Meral Akşener'den TV100 canlı yayınında önemli açıklamalar

Meral Akşener'den TV100 canlı yayınında önemli açıklamalar
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TV100 canlı yayınında Ece Üner'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 14 Mayıs'ta gerçekleşecek seçimle ilgili "Benim bir iddiam var; 1995 seçimleri gibi olacak. 3 parti yani AK Parti, CHP, İYİ Parti ya da İYİ Parti, CHP, AK Parti şeklinde sistem dizilebilecek. Aradaki puan farkları 3-5'tir bilemiyorum. Bundan sonra diğer siyasi partiler gelecek." tahmininde bulundu.

TV100 ekranlarında Ece Üner'in konuğu olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Akşener'in açıklamaları şöyle:

"Çok hızlıca hem bu davet için teşekkür ediyorum, hem de bu mübarek gecede bu toplantıyı, görüşmeyi yapıyor olmaktan da büyük bir mutluluğum var. Allah inşallah seneye hep beraber, kadir gecesi biliyorsunuz, seneye de eriştirsin bayrama da eriştirsin, bir sonraki bayrama da eriştirsin inşallah.

meral-aksener.jpg

- Eşiniz Tuncer bey, akbil kullanıyor, toplu taşıma kullanıyor. Sizin sokaktaki gözünüz o, sokaktaki gözünüz ne diyor?

Şimdi sokaktaki gözüm, benim ikinci seçimde, yani haziran seçiminde bana geldi dedi ki, Meral, 500 bin fark atacağız.

Çok özür dileyerek söylüyorum, yav kardeşim dedim, kafayı mı yedin, 100 150 bin bekliyoruz ama 500 bin ne? Sonra 805 bin fark olunca dedim ki Tuncer sen bunu nerede gördün? Dedi ki, belediye otobüsüne binerken durakta bekleyenlerden gördüm, insanların değişen fikirlerinden gördüm..."

- Son anket yaptırdınız mı?

Şimdi şöyle epeyce bir gruba üyeyiz, bunların bir kısmı yayınlanıyor, herkesin haberi oluyor. Bir kısmı yayınlanmıyor, paydaşlarına, abonelerine geliyor. Bizim de çalıştığımız ayrıca iki şirket var.

Bizim şöyle bir meselemiz var, bütün bu verileri değerlendiriyoruz çünkü anketler sonuçları itibariyle çok farklı. TÜİK başkanlığı yapmış olan Birol Aydemir, bizim veri meselemizin başındaki kişi. Bizim verilerimizi o değerlendiriyor.

BİZE GELEN ANKETLERDE KILIÇDAROĞLU KAZANIYOR

Onun söylediği, sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı kazanacağı ve bizim partimizin de bizi mutlu edeceği bir sonuç alacağına dair bir analiz.

Bir şey daha söyleyeyim, diğer anketlerin ortalamasına baktığımızda kimisine göre birinci turda geçemiyor, kimisine göre de birinci turda geçiyor ya da ikinci tura kalıyor. Ama ortak bir şey var, ister birinci isterse ikinci tura kalsın ikisinde de sayın Kılıçdaroğlu kazanıyor. Yani millet ittifakı cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıyor. Kamuoyuna mal edilenleri de yayınlananlara baktığınızda da bu ortaya çıkıyor...

- Siyasetçi denen muhterem talep eden. Dolayısıyla seçmenler veli nimettir. Eğer bir şey talep ediyorsanız seçmene kulak vermek durumundayız. Bu insanlar niçin AK Parti'yi destekliyor bu insanlar? Niçin desteklediği elbette öğrenilip, taleplerini de anlayıp ona yönelik çözümleri dile getirmemiz lazım. Siyasetin rekabeti seçmen üzerindendir, 'daha iyi hizmet ederim' üzerindendir. Bu kayboldu. Zaman zaman muhalefette bu kaybolma eyleminin tuzağına düştü.

- Benim bir iddiam var; 1995 seçimleri gibi olacak. 3 parti yani AK Parti, CHP, İYİ Parti ya da İYİ Parti, CHP, AK Parti şeklinde sistem dizilebilecek. Aradaki puan farkları 3-5'tir bilemiyorum. Bundan sonra diğer siyasi partiler gelecek.

- Sandıktan çıkan sonucu tartışamazsın. Tahkir etmek gibi bir saygısızlığı yapamam.

- (Eski bakan Sadullah Ergin'in DEVA kontenjanından CHP Ankara 1. Bölge'den aday gösterilmesi) Altılı masadaki ittifak sistemi üzerinde konuşma hakkını kendimde bulmuyorum. CHP ve DEVA Partisi masaya oturup ortak bir liste üzerinden çalıştıkları herkes tarafından biliniyor. DEVA Partisi'nin verdiği aday isimlerini CHP değerlendirdi. Niye böyle değerlendirdiniz deme gibi bir hakkım yok. Amma velakin bu seçmenin iştiyakını anlamak mecburiyetimiz var. Seçmenin oyunu almak istiyorsak o insanı duymak, anlamak ve ikna etme mecburiyetimiz var. Sadullah Ergin, CHP ve DEVA yöneticilerine düşen o seçmeni ikna etmektir. Üstten parmak sallamak değildir.

