Vicdanlar gerçekten yaralandı

Olur böyle şeyler diyeceğim ya, işte buna içim el vermiyor.

Olmaz çünkü!..

Olmamalı!..

*

İnanıyorum ki bunun böyle olması yalnızca beni değil, bu ülkenin neredeyse tamamını üzdüğünün farkındayım.

Yok farkında değilim.

Biliyorum.

*

“İstatistik mi yaptın? Nereden biliyorsun?” diyeceksiniz ya, doğru söylemem gerekirse öyle bir istatistik yapmadım. Ama çok iyi biliyorum ki bu millet, bu ülkeyi kuran Atatürk’üne de bu milletin bağrından çıkan pırıl pırıl evlatlarına da sahip çıkar.

Çıkıyor da.

*

Elbette teğmenlerimizden bahsediyorum.

Gencecik pırıl pırıl…

Geleceğimiz” dediğimiz…

“Yarınlarımız” dediğimiz dopdolu yetiştirilen evlatlarımız.

Bu ülkenin kurucusuna bağlılıklarını haykırdıkları için…

Bu haykırışa öncülük yaptıkları için bugün çok sevdikleri mesleklerinde yoklar.

İhraç edildiler…

Oy birliği ile değil, oy çokluğu ile ve şerhler konularak…

Üstelik de tek bir oy farkıyla…

5’e 4’le bu çocuklar henüz daha mesleklerine ısınmadan mesleklerine hasret bırakıldılar.

*

Suçları nedir?

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” demeleri.

*

Hem ne var bunda?

Aynı zamanda bir askeri deha da olan Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşlarıyla birlikte kurdukları bu ülkenin ilk Cumhurbaşkanı da.

Ona bağlılıklarını söylemek…

Onun yolundan gittiklerini haykırmak…

Onun kurduğu Cumhuriyete sahip çıktıklarını söylemek, iktidar için bu kadar mı tehlikeli?

Bu çocuklar böyle söylemekle ülkenin geleceğini mi tehdit etmekteler?

O kadar cahil mi bu çocuklar anlamadım ki!

*

Mezuniyetlerinin heyecanıyla kılıçlarını havaya kaldırmış olmaları, bu ülkeyi yönetenlere karşı gelmek, onlara kin ve nefret duyguları mı taşımaktır?

Bu düşünce nasıl bir düşüncedir, anlamakta zorlanıyorum.

Üzülüyorum.

Gençlerin en güzel ve anlamlı anlarının hüsrana çevrilmesine üzülüyorum…

Bu ülkenin kurucusuna duyulan sevgiyi göstermeleri niye bizleri, yani kamu vicdanını rahatsız etsin ki?

Bu gençler niye, bu ülkeye ve bu ülkenin yarınlarına kin ve nefret duygularıyla kılıçlarını çeksinler ki anlaşılır gibi değil.

Bu çocuklar için de bu çocukları çok sevdikleri mesleklerinden ihraç edenler için de üzülüyorum.

*

Diğer taraftan da bu çocukların bu heyecanları, yasalarda dahi ordudan ihraç edilecek bir suçla isnat edilemeyebileceği söylenilmesine rağmen, yine de ordudan ihraç edilmelerine üzülüyorum.

Beş Türk askerinin henüz başlamadan hayallerinin söndürülmesi, inanıyorum ki yurdum insanının vicdanında derin bir yara açmıştır.

*

Alınan karar kamu vicdanında rahatsızlık verdiğine göre…

Alınan karar, bu ülkenin bağrından çıkan evlatlarında derin yaralar açtığına göre, umarız ilerideki günlerde bu yaralar sarılır, bu haksız karar düzeltilir…

*

Düzeltilmezse ne olur?

Millet bunu unutmaz.

Bu da yarın, “Milletten yeniden destek isteyen iktidar için umduğunu bulamayacak olmaları” anlamına da gelir.

Çünkü vicdanları yaralamaktan, yurdum insanını üzmekten başka bir şey elde edilmemiştir.

Bilmem farkında mıyız?

Yazarın Diğer Yazıları