Şiddet!..

Şiddet!..

Düşünün, lisedeyken kim bilir ne hayallerle geceler boyu uykusuz kalarak, eğitim sistemine göre alanında en yüksek puanla öğrenci kabul eden bölümlerden birine giriyorsunuz, topluma büyük hizmetleri ve saygınlığı olan bir meslek edindiğinizi düşünerek gururla gece-gündüz çalışıyorsunuz ve sonra "yalnızca mesleğinizi icra ettiğiniz için" -ki avukatlar için çoğu zaman kelimenin tüm manasıyla bir icradan kaynaklanan sebeple- biri geliyor ve sizi vuruyor.

Mesleğinizi yaptığınız için öldürülüyorsunuz; arkanızda gözü yaşlı eşiniz, çocuklarınız, sevdikleriniz…

Avukat Servet Bakırtaş ve Doktor Ekrem Karakaya…

Bakırtaş, birini yaraladıktan sonra tahliye olan ve hakkında açılan tazminat davasının geri çekilmesini isteyen bir kimsenin; Karakaya ise bir hastasının yakınının silahından çıkan kurşunla can verdi.

Üstelik ne Bakırtaş ne de Karakaya ilkti.

Türk Tabipler Birliği açıkladı; son 11 yılda 100 binden fazla sağlık çalışanı saldırıya uğradı.

Sağlıkta dönüşüm programının doğurduğu iş yükü ve sağlık hizmetindeki kalite düşüşünün etkisi, sağlıkta şiddetin artma nedenlerinden biri.

Doktorların yurtdışına gitmesine "Giderlerse gitsinler" şeklindeki onları hor gören tutumun topluma da yansımasıyla, hayat kurtaran bu mesleğin saygınlığını giderek yitirmesi de bu şiddeti tetikliyor tabi.

Ancak şiddet, yalnızca sağlıkta mı?

Görüyoruz işte hukuk alanında da var şiddet. Biz avukatlar da öldürülüyor.

Toplumun her alanında var şiddet. Her geçen gün artan yoğunluğuyla gündemde şiddet eylemi içeren haberler yer alıyor.

Şiddeti protesto eden doktorlara dahi -hem de kolluk kuvvetlerince- şiddet uygulanıyor.

Şiddete meyilli kimseler, yasaların ve uygulamada yargı sisteminin caydırıcı etkisinin olmaması nedeniyle kolaylıkla şiddet eyleminde bulunabiliyor.

Popülist siyasetin ortaya koyduğu nefret dili toplumun her alanına yansıyor ve şiddet eylemi olarak vuku buluyor.

Bir imam çıkıyor hutbeye, doktorların meslektaşlarının öldürülmesini ve kendilerinin can güvenliklerinin olmadığını duyurmak, özlük haklarının karşılığını alabilmek için yaptıkları grevin ardından, "Bu, doktorların daha fazla öldürülmesini getirir, tahriktir" diyor. Toplumu şiddete alenen davet ederek doktorları hedef gösteriyor ve hepsinden önemlisi, bunu açıkça yapabilecek cesareti buluyor.

Çünkü, o imam biliyor ki, kutuplaştırma üzerine siyaset yaparken toplumdaki bu şiddet ortamının alt yapısını da hazırlayanlar, bilim insanına kötü laf söylemesinin cezasını kesmezler.

Çünkü bu yönetim anlayışı altında bilim düşmanlığı değil, bilim ve bilim insanı hor görülür.

------------

Değerli okuyucularım, her şeye rağmen, birlikteliğin önemini hatırlatan özel günlere daha sıkı sarılarak, hepinize iyi bayramlar dilerim, sağlıkla ve huzurla…

Yazarın Diğer Yazıları