Vebali hepimiz için ağır olur!
Son zamanlarda iyiden iyiye anlaşılması güç…
Merhametli…
Duygusal…
Samimi…
Kibar.
Siyaset dışı ilişkilerinde öyle görülüyor.
Sanırsınız ki bu kadar naif bir insan asla hırçın olamaz ya, maalesef şaşırtıcı bir şekilde de olabiliyormuş maalesef.
*
Bu yaşıma geldim, birine ağıza alınmayacak laflar edip de bir zaman sonra bu kadar yakın olmak…
Hatta en yakınında olmak…
Hatta her türlü eleştiriye, muhatabından önce bütün hücreleriyle tepki göstermek nasıl oluyor anlayamıyorum.
*
Bu sayın siyasimizin siyasi grafiğine bakıyorum…
Eylemler ve söylemlerin birbirleriyle örtüşmesini bir tarafa bırakın, bir zaman önce kullanılan ifadelerle bir zaman sonra kullanılan ifadelerin aynı kişi üzerinde bulunması mümkün olamazmış gibi görünüyor ya, mümkün.
Oluyormuş meğer.
*
Bu da bizde, başka konularda da olduğu gibi “Bize has bir siyaset üslubuymuş”
Nasıl bir üslupsa?
Nasıl oluyorsa?
Dün ağza gelen söylenirken…
Esilip gürlenirken…
Sonra da hiçbir şey olmamış gibi canciğer kuzu sarması olunuyor.
*
Olunur mu?
Valla benim gençliğimde olsaydı hayatta inanmazdım.
25-30 yıl öncesi siyasilerde de böyle bir şeyi gördüm mü, hatırlamıyorum. Daha eskilere gitmeme gerek yok.
Çünkü daha eskilerde nezaket vardı…
Bakılacak yüze, söylenecek sözcükler seçilerek kullanılırdı ya, bu son yirmi yılın siyaseti, kendi bünyesinde o kadar anlaşılamayan siyasi yetiştirdi ki dün dediklerini hemen, çabucak unuturlarken, bugün dünün aksi söz ve eylemleri hemen çabucak hayata geçirebiliyorlar.
Bunun adına da siyaset deniliyor.
Bize özgü siyaset…
*
O siyaset bugün ülkenin gündemine terörist başının özgürlüğünü verebilme noktasına kadar -neredeyse- gelmek üzere.
*
Olur mu olur?
Özgürlük verilir mi verilir.
Dün söylenen sözler unutulur…
Dün yapılan ithamların üzeri çizilir, bugün belki de dünlerden itibaren daha akılcı, anlaşılır…
Samimi…
Sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda gelişmişlik yolunda akıllı, liyakat sahibi yöneticilerin elinde ülke çok daha güçlü olması gerekirken, bugün kimler, kimlerle beraber olabilmenin derdinde.
*
Bunun adına da demokrasi, deniliyor.
Yok, sahiden anlamakta güçlük çekiyorum ben.
Dün elinden gelse bir avuç suda boğacak noktasındayken, bugün söz konusu kişinin özgürlüğünden söz ediliyor.
Ne ara bu noktaya gelindi?
Ne, neydi de meydan okumalar yapılırken, bugün meydan okumalar bir kenara bırakılarak bağra basmalar yaşanmaya başladı…
*
Bu nasıl bir siyaset…
Nasıl bir felsefe, anlayış sahiden anlayamıyorum.
*
Hani yıllarca ülkeyi yöneten bu insanlar…
Sonradan cansiperane bugünkü iktidara destek olanlar, ülke yönetimindeki öngörülerinde niye bu kadar tezatları yaşadılar da ülke bugün bu noktaya getirildi?
“Allah sonumuzu hayretsin” diyeceğim ya, hiç sanmıyorum.
Çünkü eğri cetvelle doğru çizgi çizilmiyor ki!
*
Umarım yanılırım, ülke refah ve huzura kavuşur.
Ancak iktidarın karşısındakilerin niyeti apaçık belliyken, Federasyon kapısının aralanmasını zorlarken, bu yol izlenirse, bu milletin canı çok acır çok!
Vebali de hepimiz için ağır olur.
Anketler neden küstürülmüş olabilir?
Zaman bize gerçeği gösterecek
Buna millet de ‘Evet’ derse!..
Yazık oluyor yarınlara!..
Ben bir garip Fenerbahçeliyim!
İlim ile… bilim ile… dua ile…
Bugünlerden yarınlara ayna tutuluyor
Ömer Hayyam 1000 sene önceden bugüne ne de güzel şeyler söylemiş
Elbette bu da geçecek de…
Ne eski baharlar Ne onun yağmurları kaldı, Helal olsun bize!..









