Temu’nun Avrupa Üssü Türkiye mi Olacak?

Son zamanlarda dijital dünyanın yeni misafirlerinden biri var. Temu.

Hani şu sürekli Instagram’da “şunu bedavaya al”, “kargo yok” diye karşımıza çıkan Çin merkezli e-ticaret platformu. Amerika’da deli gibi reklam yaptı ama şimdi rüzgâr tersine dönmüş gibi.

CNBC’de çıkan bir habere göre, Temu ve Shein, ABD’de yükselen gümrük vergileri ve sıkı ticaret kuralları yüzünden gözünü Avrupa’ya dikmiş. İşler orada da pek kolay değil.

Şöyle ki, Avrupa Birliği boş durmamış, Temmuz 2026’da yürürlüğe girecek Kurumsal Sürdürülebilirlik Yönetimi Direktifi (adı uzun ama önemli bir şey bu) ile şirketlere diyor ki, “Tedarik zincirinizde insan haklarına saygı duyun, çevreyi kirletmeyin. Yoksa kapı dışarı edersiniz.” Yani bir anlamda, “Çin’den ucuza mal getirip burada rahat rahat satamazsınız, önce bize hesap verin” diyorlar.

Gelelim asıl meseleye, Temu Türkiye pazarına girmeye hazırlanıyor. Hatta içeriden gelen bilgiler diyor ki, Türk satıcılar sadece Türkiye’de satış yapabilecek. Yani öyle Etsy gibi “koy ürününü, tüm Avrupa görsün” yok. En azından şimdilik.

İnsanın aklına gelmiyor değil. Acaba Temu, Avrupa operasyonlarını Türkiye üzerinden mi yönetecek?

Bunu sormamızın birkaç mantıklı sebebi var. Birincisi, Türkiye, gümrük birliği sayesinde Avrupa’yla zaten entegre. Mal burada üretildiyse, Avrupa’ya satmak görece daha kolay.

İkincisi, iş gücü ve lojistik maliyetleri Çin'e göre bile rekabetçi hale geldi.

Üçüncüsü, Temu Türkiye'de ayağını sağlam basarsa, Avrupa’ya sıçramak için kendine makul bir üs kurmuş olur.

Madalyonun öbür yüzü de var. Eğer Temu, Avrupa'ya Türkiye üzerinden çıkış yapmayı planlıyorsa, AB'nin sürdürülebilirlik ve insan hakları konusundaki sıkı kuralları bu sefer bizim kapımızı çalacak.

Diyelim ki bir Türk tekstil atölyesi Temu üzerinden Avrupa’ya ürün gönderdi. AB, “Bu ürün hangi koşullarda üretildi? İşçiler asgari ücretten mi çalıştı, çocuk işçi var mı, atıklar ne yapıldı?” diye sorabilir.

Temu sadece Çin değil, Türkiye'deki tedarikçileri için de şeffaflık ve etik üretim standardı talep etmek zorunda kalabilir.

Ankara'da küçük bir atölye sahibisin. Temu seni sisteme aldı, tişört satıyorsun. Ürün Türkiye’de kalıyor, ama Temu bir gün “Avrupa müşterisine gönder” dedi. İşte o anda tişört değil, tüm üretim sürecin sorgulanabilir hale gelir.

Kısacası, Temu’nun Türkiye’ye gelişi sadece fiyat rekabeti ya da pazar genişletme meselesi değil. İşin içinde etik üretimden, Avrupa regülasyonlarına kadar uzanan ciddi bir denge oyunu var.

Eğer Temu gerçekten Avrupa’ya Türkiye üzerinden açılmayı planlıyorsa, Türkiye için hem büyük bir fırsat hem de sağlam bir sınav olur. İş dünyası kolay parayı değil de uzun vadeli kaliteyi hedeflerse kazanan biz oluruz.

Hazırlanın. Büyük bir değişim kapıda. Dijital vitrinlerimiz büyürken, detaylar daha belirgin hale geliyor.

Yazarın Diğer Yazıları