Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

‘Saltanat’ karşıtları İsrail iş birlikçisi mi?

Nice zamandır su almaya devam eden saltanat kayığının ‘kürekçileri’ kan ter içinde. Bir yanda üzerlerine gelen ‘yolsuzluk’ dalgaları, öbür yandan ‘hangi kıyıya’ yanaşacaklarını bilmemenin şaşkınlığına kapılmış sürükleniyorlar. 
Denize düşenin ‘yılana’ sarılması, onlarda ‘yalana’ sarılma şeklinde tecelli ediyor. 
Sorsanız ortada ne ‘yolsuzluk’, ne ‘suistimal’, ne ‘rüşvet’ ne de ‘hırsızlık’ vardır. 
Bakın, 17 Aralık soruşturmasında içeri alınanlardan bazıları daha salıverildi; ihtimal ki, Bakan çocukları ve diğer sanıklar da ilk duruşmada tahliye olacak. 
‘Adalet’ böylece yerini bulacak. 
Millet ‘mahdumun vakfına’ akıtılan milyon dolarların, ‘ayakkabı kutularındaki’ balya balya banknotların ve ‘kollarda sergilenen’ milyarlarca liralık saatlerin sırrını asla öğrenemeyecek.
Çünkü her şey bir İsrail komplosu (!) ve de ‘uzun adamın sırtını yere getirmeye’ dönük sinsi bir oyun. 
Hal böyle olunca da ‘adaletin’ gerçekleşmesi biraz daha zaman gerektirecek.  
 “Ne kadar”  diye sorarsanız, e fakirin kolunda ‘700 milyar liralık’ saat mi var ki söyleyebilsin. 
Ancak kabaca bir tarih verebiliriz: 
Üç vakte kadar.

***

Yalnız biraz daha ‘diş sıkmak’ gerek; kolay değil öyle adaletin terazisini ‘dengede’ tutmak; bu iş için bir ‘Zarraf’ hassasiyetiyle kılı kırk yarmak gerekiyor. 
Çok şükür bir takım adımlar atıldı. 
Mesela, o ‘hain komploların’ altında imzası bulunan savcılar sürüldü; ‘soruşturmada görev alan’ polisler yerlerinden uzaklaştırıldı; ‘HSYK’nın yeni üyelerini’belirleyecek yasa da Meclis’ten geçti. 
Allah’ın izniyle ‘internete’ kilit vurulup, onu da bir zapt-u rapt altına aldılar mı, işin büyük bölümü tamamlanmış olacak. 
Biliyorsunuz en büyük bela bu ‘sosyal’ medya; adamlar Google’a bir giriyor, ‘30 yıl önce var olduğu’ söylenen sit alanındaki villaların ‘daha bir yıl önce’ oralara kondurulduğuna şahit oluyor. 
Hazret  “Türbanlı bacımızı dövdüler”  diye yaygara yapıyor; hop ‘MOBESE görüntüleri’internette; ne dövülen var ne sövülen. 
Fena yani; sosyal medya olduğu sürece insan ağız tadıyla ‘yalan’ bile söyleyemiyor. 
 “Camide içki içtiler”  diye yaygara koparıp ‘cahil vatandaşları’ tahrik etmeye kalkışıyoruz, akşama Facebook’ta, Twitter’da işin öyle olmadığı yayılıyor. 
Özgürlüğün de bir sınırı var, değil mi canım.
Düpedüz ‘saltanat karşıtı’ faaliyetler. 

***

Hayırlısıyla  “Bu iş İsrail’in işi”  propagandası ile biraz zaman kazanalım, sandalı kıyıya ulaştırmak kolay. 
Biz bu işin altından kolay kalkarız da, ‘kapımızda beslediklerimizin’ ihanetine uğruyoruz birader. 
Bakın; milyarlarca dolarlık ihale verdiğimiz bir arkadaş kalkmış, millete en sunturlu küfürü sallıyor... Ah be kardeşim çeneni tut biraz. 
Öbürü telefonla talimat vermesek ‘muhalefetin borazanı’ gibi, memleketin durumunu olduğu gibi ekrana yansıtacak. Şık şeyler değil bunlar. 
Bizi ancak ‘millet’ yargılar; bunlar kim ya?
Bakıyoruz da “Beraber yürüdük biz bu yollarda”  dediklerimizin çoğu kayıktan indi; kim kaldı;  “Beraber yürüttük biz bu yollarda” diyerek yoldaşlık ettiklerimiz. 
‘İhalelerden’ nemalananlar, ‘örtülüden’ semirenler, ‘kamu kaynaklarından’ beslenenler ve de ‘Hazine arazilerini’ talan edenler. 
Çok şükür biz, ‘kimlerin’ bizleri yarı yolda bırakacağını sizlerden öğrenecek değiliz. Bugün ‘arpadan’ dolayı yanımızda yer alan bazı ikbal bitlerinin yarın ‘can havliyle’ sandaldan atlayacaklarının farkındayız. 
Ama sakin olun, işin ‘zor bölümünü’ hallettik. 
Bu vartayı da atlatacağız. 

***

Susuz bir yaza hazırlanan Türkiye’nin yarını, umudu, ‘taşıma suya’ kaldı. 
Ortalığa yayılmakta olan pis kokular öyle  “Yahudi komplosu”  denilerek geçiştirilecek türden değil. 
Ancak bu iddianın sahipleri ‘üçüncü sıçrayışlarını’ yapmak üzere olduklarının da farkında değiller galiba. 

Yazarın Diğer Yazıları