlığa ısındırmışlardır. Yaşar Çağbayır''ın "Zeybek Kaması Namıdeğer Yatağan" adlı romanının hikâyesi; günümüzden gizemli bir geçmişe harmanlanır:

Kazanas ovasını bir savunma üssü hâline getirip Haçlıları Gökpınar, Çukurköy ve Kazık Beli''nde perişan eden derviş Türkmen alp gazilerinden, İstanbul''un fethinde kullanılan topların barutlarını ve Yeniçerilerin kullandığı "yatağan" isimli kulaklı eğri kamayı armağan eden Osman Baba, yani namıdiğer Yatağan Baba''ya uzanan Zeybek Kaması -namıdiğer- Yatağan, "kendilerini uyanık sanan uyurlara" dokunarak Oğuz Kağan''ın Türk cihan hâkimiyeti hedefi olan "Kün, tuğ bolsun, kök kurıkan..." sözünden Atatürk''ün "Ne mutlu Türk''üm diyene!" nidasına uzanan bir bütüncül tarih terbiyesine edebiyat eliyle anıt dikme gayretinin ürünüdür.

Ötüken Neşriyat

Tel:(0212) 251 03 50

///////////////////////

HAFTANIN KİTABI

Kaybedilen Türk yurdu

Anadolu coğrafyasında yaşayan insanlar için Balkanlar her dönem büyük bir önem taşımıştır. Balkanlar onlar için bir nevi Batı''ya açılan kapı olmuştur. Ayrıca, Türkler Anadolu''ya gelmeden önce Balkanlar''a gelmiş bir millettir. Bölgeye Balkan adı ile Bulgar ve Hun adlarını veren de Türklerdir. Bütün bu tarihî gerçeklerin dışında Balkanlarda altı asra yakın bir Osmanlı idaresi sebebiyle Türk insanı bu coğrafyada kültürünü yaşatıp yaymıştır. Prof. Dr. Mehmet Saray, "Dünden Bugüne Balkanlar''da Türk Varlığı" adlı kitabıyla bu coğrafyaya dikkatimizi çekiyor ve şöyle diyor:

Türk dünyasının, daha doğrusu Türk kültür dünyasının "Adriyatik''ten Çin Seddi''ne kadar uzanan alanı kapsadığı" kabul edilmiş bir gerçektir. Ama ne hazindir ki, başta Balkanlar olmak üzere, bu Türk dünyasının tarihi ve kültürü üzerinde yeterince çalışılmamış ve dünyaya tanıtılmamıştır. Ana hatları ile yazdığım bu "Dünden Bugüne Balkanlar''da Türk Varlığı" adlı çalışmam ümit ediyorum bu alanda çalışmak isteyen genç tarihçileri harekete geçirir ve bizim neslin yapamadığını onlar yapar.

Boğaziçi Yayınları

Tel:(0212) 520 70 76

/////////////////

Tarihte yolculuk

2014 yılında UNESCO''nun Dünya Kültür Mirası listesine aldığı Pergamon''un tarihi ve eşsiz güzellikleri, arkeolog, akademisyen Nesibe Çakır''ın, "Pergamon''un Kayıp Hazinesi" adlı romanında yeniden canlanıyor. Okurları dönemin gündelik yaşamına, pazar yerlerine, kütüphanelerine, aile sofralarına davet eden romanın sonunda, kentin tarihsel bağlamına; siyasi, kültürel, sanatsal özelliklerine değinen bölümler yer alıyor: Roma''ya bağlı Pergamon kentine yeni bir vali atanmıştır. Valinin karısı Crispina kendisine boş bir ev seçmek yerine, kentin en eski evlerinden birinde oturmayı ister...

Can Çocuk Yayınları

Tel:(0212) 252 56 75

//////////////////////

KÜTÜPHANEMDEN

Evlad-ı Fatihan''ın bitmeyen çileleri

Rumeli''den Anadolu''ya yönelik üç yüz yıldır devam eden göç süreci, Avrupa Tarihi''ndeki nüfus hareketlerinin en önemlilerindendir. Boyun eğdirme, göç, şiddet kullanma ve savaş silsilesinin en haysiyetsiz merhalesi, göçe zorlamadır. Şüphesiz göç hadisesi, hangi millet ve din mensubunun başına gelirse gelsin bir insanlık dramıdır.

Bu bağlamda, Osmanlı''dan Türkiye Cumhuriyeti''ne, zaman zaman kesilse de Balkanlar''daki soydaş ve dindaşlarımızın makûs talihidir. Araştırmamızda 1687''deki ilk göçlerden günümüze kadar olan göçler özet olarak verilmiştir. Balkan Harbi''nden I. Dünya Savaşı''na kadar olan mezalim, göç, iskan politikaları, iskandan sonra ortaya çıkan problemler ve muhacirlerle ilgili meselelerin, sosyal projeksiyonu ve arşiv belgeleri ve ayrıntılarıyla aydınlatılmaya çalışılmıştır.

Ayrıca Cumhuriyet dönemindeki 1923 mübadelesi, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan''dan gerçekleşen göçlerin de fotoğraflar ve detaylı tablolarla genel bir çerçevesi çizilmiştir.

Resmî verilere göre günümüzde Balkanlar''da 1 milyon 100 bin civarında Türk yaşamaktadır. Ancak bölgede yaşayan Türklerin liderlerinin ileri sürdüğü rakamlar dikkate alındığı zaman, Balkanlar''daki Türklerin sayısı yaklaşık iki milyonu bulmaktadır. Türkler dışında Balkanlar''da, Türkler ile aynı tarihi, kültürü ve benzer kaderi paylaşan azımsanmayacak sayıda diğer Müslüman topluluklar da yaşamaktadır. Bölgedeki Müslümanlar ağırlıklı olarak Sünnîdir, bunun yanında Arnavutluk''ta Bektaşîler, Dobruca bölgesinde Kızılbaşlar da yaygındır. Resmî rakamlara göre günümüzde Balkanlar''daki toplam Müslüman nüfusun sayısı yaklaşık 8 milyon 250 bin (bölgenin toplam nüfusunun %12''si) civarındadır. (Osmanlı''dan Cumhuriyet''e Balkanlar''ın Makûs Talihi Göç / H. Yıldırım Ağanoğlu / Kum Saati Yayınları - 2001)