Türkiye'nin sosyal politika gündeminde son günlerde en çok konuşulan konulardan biri, vatandaşlık maaşı. Hazırlıkları hızlanan bu sistem, 2026 yılında pilot illerde devreye girecek ve dar gelirli haneler için gelir tamamlayıcı bir destek sunacak gibi görünüyor. Orta Vadeli Programda yer alan bu proje, parçalı sosyal yardımları tek çatı altında toplamayı ve haneleri belirli bir gelir seviyesine çıkarmayı hedefliyor.
Sistemin işleyişi için yıllık bir gelir sınırı belirlenecek. Muhtemelen yoksulluk sınırı, asgari ücret ya da benzer bir baz alınacak. Şayet gelir, bu eşiğin altında kalıyorsa, aradaki fark kadar aylık maaş ödenecek. Örnek yapalım: Aylık sınır 20 bin TL olarak belirlenirse ve bir ailenin geliri 12 bin TL ise, Hazine 8 bin TL'lik farkı tamamlayacak. Hiç geliri olmayanlar ise iş bulana kadar tam destek alacak. Uygulamayı ilk olarak; milli gelirin en düşük olduğu illerde ve deprem bölgelerinde öncelikli olmak üzere göreceğimiz, beklentisi var. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Aile Bakanlığı'nın çalışmaları tamamlanmak üzere. Bu demek oluyor ki yakında pilot illeri öğreneceğiz.
Dünyada benzer modeller, evrensel temel gelir olarak biliniyor ve yıllardır tartışılıyor. Finlandiya'da 2017-2018'de yürütülen pilot projede, 2 bin işsiz bireye iki yıl boyunca aylık 560 Euro ödendi. Sonuçlar umut vericiydi: Katılımcıların stres ve depresyon seviyeleri düştü, yaşam memnuniyeti yükseldi. İstihdamda ise kayda değer bir azalma olmadı; aksine, sağlık ve mutluluk artışı bireyleri daha üretken kıldı. Kenya'da ise GiveDirectly örgütü tarafından 2018'den beri süren bir deneyde, 12 bin yetişkine 12 yıl boyunca aylık 22 dolar veriliyor. İran'da 2011'de ulusal ölçekte uygulanan nakit transfer programı, petrol gelirlerinden finanse edilerek herkese aylık ödeme yaptı. Yoksulluk oranını %10 düşürdü ama enflasyonu da arttırdı. Alaska'da ise eyaletin petrol fonundan her vatandaşa yıllık 1.000-2.000 dolar ödeniyor. Bu, yerel ekonomiyi canlandırıyor ve işgücüne katılımı engellemiyor. Brezilya'nın Bolsa aile programı ise şartlı nakit transferiyle (çocukları okula gönderme koşuluyla) 25 milyon kişiye ulaşıyor. Yoksulluğu %15 azalttı. Bu örnekler, evrensel temel gelirin yoksulluğu azaltmada etkili olduğunu gösteriyor. Ancak koşulsuzluk ve finansman kritik.
Prim ödemeyen, hiç çalışmamış bireylere emekli aylığı / işsizlik maaşı benzeri bir ödeme bağlanacağı anlaşılıyor. Eğer emekli aylığı veya işsizlik ödeneği alıyorsanız ya da asgari ücret ile de olsa çalışıyorsanız; vatandaşlık maaşı alınamayacak gibi gözüküyor. Bu, yıllarca vergi ve prim yükünü taşıyanlarda adalet duygusunu sarsacaktır. Resmî açıklama henüz yok ancak kamuoyunda değerlendirilen bir risk, bu. Diğer yandan da kayıt dışı çalışmayı ya da çalışmamayı düşündürecektir. Bir başka bir ifade ile vatandaşlık maaşı birey için çalışmanın maliyeti olarak görülecektir. Hali hazırda uygulamada olan 65 yaş aylığının tutarı 5.390 TL olduğu ve belli bir yaşın üzerindeki kişilere koşulları sağlamaları halinde ödendiği için genel ekonomiye ve çalışma hayatına etkisi sınırlı kalmaktadır. Öte yandan basına yansıyan vatandaşlık maaşının belli bir düzeyi hedefliyor olması etki düzeyini de arttıracaktır.
Sonuç olarak, bu model umut verici bir başlangıç. Pilot aşamada kıstasların dikkatli belirlenmesi şart. Ödeme miktarını prim geçmişine göre kademelendirmek veya işgücüne katılımı teşvik eden şartlar eklemek gibi… Dünya örnekleri gösteriyor ki, vatandaşlık maaşı uygulamaları yoksulluğu azaltır ama finansman ve adalet dengesi olmadan sürdürmek güç.
Bu noktada; eğer devlet, “Ben vatandaşımın asgari geçim seviyesini garanti ediyorum” diyorsa, bu refahı topyekûn sağlamak zorundadır. Yani:
- Çalışanlara da asgari ücretin üzerinde, ek “taban ücret” garantisi getirilmeli,
- Emeklilere, prim gününe ve ödenen prime göre kademeli bir “ek ödeme” verilmeli,
Aksi takdirde ortaya çıkan tablo şu olur: Bir tarafta yıllarca prim ödemiş emekli olmuş ama kök maaşı düşük diye en düşük emekli aylığı olan 16.881 TL alan bir emeklinin hanesi, diğer tarafta hiç prim ödememiş, vatandaşlık maaşından örneğin 20 bin TL (tutar henüz belli değil) alan bir vatandaşın hanesi. Bu, sadece adaletsizlik düşüncesi doğurmaz. Aynı zamanda çalışmaya ve prim ödemeye karşı açık bir caydırıcılık doğurur.
Vatandaşlık maaşı, doğru tasarlanırsa yoksulluğu azaltan tarihi bir hamle olabilir. Ama eğer sadece en yoksula tamamlayıcı gelir gibi bir mantıkla kalır, çalışanları ve emeklileri dışlarsa, eşitlik adına eşitsizlik üretir.
Sorularınız için e-posta adresi: hkaganoyken@gmail.com