Bu sorunun hukuki bir cevabı olmadığını hepimiz biliyoruz, bu sorunun cevabı sadece ve sadece siyasidir!

Bugün muktedirlerin Türk Milletine dayatmaya kalkıştığı politikalara en sert itiraz Ümit Özdağ’dan geliyor işte bu yüzden de onu susturabilmek için bir hücreye kapattılar, dört duvar arasında kalsın sesi sedası duyulmasın istiyorlar.

Ümit Özdağ Türk Milletinin ali menfaatlerine tehdit teşkil ettiğini düşündüğü iki konuda son derecede net bir itirazda bulunuyor.

Özdağ’ın bu iki itirazını şöyle sıralamak mümkün:

  1. Muktedirlerin sığınmacı ya da mülteci politikalarına itiraz ediyor, bunun Türk Milletinin bekası için çok büyük bir tehdit olduğunu her yerde halka anlatıyor, Suriyeli ve sair mülteciler memleketlerine gönderilmeli diyor.
  2. Bebek katili Öcalan’ın affına, terör örgütünü muhatap alıp görüşmeye ve ısıtılıp ısıtılıp yeniden servis edilen saçılım politikalarına itiraz ediyor.
  3. Anayasamızın ilk 4 maddesi ve 66. Maddenin değiştirilmesi girişimine itiraz ediyor.

Sizde takdir edersiniz ki Türk Milleti bu konudlarda son derecede hassas ve Ümit Özdağ’ın görüşlerine katılanların oranı da çok fazla.

Netice itibariyle düzenlerine taş koyacağı düşüncesi ile yapılan son anketlerde en az % 6-7 taraftarı olduğu bilinen Zafer Partisinin Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı susturmaya çalışıyorlar.

Ümit Hoca korkup, yılıp susar mı?

Tanıdığım kadarıyla Ümit Hoca öyle kolay kolay yılıp, susacak biri değildir. İyi bir Türk Milliyetçisi olarak Türk Milletinin hak ve özgürlüklerini ölüm pahasına bile sonuna kadar savunmaya, Türk Milletinin karşı karşıya kaldığı tehditleri dile getirmeye devam edecektir.

Buradan ben de tüm Türk Milliyetçilerine, tüm vatanseverlere Ümit Özdağ’ın dediklerini can kulağı ile dinleyin, sesine kulak verin, uyarılarını ciddiye alın, demedi demeyin bu yoldan dönülmez, bu politikalar devam ettirilirse milletimizin başı çok ama çok büyük bir belaya girecektir diyorum...

Bu noktada kimin ne dediğini iyi anlayın; örneğin eski Başbakan Binali Yıldırım’ın “Vatandaşlık tanımı yeni anayasada elbette ki gözden geçirilebilir. Bir etnik kimliği tanımlamak, öne çıkarmak değil de vatandaşlığı, etnik kimliğinin kim olduğuna bakmaksızın vatandaşlığı önceleyen bir güncelleme yapılabilir” demesi her Türk Milliyetçisi için alarm çanlarını çaldırmalıdır!

Küresel siyasi gelişmeler uyarınca başlatılan saçılım süreci ve bu sürecin iç siyasette Recep Bey için ölene kadar makam tahsisi için kullanılmasına asla müsaade etmemek gerektiğini ise söylemeye bile gerek yoktur.

Şunu da açıkça söylemek gerekir anayasaya uymamayı, anayasa mahkemesinin kararlarını yok saymayı alışkanlık haline getiren kişilerin liderliğinde yeni bir anayasa yapmak mümkün değildir.

Anayasalar vatandaşların hak ve özgürlüklerini teminat altına almak, güçlü taraf olan devleti dizginlemek ve tabiri caizse vatandaşı devletten korumak amacı ile yazılır. Çağdaş anayasaların en önemli özelliği iktidarın gücünü sınırlamak, iktidarın toplumsal muhalefeti ezmesini ve muktedirlerin seçilmiş tiranlara dönüşmesini engellemek olduğunu herkesin bilmesi gerekir.

Çağdaş anayasalarda:

  1. Yürütme, yasama ve yargı erkleri arasında güçler ayrılığının kurulması
  2. Özellikle yürütmenin gücünin süre ve nitelik olarak sınırlanması
  3. Denge ve denetleme mekanizmalarının çalışması
  4. tarafsız ve bağımsız bir yargının tesisi

sağlanır.

Bunları sağlayarak vatandaşın hak ve özgürlüklerini genişletmeyecek tam tersine bir şahsın güç ve imtiyazlarını artıracak, seçilmiş kişileri seçilmiş tiranlara dönüştürebilecek anayasa değişiklikleri halkın hak ve özgürlükleri açısından fayda değil zarar üretecektir.

Ümit Özdağ bu gerçekleri de bilerek kişiye özel anayasa değişiklerine de karşı çıkmaktadır

Sonuç olarak bazı muktedirler projelerine taş koyan Ümit Özdağ’dan kurtulmaya çalışmaktadırlar ve emin olun o projeler hayata geçirilirse siz de bir çok hak ve özgürlüğünüzü kaybedeceksiniz.