SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRASIMIZ HIDIRELLEZ

Açıklama: C:\Users\ASUS\OneDrive\Masaüstü\Hıdırellez görseli.jpg

Türk kültürü içinde canlılığını koruyan geleneklerden Hıdırellez geleneği, bütün Türk milletinin topluca katılıp kutladığı, bir takım töreleri yerine getirdiği mevsimlik bir bahar bayramıdır. Rûz-ı Hızır (Hızır’ın günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında Hıdırellez biçimini almıştır.

Bir menkıbeye göre, Hz. Muhammed’e gelen ilk vahiy sırasında Hızır’la İlyas da Peygamberin yanında imişler. Hz. Peygamber onlara: “Ey Hızır, çölde ümmetlerimin imdadına koşmak sana düşüyor; ümmetlerime deryada yardım etmek de, ey İlyas sana düşüyor.” demiştir. Hıdırellez Hızır ve İlyas’ın yılda bir kere bir araya geldikleri gündür; ancak bu beraberlikte ismi yaşatılmasına karşın, İlyas’ın şahsiyeti tamamıyla silinerek Hızır motifi öne çıkarılmıştır.

Hızır’ın abıhayatı (bengi su) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda insanlar arasında dolaşarak bolluk, bereket ve sağlık dağıtan; darda kalıp başı sıkışanlara yardım eden bir ermiş (veli) olduğuna inanılır. Hüviyeti tam olarak bilinmese de halk arasında ve İslam mitolojisinde bir Hızır geleneği vardır. Hızır’ın bir isim değil, bir lakap olduğu genel olarak kabul gören bir düşüncedir.

Hıdırellez Geleneği, doğa ve suyun kutsanıp bolluk ve bereket beklentisiyle oluşmuş bir ritüel olup; baharın gelişi olarak kutlanan kültür değerlerinin birleşerek oluşturduğu bir tören niteliğinde görünen; Hıristiyanlarda Paskalya, İranlılarda Mihrican, Türklerde de Hıdırellez adları ile çeşitli pratikler içinde biçimlenmiş, bayram kimliğine bürünmüş 5-6 Mayıs’ta kutlanan önemli günlerden biridir. Hıdırellez için Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Yeşil Gün, Kırım Türklerinde Tepreş, Makedonya Türklerinde Ederles ve Hıdırles sözcükleriyle ifade edilmektedir.

Halk arasında ölümsüzlük sırrına erdiklerine ve biri karada, diğeri denizde darda kalanlara yardım ettiklerine inanılan Hızır ve İlyas’ın yılda bir defa bir araya geldikleri gün olarak kabul edilen Hıdrellez 2017 yılında, Türkiye ve Makedonya çok uluslu SOKÜM unsuru olarak “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi”ne kayıt edilmiştir.

Hızır, yardıma çağrılan ve çağırıldığında da mutlaka geleceğine inanılan, sonsuz güce sahip bir kurtarı olarak görülür. Halkın, “Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez.”sözü buradan kaynaklanır. Bu nedenle Hızır, Hz. Muhammet ve Hz. Ali’den sonra en çok bilinen ve en çok yardım dilenen uludur.

Halk, huzura kavuşmak ve türlü dileklerde bulunmak için kışın sona erdiği doğanın uyandığı Hıdırellez gününde çeşitli çarelere başvurur. Örneğin, gün doğumu öncesi tercihen beyaz elbiseler giyerek yeşil ve bol sulu kırlara gider ve eğlenir. Kutlamalar yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Bu gibi yerlere bu nedenle Hıdırlık denildiği de olur. Hızır'ın gezdiği kabul edilen yeşil yerlerde dolaşıp çiçek toplanır, oyunlar oynanır, baharın ilk kuzusu kesilerek yenilir. Toplanan çiçekler kaynatılıp içilirse hastalıklara iyi geleceği, bu su ile kırk gün yıkanan kişinin gençleşip güzelleşeceğine inanılır. "Hızır Hakkı" için kuzu kesmek, Hızır geleneğinin yayıldığı her yerde görülen bir âdettir. Diyarbakır'da Ciğaret adıyla ayrı bir tören yapılır. Baharın bu taze kuzusunu yemekle bedenlerin sağlık ve canlılık kazanacağına inanılır.

Hıdırellez kutlamalarında aileye olduğu kadar topluma da refah getiren, doğurganlığı artıran, evcil hayvanları, bitkileri koruduğuna inanılan Hızır ve İlyas’la ilgili ritüeller ve törenler uygulanır. Hıdırellez, pek çok topluluk tarafından kutlanan ve yaşatılan köklü bir gelenektir.

Gelenekler, ulusların yüzyıllar boyu yaşadıkları ve geliştirdikleri kültürlerinin temelini oluşturur. Kültürleri oluşturan önemli olayların başında gelenek, görenek, töre, tören ve inanışlar gelmektedir.

