Cumartesi günü, piyasalar kapalıyken öyle bir haber düştü ki… Tam anlamıyla “hafta sonu operasyonu.” İçişleri Bakanı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında soruşturma izni verdi. Aslında bu sürpriz değildi; çünkü bir süredir kamuoyu adım adım buna hazırlanıyordu. Her gün sızdırılan küçük manşetlerle, küçük hamlelerle, küçük adımlarla… Nihayet perde cumartesi günü tamamen açıldı.

Şimdi herkes aynı sorunun peşinde:
Bu hamle piyasayı nasıl vuracak?

Mansur Yavaş’ın ifadeye çağrılması, sadece Ankara kulislerini değil, ekonomiyi de hareketlendirecek bir başlık. Ama kabul etmek lazım: Türk piyasası artık siyasi operasyonlara karşı “bağışıklık” kazanmış durumda. Zira 19 Mart’taki İmamoğlu kararı borsayı çökertmiş, ancak benzer haberler sonrasında piyasa bir daha aynı şiddette tepki vermemişti. Çünkü Türkiye borsası artık dünyanın en kötü performans gösteren piyasalarından biri. Direnci kırılmış, morali bozulmuş, güveni erimiş durumda.

Borsacılar tam da bu yüzden ikiye ayrılmış durumda:
Bir kesim, “Hiçbir etkisi olmaz” diyor.
Diğer kesim ise “Bu, İmamoğlu kararının bile ötesine geçer” görüşünde.

Gerçekçi olalım: Mansur Yavaş konusu sadece iç politika başlığı değildir. Uluslararası vitrin tarafı da var. Türkiye’nin demokrasi algısını, risk primini ve yabancı yatırımcı iştahını doğrudan etkileyebilir.

Öte yandan borsanın durumu zaten ortada: Uzun süredir sahipsiz.
Evet, sahipsiz…

Eskiden siyasetin önemli bir parametresiydi. E-muhtıra dönemini hatırlayın… Erdoğan, bildiriyi yazan generale telefon açıp “Paşa… Borsa yüzde 10 düştü!” diye çıkışmıştı. O dönem borsanın bir puan düşmesi bile birincil gündemdi. Bugün ise borsa yerle bir olsa kimsenin umurunda değil.

Peki ne değişti?

Erdoğan’ın ekonomi anlayışı yıllarca iki kolon üzerine kuruluydu:
İnşaat ve borsa.
Biri yükseliyorsa, diğeri para kazandırıyorsa ekonomi tıkırında sayılırdı. Ama bugün Erdoğan’ın bu alanlara dönük zerre hassasiyet göstermediğini görüyoruz. Çünkü artık tek bir hedefi var:
Siyaseti yeniden dizayn etmek.

Kurduğu ve bugün geriye dönüp baktığında pişmanlık duyduğu Cumhurbaşkanlığı sistemini ayakta tutmak…
Anketlerde kendisini geçen adayları sahadan silmek…
Azalan oyunu bir şekilde toparlamak…

Dolayısıyla Erdoğan için bugün ne inşaatın ne borsanın bir önemi var.
Tek öncelik: İktidar matematiği.

Bu nedenle önümüzdeki günlerde siyasi hamlelerin piyasa üzerindeki etkisini çok daha sert göreceğiz. Piyasayı ekonomi değil, siyaset şekillendirecek. Ve unutmayın: Siyaset sertleştiğinde piyasa bunu anında fiyatlar.

O yüzden borsadaki yatırımcılara tek cümlelik tavsiye:
Kemerleri bağlayın. Fırtına geliyor.