Virüs adres sormuyor!

Koronavirüsten bir parti başkanımızı kaybettik. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş, 73 yaşında memleketi Akçaabat'ta hayata gözlerini yumdu. Allah rahmet eylesin. Yakınları da inşallah sağlıklarına kavuşurlar.

Başka ülkelerde de politikacılar arasında, virüs yüzünden tedavi görenler, hayatlarını yitirenler var. En yüksek seviyede virüse yakalanan İngiltere Başbakanı Johnson hâlâ tedavi görüyor. Fransız politikacılardan Patrick Deveciyan virüse yenildi.

 Bugün Evliya Çelebi'nin salgın hastalıklarla ilgili görüp yazdıklarına yer vereceğiz.

Dünya kuruldu kurulalı salgınlar ve afetler var olagelmiştir. En çok da milletler birbirleriyle savaşırken salgınlar alıp başını gitmiştir. İnsanlar savaşmaktan hastalıklara çare bulamıyorlar, bulsalar bile her yere ulaşamıyorlardı. Milyonlarca insanın kaybından bahsediyoruz, daha yeni diyeceğimiz, 20. yüzyılın ilk yarısında İspanyol gribinden hayatlarını yitirenlerin sayısı en az 17 milyon gösteriliyor.

Evliya Çelebi, 17. yüzyılda 47 ülkede 257 şehre uğramış, ne gördüyse, kiminle konuştuysa, kendisine özgü üslûbuyla anlatmıştır.

Evliya Çelebi, 10 cildi bulan seyahatnamesinde, gittiği yerlerde hastalıklarla ilgili ayrıntılı bilgi vermiştir ki, bu tıp tarihi ve yeni buluşlar için bir hazinedir. Çelebi'nin yazdıklarının ilim âlemini ne kadar ilgilendirdiği erbabının işi. Bunu geçelim, nelerden bahsettiğine bakalım:

Bel, diş, baş, kulak, ağız ve boğaz, göz ağrıları; cüzzam, bel soğukluğu, beras (deri lekesi), uyuz, nikris, kuşka, çıban, çiçek, saçkıran, ger, giciyik, hafakan, humma (sıtma), hunnak (nefes alamama), ishal, kaba, lakve, öksürük, ruh ve sinir hastalıkları, sara, sarılık, şirpence, tâun (veba), zahir, zati'l-cenb, frengi...

Çelebi, hastalıkların tedavisinde kaplıcaların önemini vurgular. Hatta gittiği yerlerde kaplıcalardan, ılıcalardan bahsedilmişse, yönünü buralara çevirmiş ve görmek istemiştir.

Çelebi'nin dikkat çektiği bir husus da, bazı yörelerde insanların çok sağlıklı ve dinç olması, bazı bölgelerde ise hastalığın kol gezmesidir. Çelebi, bu farkı anlamaya çalışmış ve bir izah getirmek istemiştir.

Seyyahımız, kendi gördüklerinin dışında duyduklarını da naklediyor.

Kafkasyalıların uzun yaşadıkları bilinir. Kalmuklardan bahsederken, tâun, sancı, zati'l-cenb, huvâm, humma, ağrı hastalığı, cuzzam, firengi ve daha başka hastalıkların hiçbirisinin bunlarda görülmediğini, Kalmukların iki yüz, üç yüz yıl kadar yaşadığını yazar. Tabiî ifade abartılı ama bir gerçeğin altını çiziyor Çelebi; uzun yaşamanın.

Çelebi, Dağıstan bölgesinin güzelliğinden bahseder. Orhan Veli'yi güzel havalar mahveder ama Dağıstanlıları güzel havalar sıhhatli ve uzun yaşatır! Çelebi, Dağıstanlılarda da hemen hiçbir hastalığın görülmediğini belirtir.

Orhan Veli'den bahsettik. Yazımızı Orhan Veli'nin şiirimsi dokundurmasıyla bitirelim: 

"Beni bu güzel havalar mahvetti, / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden. / Tütüne böyle havada alıştım, / Böyle havada âşık oldum; / Eve ekmekle tuz götürmeyi / Böyle havalarda unuttum; / Şiir yazma hastalığım / Hep böyle havalarda nüksetti; / Beni bu güzel havalar mahvetti."

Virüs adres sormuyor. Güzel havalara kanmayalım, rehavete kapılmayalım.

Dert veren Allah dermanını da verir.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları