Anavatan’ımız Türkiye’yi bölüp parçalamak peşinde olan, Atatürk’ün bize emanet ettiği Cumhuriyetimizi yıkmaya ve paylaşmaya çalışan güçler işbaşındadır. Bunların emelleri yeni değildir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri emperyalist çapulcuların, sömürgeci-mandacı haydutlarının hedefinde olmuştur. Akılları sıra geliştirdikleri kahpe stratejilerle, hain planlarla, masa başında çizdikleri haritalarla Anavatan Türkiye’yi tarihin karanlıklarına gömecekler.
Çanakkale’nin, Sakarya’nın, Dumlupınar’ın intikamını almaya çalışmaktadırlar. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Büyük Türk milletinin, Fatih Sultan Mehmet’lerin, Yavuz Selim’lerin, Muhteşem Süleyman’ların ve Mustafa Kemal’lerin çocukları olduğumuzu ve sahip olduğumuz tüm kutsal değerleri canımız pahasına koruyacağımızı unutmuş gibiler...
Ekonomik olarak çökertilmiş, boğazına kadar borç batağına saplanmış bir ülkenin siyasi bağımsızlığından bahsetmek mümkün müdür?
Yine hatırlamakta fayda vardır; ABD sömürü düzeninin yarattığı çokuluslu tröstlerin en önemlilerinden biri olan ve ABD’nin dış siyasetinin kurgulanıp yönetilmesinde söz sahibi olan Rockefeller Grubu Başkanı Nelson A.Rockefeller’in ABD Başkanı Eisenhower’a Ocak 1956’da yazdığı mektupta şöyle demektedir: ’Ekonomik yayılma planını Asya,Afrika ve diğer azgelişmiş bölgelerde uygulamak zorundayız... Yardımda birinci gruba giren -Türkiye gibi- ülkelere yapılacak yardımlar ve açılacak krediler öncelikle askeri nitelikte olmalıdır. Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Genişletilmiş iktisadi yardım -örneğin Türkiye’ye- bazı hallerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir; bağımsızlık eğilimini artırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Türkiye gibi ülkelere doğrudan doğruya iktisadi yardım yapılabilir, ama bu, bize uygun ve bağlı hükümetleri iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifleri zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır.’
ABD’nin 2002 yılında AKP’yi iktidara getirmesinin ve desteklemesinin arkasındaki ana sebepler Rockefeller’in 52 sene önce yazmış olduğu mektubunda apaçık ortaya konmaktadır. AKP’nin ABD ile kapalı kapılar arkasında imzaladığı, Amerika’nın çıkarlarına hizmet eden, Ulusal bağımsızlığımızı tehdit eden gizli anlaşmalar ve işbirlikçiliği zokayı yuttuğumuzu yeterince göstermektedir.
ABD Anavatan Türkiye’yi bölüp-parçalamak sevdasından aradan 112 yıl geçmesine rağmen vazgeçmemiştir. ABD’nin 1918 yılında Wilson Prensipleri adı altında Anavatan Türkiye’yi manda altına almayı tasarladığını, Ermeni, Rum, hatta Yahudi devletçiklerini kurdurup yurdumuzu bölüp parçalama planlarını yaptığı unutulmamıştır. ABD, Türkiye Cumhuriyetinin temellerini oluşturan, bağımsızlık ve toprak bütünlüğümüzü tescilleyen Lozan anlaşmasını bugüne dek imzalamamıştır.
Marshall Yardımının ve Truman Doktrininin hedeflerini unutmadık.
Ilımlı İslam adı altında yaratılmak istenen kaosun sorumlusu kimdir? Laik Cumhuriyetimizi ve Kemalist devrimleri yok etmeye yönelik atılımların odağındaki şer güç kimdir?
Türban tartışması ile üretilen toplumsal huzursuzluk, vatandaşları laik-anti-laik, Müslüman olan-olmayan, inanan-inanmayan diye kamplara bölerek gerilim yaratmak kimin işidir dersiniz? Asırlardır Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Arap, Arnavut ayırımı gütmeden Büyük Türk Ulusu olarak bu topraklar üzerinde yaşayan, Çanakkale’de, Kıbrıs’ta omuz omuza bu toprakları savunanları fitne ve fücurla birbirine düşürerek birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışanlar kimlerdir?
PKK terörünü destekleyerek, Anavatan Türkiye sınırları içerisinde sözde Kürdistan Devleti’ni kurdurup bölünmez bütünlüğümüzü tehdit eden kimdir?
BOP çerçevesinde bölgemizde Büyük İsrail’i yaratmak isteyen, özgürlük ve demokrasi getireceğim diye Afganistan ve Irak gibi ülkeleri işgal ederek, binlerce masum sivili hunharca katleden eli kanlı katil güç kimdir?
IMF-Dünya Bankası-Yahudi tefeci kıskacında ekonomik ve dolayısıyla siyasi bağımsızlığımıza kasteden düzenbaz, haydut devlet kimdir dersiniz?
Sözde Ermeni yasa tasarılarını ikide bir gündeme getirerek Türkiye’den tazminat ve toprak talebinde bulunulması için zemin yaratan samimiyetsiz, iki yüzlü devlet kimdir acaba?
Amerikan halkıyla alıp veremeyeceğimiz bir şey yoktur. Karşı olduğumuz, ABD’yi yöneten oligarşik yapıdır. Karşı olduğumuz, eli kanlı kan emici vampir emperyalizmdir. Ve hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki bunlara ve onların içimizdeki işbirlikçilerine Cumhuriyetimizi yedirtmeyeceğiz...
Mustafa Kemal’in milyonlarca askeri Çanakkale’deki aynı ruh ve sorumlulukla görevdedir.