Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Sık Yapılan ve Kapsamlı Olmayan değişiklikler

Kamuoyunda 10. Yargı Paketi olarak anılan 30 maddelik Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 29 Mayıs’ta TBMM’ye sunuldu ve 15 saat sürdüğü belirtilen tartışmalar sonucu Adalet Komisyonunda kabul edildi. TBMM Genel Kurulunda görüşüldükten sonra da yasalaşacak.

15 saat” ifadesi üzerinde çok düşünülmüş gibi izlenim verse de kapsamlı ve sorunları bir bütün olarak ele alan bir düzenlemeden söz etmiyoruz.

Kapsamlı” denilen değişikliklerin önümüzdeki yasama yılında gerçekleştirilmesi planlanıyormuş.

Bunun yanı sıra, “İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair” ifadesinden de anlıyoruz ki, 30 maddenin tamamı infaz hukukuna yönelik düzenleme de içermiyor. Yani, yine bir torba kanun söz konusu.

Kanun teklifinin detaylarının da kamuoyunda henüz yeterince tartışılma imkanı bulmadığını söyleyebiliriz.

Bu açıdan, yasa yapım tekniği açısından alışılmışa uygun ama hukuken tatmin edici bir düzenleme olmadığını doğrudan söyleyebiliriz.

Sık yapılan değişiklikler

10. Yargı Paketi kapsamında yapılan infaz düzenlemeleri, son yıllarda sık sık değişen ceza ve infaz yasalarının yeni bir halkasını oluşturuyor.

Bu düzenlemeyle birlikte, özellikle organize suçlar, nitelikli dolandırıcılık ve birden fazla suçtan mahkûm olanlar (mükerrer suçlar) için infaz sürelerinin artırılması hedefleniyor. Aynı zamanda cezasızlık algısının önüne geçilmesi için denetimli serbestlikten yararlanma koşulları da daraltılıyor.

Ancak bu değişikliklerin, infaz sisteminin bütüncül bir yaklaşımdan uzak biçimde, yalnızca dönemsel ihtiyaçlara göre şekillendiğini gösterdiği söylenebilir.

Sıklıkla değişen infaz kuralları hem uygulayıcılar açısından hukuki belirsizlik yaratıyor, hem de kamuoyunda adalet sistemine olan güveni zedeliyor.

Caydırıcılık

Yeni düzenlemeler, özellikle toplumda sıkça eleştirilen “suç işleyen kısa sürede salıveriliyor” algısını gidermeye yönelik adımlar içeriyor olsa da, cezaların caydırıcılığı açısından yalnızca infaz sürelerinin artırılması yeterli değil. Caydırıcılık, sadece cezaların ağırlığıyla değil, yakalanma ve cezalandırılma ihtimalinin yüksekliğiyle sağlanabilir.

Sonuç olarak, yapılan değişiklikler toplumun cezasızlık algısını hafifletebilir, fakat sürdürülebilir ve adil bir infaz sistemi için daha kapsamlı ve tutarlı bir reform yaklaşımı gerektiği açıktır.

Ceza adaletinde güvenin tesisi, sadece cezaların artırılmasıyla değil, sistemin öngörülebilirliği ve eşit uygulanabilirliğiyle mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları