Uyanık Siyonistler, uyuşuk Müslümanlar

ABD Başkanı Donald Trump, Arap ülkelerini söğüşlerken, Arap ülkelerin bir uzantısı Gazze’yi İsrail’in başbakanı Netanyahu’nun çetesi bütün gücüyle bombalıyordu.

Ve Arap ülkeleri, ileride kendilerini tehdit edecek gelişmeleri seyrediyor, şimdilik bana ilişmedi, gerisi için Allah kerim, diyorlardı. Türkiye’nin de yapacağı bir şey yoktu.

ABD’ye de, İsrail’e de şart koşacak vaziyette değiliz. İçimiz de karışık zaten. İktidardakiler koltuklarına demir pençeleriyle yapışmışlar, seçim dahi olsa hiçbir surette bırakmak istemiyorlar. Kaybederlerse, şimdi dört duvar arasında tuttukları siyasîlerle muhakkak yer değiştireceklerini biliyorlar. Ayrıntıya girersek çok şeyi konuşmak gerekecek.

Meselemiz Ortadoğu... Meselemiz İsrail’in katliamı... Meselemiz dünyanın katliama seyirci kalması...

Her “ah”ın bir karşılığı vardır. Bugün değilse yarın. Ne ABD, ne İsrail... Bombalayarak, katlederek bir yere varacaklar.

İnsana ağır gelen nedir, biliyor musunuz? Trump, 1,5 trilyon dolar söğüşlediği Riyad’dan İstanbul’a gelmeyi, Ukrayna-Rusya görüşmelerine müdahil olmayı hesap ediyor ve hatta geleceğini söylüyordu. O sıra ABD’den bir haber alıyor. Kızının bir çocuğu olmuş... “Torunum oldu. Onu görmeye gideceğim.” diyor. 11. torunuymuş. Bütün çocuklar masumdur. Kimse bir şey diyemez.

O, torunu için ABD’ye hemen uçmak istiyor. Gazze’de ise Trump’ın hediye ettiği bombalarla, anne karnında bebekler katlediliyor.

Netahyahu iki yılı aşkın bombaladığı Gazze’ye en ağır bombardımanı, Trump’ın Arap ülkelerini söğüşleme metnini imzalarken başlattı. Çoğu çocuk en az 200 insan vahşice hayattan koparıldı.

Bu son saldırılara da yine dinî kitaplarında geçen bir ismi verdiler: “Gideon Savaş Arabaları”.

1948’de Filistin’de devlet kurmak için halka saldırırlarken de “Gideon Savaş Arabaları” ismini vermişlerdi.

Bu ikinci “Gidion Savaş Arabaları”yla, artık sona gelmek, Filistinlileri tamamen sindirmek istiyorlar. Sindirebilmek için, katledebildikleri kadar Gazzeli katledecekler. Öyle ki, kimse artık eline silah alıp bir İsrailli askere ateş edemeyecek. Mantıkları o.

Bugün ateş edemeyecek vaziyete gelebilirler ama... Evet, ama... Her yıkılışın bir dirilişi var. Siyonistler de önce yıkıldılar. Aradan 2 bin yıl geçse de ayakta kaldılar. Göçürtüldükleri topraklara döndüler. Ama ne yazık ki katliamla döndüler. Gönüllü de dönebilirlerdi. Devlet kurup kendilerinden başkası bu topraklarda kalmasın istediler. Kalanlar da köleliği kabul etmeliydiler.

Önce ağır bombardımana tutuyorlar. Göçmezseniz, bir yerde toplanıp sizi sahipleneceklere yalvarmazsanız, bombardıman devama edecek, diyorlar. Ve bombalıyorlar.

Belli ki geçiş alanı Refah. Kapı hemen önlerinde... Çıkın gidin diye zorlayacaklar. Yardım Gazze içlerine artık sokulmuyor. Kapı ağzında yardım aldınız aldınız, yoksa ölüm sizi bekliyor, diyorlar ve öldürüyorlar.

Netanyahu’nun çetesinin derdi Gazze’nin alt ağ örgüsünü bulup bitirmek... Gazzeliler öyle tüneller kazmışlar ki, ucu bucağı bilinmiyor. Bu tünelleri bulabilmek için de Gazzelileri sınırda toplayabildiği kadar toplamak, gitmeyenleri öldüre öldüre yok etmek.

Gazzelilere, açlara, yokluk içinde kıvrananlara yardım ulaştırmak isteyen insanî kuruluşlar, Siyonizmin demir pençesini kıramıyorlar; çaresizler.

İsrail’in savaş suçu işlediği açık. Ama güç onlarda. ABD, onların devleti, her türlü destek geliyor. Avrupa’da kaç devlet İsrail’in zulmüne tavır alabildi? İsrail katliamına karşı gösteri yapanların sayısı bile belirli. Avrupa halkı, ABD halkı zulüm karşısında, katliam karşısında suskun.

Bırakın ABD’sini, Avrupa’sını... Hangi İslâm ülkesi Siyonistlere kesin tavrını ortaya koyabiliyor?!

İslâm ülkelerinin hemen hepsi “tek adam” yönetiminde. O “tek adam”ların bütün meselesi kendileri.

***

1969’da bir Hıristiyan Siyonist Mescid-i Aksa’yı ateşe verdiğinde, sonra yeğeninin kurşunlarıyla hayata veda eden Suudî Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz (1906-1975): “Kardeşlerim neyi bekliyorsunuz uluslararası vicdan denen şeyi mi bekliyorsunuz? Hani neredeymiş o? Mescid-i Aksâ sizleri çağırıyor. Mescid-i Aksâ sizleri çağırıyor, Aksâ’nın çığlıkları sizden gelmesi beklenen yardımlar içindir kardeşim. İçinde bulunduğu zorluklardan ve çilelerden kurtarmanız için sizleri çağırıyor...” diye haykırmıştı.

1973’te İsrail’le Mısır’ın savaşı ve Mısır’ın yenilgisi üzerine Kral Faysal, petrol ambargosunu başlatmıştı. ABD’nin Dışişleri Bakanı Kissinger (Yahudi asıllıdır) Suudî Arabistan’a geliyor. Görüşme sırasında Faysal: “İsrail’e destek olmaktan vazgeçerseniz, ambargo biter.” diyor. Kissinger ise petrol kuyularını bombalama tehdidinde bulunuyor. Faysal tavizsiz... “Unutmayınız ki, biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk, yine öyle yaşayabiliriz; ancak artık siz petrolsüz yaşayamazsınız.” cevabını veriyor.

***

İsrail’e sert tavır koyan, petrolü silah olarak kullanan Suudi Kralı Faysal bin Abdülaziz’in koltuğunda oturanlar, İsrail Gazzelileri katlederken Netahyahu ve çetesinin en büyük destekçisi Trump’a, İslâm öncesi Cahiliye dönemi âdetleriyle saç sallayan kızları iki yanda dizerek alkış tutuyorlardı.

Yazarın Diğer Yazıları