Uluslararası Engelliler Günü: 3 Aralık

Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılında alınan kararla "Uluslararası Engelliler Günü" olarak ilan edilen 3 Aralık, önemli bir gün. Bu günün amacı, tüm dünyada gerçekleştirilen organizasyonlarla, engelli insanların yaşadığı zorluklara dikkat çekip onların anlaşılmasını sağlayabilmek. Çünkü engelli insanların günlük hayatlarında karşı karşıya oldukları sorunlar yalnızca onların değil, hepimizin sorunu.

Türkiye'de engelli birey sayısı ile ilgili en güncel kaynak 2011 yılına ait. TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 6,6'sını engelli bireyler oluşturuyor. Bu da ülkemizde yaklaşık 5 milyon engelli olduğu anlamına geliyor. O halde birlikte yaşadığımız bu 5 milyon insanın neye ihtiyacı olduğunu bilmek ve çözüm üretmek gerek. TÜİK'in engellilerin sorun ve beklentisi üzerine yaptığı araştırmanın verilerine göre, engelli bireylerin yaklaşık yüzde 67'si kaldırımların, yolların ve oturduğu binaların kendilerinin kullanımı için uygun olmamasından şikâyetçi. Kamu binalarının, postane ve bankaların, dükkân, mağaza, market ve lokantaların engelli kullanımına uygun olmadığını düşünenlerin oranı ise yine yüzde 55- 60'larda.

Çalışma hayatına bakacak olursak; 4 milyon engelli istihdam sürecinin dışında. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bu yıl nisan ayında yayınladığı engelli bireylere ilişkin istatistiki bilgi bültenine göre, 2016 yılında kamuda ve özel sektörde engelli kotasından 79.321 kişi iş başvurusunda bulunmuş. Bunların 236'sı kamuda, 14.795'i özel sektörde işe yerleşmiş. Engelli birey eğer kadın ise işi daha da zor. Çünkü kadınların iş hayatında karşılaştıkları zorluklar, engelli bireyler nezdinde de kendini gösteriyor; işe yerleştirilen her 6 engelli bireyin yalnızca biri kadın.

***

Engelli olmak yalnızca kişinin ve ailesinin sorunu değildir. Biz bir toplum olarak huzur ve refahı birlikte hedeflemeliyiz. Bu açıdan başta tüm kamu kurum ve kuruluşları, paralelinde sivil toplum örgütleri, devamında ise bizlere, engelliler hakkında farkındalık oluşturmak ve yaşamlarını kolaylaştırmak üzere önemli görevler düşmektedir.

Gayrettepe Metro İstasyonu'nda gerçekleştirilen "Karanlıkta Diyalog" ve "Sessizlikte Diyalog" etkinlikleri, görme engelli ve işitme engelli bireylerle empati kurabilmemizi sağlayarak farkındalık oluşturuyor. Karanlıkta Diyalog etkinliğini bizzat tecrübe eden biri olarak, herkese tavsiye ediyorum. Yaklaşık 1 buçuk saat süren etkinlikte görme engelli bir rehber eşliğinde tamamen karanlık bir ortamda kaldırımda yürüyor, otoyoldan veya tren yolunda karşıdan karşıya geçiyor, vapura biniyor, kafede bir şeyler içiyor; adeta görme engelli bir bireyin bir günü yaşıyorsunuz. Ve inanın tahmin ettiğinizden çok daha zor.

Öte yandan bu yıl Ampute Milli Futbol Takımı'nın başarısı bizlere zorlukların inançla, birliktelikle nasıl aşılabildiğini en güzel örneği ile gösterdi. 3 Aralık kutlanacak bir gün değil. 3 Aralık, engelli bireylerle birlikte yaşama kültürünü arttırma günü. Bugün düzenlenecek etkinlikler de bu yönde olmalı. Engelliler ile engelsizlerin bir arada olduğu kültür sanat ve spor faaliyetleri düzenlenmeli. İlgi çekmek için yalnızca ünlü kimselerle gerçekleştirilen faaliyetlerin toplumda duyarlılık oluşturmak adına hiçbir faydası olmayacaktır. 

GETEM… Bu köşede daha öncede bahsetmiştim ama yinelemek istiyorum. Boğaziçi Üniversitesi, Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı işbirliği ile gerçekleştirilen sesli kitap projesine destek olmak çok kolay. Tek yapmanız gereken iphone ya da android telefonlarınıza indireceğiniz bir ses kayıt programı ile kitap okurken sesinizi kayıt etmek. Bu projeye hepimiz destek verelim; tüm kitaplar "seslensin", görme engelli kardeşlerimizin önünden bir engel kalksın.

Kısaca değineceklerim...

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun Man Adası belgelerinin sahte çıkması ihtimalinde "Bu kadar önemli bir görevde bulunan birinin 'yanıldım' demeye hakkı yok" açıklamasını yaptı. Kesinlikle aynı fikirdeyim; fakat merak ediyorum; ergenekon kumpası için, ABD-YPG ilişkileri için, NATO için, Barzani için, FETÖ için defalarca "yanılmışım" savunması yapanlar, acaba bu eleştiriyi üstüne alınacak mı?

***

"Kadınlar işgücüne katılınca işsizlik arttı" denilerek işsizliğin faturası kadınlara kesildi. Geçtiğimiz hafta iktidar yanlısı gazetelerden birinin yazarı "Kadınlara yakışan en güzel meslek anneliktir" diye bir yazı kaleme almıştı. Aslında bu iki açıklamanın temeli de aynı zihniyete dayanıyor. TDK tanımıyla yazıyorum meslek; "Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş". Şimdi soruyorum: Annelik bu tanımın neresine uyuyor? Annelik bir meslek olmamakla birlikte, böyle bir söylem anne olamayan tüm kadınları amaçsız gösteren çok yanlış bir düşünceden kaynaklanıyor. Özellikle de erkekler tarafından kadınlara "rol biçmek" için yapılan bu açıklamalar artık sona ersin!

Yazarın Diğer Yazıları