- (İdris Naim Şahin'in İYİ Parti'den Ordu milletvekili adayı gösterilmesi) İdris Naim Şahin, Erdoğan'ın yakınında bulunan bir şahıs. PKK ile mücadele etmiş bir şahıs, o zaman Çözüm Süreci'ne karşı çıkmış. O dönem basına bakarsanız görevden alınmasını Abdullah Öcalan'ın istediği iddia edilmişti. Bahçeli görevden alınmayı eleştirmiş, İdris Naim Şahin'in arkasında durmuştur. Aytun Çıray'ın FETÖ'cülük iddiası üzerinden yürürsek eğer Şahin'in bir şaibesi varsa herhangi bir tahkikat açılmadıysa güvenmek zorundasınız. Benim hakkında açıldı, Şırnak'ta bir kişinin iddiaları üzerine dava açıldı. İfadem alınmadı. Ben sanık mıyım, tanık mıyım bilmiyorum? Buğra Kavuncu hakkında da FETÖ suçlaması yapılmıştı. Mahkemeye gitti. Şimdi dalga geçiyorum 'İçimizde FETÖ suçlamasından aklanan tek siyasetçi sensin' diye...

(İYİ Parti Elazığ 1. sıra adayı) O ilginç bir arkadaştır, ön seçimle çıktı. Bu arkadaş 10,5 yıl hapis yatmış bir ülkücüdür. 15 Temmuz'dan sonra 33 kişi tutuklandı, İrfan Sönmez'de takipsizlik aldı, beraat aldı.

ERDOĞAN HİÇ ARADI MI?
- Bizim Erdoğan’la çok dürüst bir iletişimimiz var. Erdoğan hastalandığım zaman ve harekata gidileceği zaman aradı, ben de kendisini daima Türkiye’yle ilgili önemli bir konu üzerinden aradım.

- (Hiç ağlayamadınız mı?) Hayır, isterdim. Ben Rumeli göçmeni bir ailenin kızıyım. Göçü Rumeli kadınları yapmış. Biz hiçbir şeyi unutmayız. Anneannemin, halalarımın anlattığı yanında benimki çok hafif kalıyor ama ağlamayı isterdim.

"MASADA HDP YOK"
- O masada HDP yok, 31 Mart seçimlerine giderken bizim aday gösterdiğimiz her yerde HDP aday gösterdi. Bu işte bakanlık vs. o masanın altında, üstünde hiçbir yerinde HDP yok, olamaz. Oturursa ‘Meral Hanım size güle güle’ derler, bu netlikteyiz.

"KÜRTLER ÜZERİNE ALINIR DİYE KIYAMADIM"
- Ben Kürtleri incitmek istemiyorum. Demirtaş, her televizyona çıkmamdan önce bir beyanat verir. Eşiyle beraber kahvaltı yapmak istediğini söyledi, ‘Benle kahvaltı etmeden önce şehit ailelerinden özür dilesin’ diyemedim. Kürtler üzerine alınır diye kıyamadım.

- Herkes Akşener’e ahkam kesiyor, ben bir şey değilim, ben bir şey istedim mi? Pervin Buldan 2018’de durup dururken beni faili meçhul cinayetlerle ilgili suçladı, eşini öldürtme iması yaptı, ‘O gün İçişleri Bakanı kimdi?’ dedim, bana cevap vermedi.

"MASADAN KALKIP OTURDUKTAN SONRA KENDİME, PARTİME DAHİL BİR ŞEY İSTEMEDİM"
Akşener "O masadan kalktığımda kendim için bir şey istemedim. Kazanacak aday üzerinden gittik ve kazanma sistemini oluşturmuşuz. Bu iki belediye başkanının ben dahil herkesten popüler olduğunu herkes kabul ediyor. Bu iki Belediye Başkanı’nı seçmen istiyor, ben kulak verdim. 1,5 yıl önce 'aday değilim' dedim. Masadan kalkıp oturduktan sonra kendime, partime dahil bir şey istemedim" ifadelerini kullandı.

"BABACAN BU İKİ ARKADAŞIN CUMHURBAŞKANI YARDIMCILIĞI’NA İTİRAZ ETTİ"
"Bana Başbakan yetkilerine sahip bir alan da teklif edildi. Ben diğer genel başkanlarla eşitlenmiş olmaktan bir rahatsızlık duymadım" diyen Akşener, İmamoğlu ve Yavaş ile ilgili önerisinin altılı masaya getirilmesiyle ilgili "Kılıçdaroğlu ve 2 başkanla uzlaştık. Somut iş yapan iki arkadaştan bahsediyoruz ve onun için vatandaş onları seviyor. Biz Kılıçdaroğlu ve iki belediye başkanıyla anlaştık, masaya gittik ve Babacan bu iki arkadaşın Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’na itiraz etti." dedi.

"BABACAN, 'İMAMOĞLU VE YAVAŞ'A ŞEHİRCİLİK VE AFET BAKANLIĞI'NI VERELİM' DEDİ"
Babacan'ın İmamoğlu ve Yavaş'a ilişkin itirazıyla ilgili Akşener "Babacan'ı ikna etmeye çalıştım, arkadaşlarıyla konuşmaya gitti. Babacan, 'İmamoğlu ve Yavaş'a Şehircilik ve Afet Bakanlığı'nı verelim' dedi. Ben de bu arkadaşların birinin 15 milyar dolarlık bütçe yönettiğini, bu arkadaşların böyle bir talebi olmadığını meselenin kazanmak olduğunu söyledim. Davutoğlu da bu fikrin doğru olduğunu söyledi. İlginçtir o maddeyi sayın Davutoğlu yazdı.

Ayrıntılar gelecek...

İlgili Haberler