Suriye PKK’sıyla Şam’ın antlaştığına inanalım mı?!
Bu satırları dün yazdım:
“Bir devlette ülke bütünlüğü esastır. Eşit yurttaşlık esastır. Suriye’nin neredeyse üçte biri PKK’nın elinde. Petrol kuyuları da PKK’da. Eş-Şara PKK’yı devlet içinde devlet gördü, günde 10 bin varil petrol alma antlaşması imzaladı. Türkiye’ye açılan sınır kapısını PKK kontrol ediyor. Gelip geçenden, TIR’lardan misliyle parayı PKK topluyor. Şam’dan ses yok.
Bilmiyorum, Türkiye neden baskıcı olmadı? Neden ‘Ey Ahmedü’ş-Şara! Sen bizimle hayat buldun!’ denmedi? Yoksa denildi de Ahmed oralı mı olmadı?”
Ve önceki gün akşam üzeri Türkiye’nin beklediği açıklama geldi. Şam yönetimiyle Suriye PKK’sı antlaşmışlar. PKK’nın tahakküm kurduğu Kürtler bütün Suriye halkıyla entegre oluyor. Artık halklar arasında farklılık bulunmayacak.
Suriye Arapları nasıl haklar sahiplerse, Kürtler de o haklara sahip olacaklar.
Şimdi Türkiye’ye bakıp da, “Nasıl yani?” demeyin... Türkiye’nin halkların kaynaşmasını, bir çatı altında bütünleşmesini Suriye’de halkların durumuyla bir görmeyin.
Suriye’de çok sayıda Kürt’ün kimliği yoktu. Vatandaş sayılmıyordu.
Suriye’de zaten diktatörlük vardı. Baas yönetimi, keyfince, işine geldiğince devleti şekillendirmişti. Şekillendirmede birinci sırada Nusayrîler yer alıyordu. Sünnîler de ister istemez gözetiliyordu; çünkü ağırlık Sünnîlerdeydi. 2011’de kanlı gösterilerden sonra Sünnîler bombalanmaya, katledilmeye başlandı ve milyonlarca Sünnî çoğu Türkiye olmak üzere sınırdaş ülkelere, fırsatını bulan daha ötelere, Avrupa’ya kaçtı.
Suriye’deki kargaşayı fırsat bilen PKK uzantıları, 910 km’lik Suriye sınırımızın hemen ötesinde, bütün şeridi, Beşşar’ın güçsüzlüğünden istifade gasp etmeye kalkıştılar. Elbette Türkiye izin veremezdi. Belli bölgelere girildi ve yeni yönetim kuruldu.
Şam yönetimi PKK’yla masaya oturdu.
Karşılıklı masaya oturmak da bana tuhaf geliyor. Altından bir şey çıkacak gibi. Sanki iki ayrı ülke. Masanın bir tarafında Suriye’nin kuzeyinin başı gösterilen “Mazlum Abdi” dedikleri kişiyle diğer tarafında Suriye’nin Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara antlaşma metinlerini imzalıyor.
Önce antlaşma metnine bakalım. Sonra sözümüz olacak:
1- Bütün Suriyelilerin siyasî süreçte temsil edilme ve devlet kurumlarına katılma hakkı, dinî ve etnik kökenlerinden bağımsız olarak liyakat esasına göre teminat altına alınacaktır.
2- Kürt toplumu, Suriye devletinin aslî bir unsuru olarak kabul edilecek ve vatandaşlık hakları ile anayasal hakları teminat altına alınacaktır.
3- Suriye topraklarının tamamında ateşkes sağlanacaktır.
4- Kuzeydoğu Suriye’deki (Rojava) tüm sivil ve askerî kurumlar, Suriye devleti yönetimi çerçevesinde entegre edilecek; sınır kapıları, havaalanları ve petrol ile gaz sahaları devlet kontrolüne alınacaktır.
5- Bütün Suriyeli mültecilerin kendi şehir ve köylerine geri dönüşü teminat altına alınacak ve korunmaları Suriye devleti tarafından sağlanacaktır.
6- Suriye devleti, Esad rejiminin kalıntılarıyla ve ülkenin güvenliği ile birliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede desteklenecektir.
7- Bölünmeye yönelik çağrılar, nefret ve toplumdaki ayrışmayı körükleyen davranışlar reddedilecektir.
8- Uygulama komisyonları, anlaşmanın yıl sonuna kadar tamamen hayata geçirilmesi için çalışmalar yürütecektir.”
“Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı” sıfatıyla anılan Abdullah Öcalan’ın yetiştirmesi Mazlum Abdi, bu antlaşmadan sonra ne yapacak? Örgüt başılığını bırakıp bir köşede oturacak mı, yoksa militanlığına Kandil’de mi devam edecek?
İnsanın aklına şu da geliyor: Mazlum Abdi’nin bir “sıfat”ı var ki, eşit şartlarda bu antlaşmayı imzalıyor. Antlaşmadan sonra “makam”ı ne olacak?
Kandil’dekilerin Suriye’deki adamları artık halka karışınca, bir kanatları kırılacak. Alanları daha da daralacak.
Asıl merak ettiğimiz ABD ve İsrail’in tavrı. ABD hem kendi adına hem İsrail adına PKK’ya alabildiğine destek verdi ve veriyor.
Bu antlaşmadan ABD/İsrail ne bekliyor? Onu bilmemiz lâzım. Çaresiz kaldılar da hadi Abdi kardeş, Ahmedü’ş-Şara’nın kanatları altına gir mi dediler, yoksa Abdi’nin adamları vasıyatısıyla Ahmed’i mi kontrol edecekler? Akla başka bir şey de geliyor... Ahmed’i de mi kafakola aldılar?
Eğer antlaşma istenildiği gibi uygulanırsa, Türkiye, bir belâdan kurtulmuş olacak, iki de bir uçak kaldırmayacak. Kuzey Suriye’de bir, üç, beş on PKK militanın “etkisiz” hâle getirildiği haberleri çıkmayacak.
Daha önemlisi Kandil’dekiler, bir karar vermek zorunda kalacaklar.
Bekleyip göreceğiz.
Gündemi MHP belirliyor... Ey adalet neredesin?!
Yozgat’ta CHP’ye itibar edildi mi?
‘1915 Tehciri ve Ermeni Meselesi’
Devlet Bey İmamoğlu üzerinden ölçüyü koydu
Bülent Akarcalı neye itiraz etti?
Biz de şimdi Yunan’a mı küfredelim!!
Yunanistan’ın aklı niye Türkiye’de?
Türkiye’de kaç devlet var?!
Doğu Türkistan’ı ne kadar biliyoruz?
“Aman Ruslara karşı Türkleri tutalım…”









