Açıkça söylemem gerekiyorsa ben uzun zamandır böyle bir operasyonu bekliyordum, hatta bir çok defa bekleyin; “Turpun büyüğü Mansur Yavaş” demişliğim vardır...
Ekrem İmamoğlu'na yapılanlardan sonra muktedirlerin Mansur Yavaş'ı da köşeye sıkıştırma, seçmenin gözünden düşürme ve Cumhurbaşkanı adayı olamaz hale getirme projesi olmamasını ben mümkün görmüyordum.
Mümkün görmüyordum çünkü; 2023 seçimleri öncesinde başlayan süreçte yapılan hemen hemen tüm ankette Mansur Yavaş ismi birinci sırada görünüyordu.
Mansur Yavaş’ın ağırbaşlı duruşu, sağduyulu davranışları ve polemikten kaçınan konuşmaları muhakkak ki onun tam bir devlet adamı olarak algılanmasına yol açıyordu.
Hele hele 19 Mart 2025 tarihinde Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP’li belediyelere ve belediye başkanlarına karşı başlatılan hukuk soslu siyasi operasyonlardaki dağ gibi sağlam duruşu, selden kütük kapmaya çalışmaması onun hemen hemen her kesimden seçmenin gönlünde taht kurmasına ve “Mansur Başkan adam gibi adam” denilmesine yol açmıştı.
Ayrıca Mansur Başkan’ın dünden bu güne uzanan siyasi çizgisi Cumhur İttifakı seçmeninden de rahatlıkla oy alabileceğini gösteriyor. Zaten anketlerde hep birinci çıkmasının temel nedeni de bu özellik olarak görülüyor.
Muktedirlerin iktidarlarını bu kadar ciddi bir şekilde tehdit eden Mansur Başkan’ın üzerine gitmemesini beklemek Pollyanna’cılık oynamak değil midir?
Bende Mansur Başkan’ın bu büyük potansiyelini açıkça gördüğüm için “turpun büyüğü Mansur Yavaş” diye düşünüyordum.
Bakınız önce şunu söylemem gerekiyor: Beton, demir, asfalt ya da dinozor alımları üzerinden bir maliyet sorgulaması yapılsa bunu anlamak mümkündür. Amma ve lakin konser harcamaları ya da sanatçı ödemeleri üzerinden bir maliyet sorgulaması yapmak esas olarak sanata ve sanatçıya hakarettir.
Sanata ve sanatçıya hakarettir çünkü; sanatın ya da sanatçının fiyatı olmaz!
Sanatın ya da sanatçının bedeli yalnızca eser sahibi sanatçı tarafından belirlenebilir! Sanatçı talep eder ve sen bunu ödersin ya da ödemezsin, bir sanatçıya “senin fiyatın şudur, budur” demek hakaret etmek demektir.
Bu yüzden de esas olarak sanatsal bir faaliyet olan konserler üzerinden kamu zararı oluştu demek zaten başlı başına tuhaf bir durumdur.
Bu tip sanatsal harcamalara yönelik kararı sadece seçmen verebilir, çünkü bu siyasi bir karardır! Seçmen bunu israf olarak görürse bu kararı veren siyasetçiyi müsrif olarak niteler ve bir daha oy vermez ya da bu harcamayı doğru bulur ve oy vermeye devam eder.
Neyse sanatın fiyatı tartışması bir kenara, görünen o ki bugün yargı eliyle yeni bir operasyon başlatıldı.
Korkarım ki ABB konser gözaltıları, aslında Mansur Yavaş’ı hedef alan yeni bir operasyon sürecinin başladığının göstergesidir.
Muhtemelen sırada Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan var, ona ait bir dosyanın Mali Şube'de hazır olduğu etrafta konuşuluyor.
Dahası iki ilçe belediyesinin daha hedefte olduğu söyleniyor.
Pekala, bu süreç Mansur Yavaş'a uzanır mı?
Elbette ki kimse buna kesin kes “hayır” ya da “evet” diyemez...
Ekrem İmamoğlu'nu tutuklayanların Mansur Yavaş'ı da tutuklamaması için herhangi bir sebep var mı?
Ya Ankara yargısı da, İstanbul yargısı gibi kararlar verirse?
Benim gördüğüm kadarı ile muktedirler 2027’de yapılabilecek olası bir erken seçim öncesi CHP'nin Cumhurbaşkanı adayını kendi belirlemek istiyor. Hem CHP’ye ve hem de potansiyel rakiplere karşı düzenlenen bu seri operasyonların başka bir açıklaması yok gibi duruyor.
Hiç kuşkusuz ki birileri ancak meclis tarafından alınacak bir erken seçim kararı ile üçüncü kez yeniden aday olabilecek Recep Bey’e dikensiz gül bahçesi, rakipsiz bir seçim hazırlamaya çalışıyor.
Peki, bunu başarabilirler mi?
Demedi demeyin; bugünkü CHP’nin bu kadar sağlam bir muhalefeti varken bunu başarabilmek neredeyse imkansız görünüyor!
İktidar arka planda kalarak giriştiği CHP Genel Başkanlığı koltuğuna Kemal Kılıçdaroğlu’nu oturtma operasyonunu kotarabilse elbette “belki” derdim...
Ama bu operasyonu başaramadılar, CHP hem Genel Başkanını ve hem de birlik ve bütünlüğünü korumayı başardı.
Dahası bu işlerde kullanılan Kılıçdaroğlu ve ekibi çok muazzam miktarda itibar kaybetti, bundan sonra onların üzerine yeni bir oyun kurmak pek mümkün görünmüyor.
Sonuçta iktidar CHP’yi bölünmeye sürükleyebilse, CHP’nin iç kavgalar ile enerjisini ve muhalefet gücünü yitirmesine yol açsa aradan sıyrılabilirdi amma ve lakin bu günkü sağlam, bölünmemiş tam aksine birlik ve beraberliği pekişmiş bir muhalefet karşısında öyle dikensiz bir gül bahçesi yaratma sevdası içi boş bir hayal gibi görünüyor.