Gelenekler açısından en zengin toplumlardan biri Türk toplumudur. Bu geleneklerin en önemlilerinden biri de bayram özellikleri kazanmış olan hıdrellez gelenekleridir.

Her ulus kültürel kimliğine ancak geleneklerine sahip olmakla kavuşur. Gelenekler toplumların yaşam biçimini yansıtır. Türk halk inançlarından en yaygın olanı Hızır’ın bolluk ve bereket kaynağı olarak yorumlanmasıdır. “Hızır eli değmiş”, “Hızır uğramış” gibi deyimler bu düşüncenin ürünüdür.

Türkiye’deki gelenekler arasında Hızır’ın temiz olmayan evlere uğramadığı inancıyla, kutlamalardan önce mutlaka köklü bir ev temizliği yapılır. Hıdırellez günü ateşler yakılır; ateşin üstünden atlanarak nazar, uğursuzluk, kötü şans gibi olumsuzlukların uzaklaşacağına, pek çok bölgede kötülük ve hastalıklardan arınma sağlanacağına inanılır.

Hıdrellez diğer Türk boylarında da bilinmekle birlikte Anadolu ve Balkan Türkleri arasında daha yaygındır.

Hıdrellez toprak ve su kültüdür. Hindistan'da Ganj nehrinde insanların mayıs ayının ilk haftasında suya girerek arındırıldıklarına inanması, Trakya'da Hıdrellez günü Tunca nehrine girilerek arınıldığına inanılması, Hızır'ın ölümsüzlük suyunu içtiğine inanılması su kültünden kaynaklanmaktadır. Hıdrellezde niyet açısından gülün önemi, çayır çimen yerlere gidilip piknik yapılması, çimenlere uzanılması, dilek ağacı ritüeli, bu günün doğanın yeniden uyanış günü kabul edilmesi de toprak kültünden kaynaklanmaktadır.

Halk arasında; Hıdrellezle ilgili inanç ve uygulamalar; Çeşitli Dilek ve İsteklerle İlgili temennilerde kümelenir. Örneğin:

*Hıdrellez sabahı hasta olanlar kaynak suyu içerler ve çimenler üzerinde yuvarlanırlarsa şifa bulacaklarına inanılır.

*Hıdrellez günü salıncakta sallanılırsa hastalık ve günahlardan arınılacağına inanılır.

*Evlenmek isteyen kız, hıdrellez günü köprüden geçerek suya dokuz tane taş atar ve dilek dilerse bahtının açılacağına inanılır.

*Karınca yuvasından 5 Mayıs günü alınan toprak o gece dışarıda bırakılıp 6 Mayıs günü evin içinde bir yere konup bir yıl saklanırsa o evde bolluk ve bereketin olacağına inanılır.

*5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece ev, araba vb. şeyler isteyen kişiler sahip olmak istediği eşyanın resmini bir gül fidanının dibine çizerler.

*Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar aynı gece gül fidanının dibine beşik resmi yaparlar.

*Hıdrellez günü evler kapıya doğru değil de kapıdan içeri doğru süpürülürse bolluk ve bereketin eve dolacağına inanılır. Bereketin gideceği düşüncesiyle dışarı doğru süpürge yapılmaz.

Zile’de Hıdırellezde hanımlar bir araya gelerek mantuvar da denilen niyet mânili bir eğlence düzenlerler. 5 Mayıs gecesi ufak kâğıtlara birçok mâniler yazıp bunları çömleğe koyup iyice karıştırırlar ve ağzını kapatırlar. Mahallenin kızları, kadınları, gelinleri kendilerine ait yüzük, küpe, düğme, tarak gibi kişisel eşyalarını da ayrı bir çömleğe atarlar. Bunların kimlere ait oldukları gizli tutulur.

Çömleğin ağzına bir bez bağlanır. Gül fidanının dibine bırakılır. 6 Mayıs’ta toplanıp, Kadınlardan biri:

Mantuvarın bol olsun

İçi dolu gül olsun

Mantuvarı kuranın

Âkibeti hayrolsun

der. Mantuvarı düzenleyen kadın da:

Mantuvarım fal ola

İçi dolu bal ola

Mantuvara gelenin

Muradı hasıl ola

Biçiminde bir mâni söyler. Bir genç kız çömleğin önüne oturur. Yanına da bir kız görevlendirilir. Önce çömleğin üzerindeki bez açılır. Biri çömlekten iyice karıştırarak aldığı eşyayı gösterir, diğeri de öbür çömlekten akşamdan hazırlanıp küpe konan mânilerden birini çekerek okur.

Ayna attım çayıra

Şavkı vurdu bayıra

Bu niyet kime çıksa

İşi döner hayıra

biçimindeki niyet mânileri okununca mâninin gerçekleşmesi için adaklar bile adanır.

Hıdırelleziniz Kutlu Olsun.

Yazarın Diğer Yazıları