The Pianist filmine konu olan Wladyslaw Szpilman'ın gerçek hayatı

The Pianist filmine konu olan Wladyslaw Szpilman'ın gerçek hayatı
Alman Nazilerin İkinci Dünya Savaşı sırasında yaptıkları katliamı anlatan 'The Pianist' filminde başrolü canlandıran Adrien Brody, aslında gerçekte yaşamıştır. İşte tarihin en büyük trajedilerinden birini yaşamış olan Wladyslaw Szpilman’ın hayatı.

WebTekno''dan aktarılan bilgilere göre; The Pianist filmindeki Wladyslaw Szpilman, aslında gerçek hayatta yaşamış 1911 doğumlu Polonyalı bir Yahudidir ve sözü edilen filme konu olmuş bir müzisyendir.

Almanya Polonya''yı işgal ettiği andan itibaren savaş bitene kadar sayısız trajediye şahit olmuştur. Müzik eğitimi almak için Varşova''ya gitmiştir. Ardından Almanya’ya taşınarak Belin Sanat Akademisi’nde piyano ve kompozisyon eğitimi aldı ve yeteneğini bilgi ile geliştirdi.

Franz Schreker gibi önemli isimlerle çalışma ve tanışma fırsatı yakalayan Wladyslaw Szpilman, Nazilerin 1933 yılında iktidara gelmesi ile birlikte kendi ülkesi olan Polonya’ya döndü. Polonya Radyosu’nda çalışmaya başlayan Szpilman, kısa süre içinde ülkenin en önemli piyanistlerinden ve müzik insanlarında biri haline geldi.

NAZİLER POLONYA’YI İŞGAL EDİYOR:

1 Eylül 1939 tarihinde Naziler Polonya’yı işgal etti. O sırada Polonya Radyosu binası ateş altındayken Wladyslaw Szpilman binada radyo çalıyordu. İşgal sırasında Yahudilerin büyük bir bölümü ile birlikte Szpilman ve ailesi, Varşova gettosu adı verilen Nazilerin Yahudiler için ayırdığı yere zorla götürüldü. Bu dönemde Szpilman ailesinin geçimini sağlayabilmek için Nazilere ve onların destekçilerine müzik yapmak zorunda kaldı.

Nazilerin amacı bir ülkeyi işgal etmek ve vatandaşlarını bir köşeye ayırmak değildi, hepsini öldürmek istiyorlardı; öyle de oldu. 1942 yazına gelindiği zaman Varşova gettosunda yaşayan tüm Yahudiler ile birlikte Wladyslaw Szpilman ve ailesi de Treblinka’ya taşınmak üzere yerlerinden edildi. Treblinka demek, ölüm demekti.

Wladyslaw Szpilman ve ailesi, diğer Yahudiler ile birlikte trene bindirilecekleri sırada bugün bile adı bilinmeyen gizli bir el Wladyslaw Szpilman’ı ailesinden ayırdı ve hayatını kurtardı. Maalesef kurtulan yalnızca Szpilman oldu. Ailesi gözlerinin önünde trene bindirildi ve sonu ölüm olacak o yolculuğa çıktı.

Varşova gettosu, İkinci Dünya Savaşı’nın en yoğun etkilerinin yaşadığı yerlerden bir tanesiydi. Bölgede yaşayan Yahudiler, trenlere bindirilerek ölüm kamplarına götürülmeden önce de gettoda dövülüyor, tecavüze uğruyor ve öldürülüyorlardı. Yoğun bombardıman altında kalan Varşova gettosundaki bütün binalar ya yıkılmış ya da büyük hasar almışlardı. Wladyslaw Szpilman, işte bu gettoda yıllar boyunca hayatta kalmaya çalışacaktı.

Varşova gettosu başta olmak üzere Polonya’da yaşayan ve Nazilerle işbirliği yapmayan neredeyse tüm Yahudiler trenlere bindirilerek ölüm kamplarına gönderilmişti. Yalnızca Wladyslaw Szpilman gettoda kalmıştı. 1945 kışına kadar Varşova gettosunun yıkılmış sokaklarında Nazilerden saklanarak yaşama mücadelesi veren Szpilman, öncesinde Café Nowaczesna ve benzeri mekanlarda tanıdığı pek çok kişinin yardımı ile bir şekilde hayatta kalmayı başardı.

1945 kışına geldiğimizde ise The Pianist filminde hepimizi gözyaşlarına boğan olay yaşandı. Varşova gettosunun yıkılmış bir villasının içinde akordu bozuk bir piyanonun önünde oturan Wladyslaw Szpilman, ülkesini işgal eden Alman Nazi subaylarından biri ile karşılaştı. Subay ona mesleğini sorunca piyanist olduğunu söyledi ve sonra subay ondan bir şarkı çalmasını istedi.

Savaşın en korkunç günlerini görmüş, ölüm noktasına gelecek kadar kilo vermiş ve neredeyse akıl sağlığını kaybetmiş olan Wladyslaw Szpilman piyanonun başına oturdu ve ülkesinin işgal edildiği gün ateş altında Polonya Radyosu’nda parmaklarından çıkan son ezgi olan Chopin''in Nocturne''unu çaldı. Nazi subayı ona bir süre hayatta kalmaya yetecek kadar yemek ve giyecek verdi. Tam gidecekken Wladyslaw Szpilman onun elini tuttu ve tam olarak şu sözleri söyledi:

“Sana adımı hiç söylemedim; Bana sormadın ama hatırlamanı istiyorum. Neler olabileceğini kim bilebilir? Eve gitmek için gidecek çok yolun var. Eğer hayatta kalırsam, kesinlikle tekrar Polonya Radyosu için çalışacağım. Eğer sana bir şey olursa, herhangi bir şekilde sana yardım edebilirsem, adımı hatırla, Szpilman, Polonya Radyosu.”

SAVAŞIN SONU: 

En sonunda savaş bitip de Polonya eski günlerine dönmeye başlayınca Wladyslaw Szpilman, yeniden Polonya Radyosu’nda çalışmaya başladı. Pek çok yeni besteye imza attı ve sayısız konser verdi. 1986 yılında gerçekleştirdiği konser turnesi sonrası kendini tamamen beste yapımına adamaya karar verdi.

Wladyslaw Szpilman, 2000 yılında Varşova’da öldüğünde ülkesinin en tanınmış müzisyenlerinden bir tanesiydi. Yazdığı otobiyografisi Almanca ve İngilizceye çevrildikten ve The Pianist filmine uyarlandıktan sonra Wladyslaw Szpilman adı tüm dünyada duyuldu. Acı olan ise filme kadar bu usta müzisyenin adı Avrupa’da bile pek bilinmiyordu.