Yüzbir kere teşekkürler!

"Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir."

Kurtuluş mücadelesini başlattığı günün üzerinden beş yıl geçtikten, asıl hedefi olan Cumhuriyeti ilan edip, yurdun dört bir yanında okuryazarlığı yükseltmek, bilimin ışığında ilerlemek için gerçek mücadelesini gerçekleştirdiği bir dönemde Samsun Ticaret Okulunda işte bu cümleleri kurmuştur Atatürk.

En hakiki kılavuz olarak bilime ve fenne işaret etmiştir.

Bugün 19 Mayıs 1919'un 101'inci yıldönümünde, gözlerimizi ve kulaklarımızı bilim insanlarına yöneltmiş, çareyi ve şifayı onlarda arar, tüm takdir ve teşekkürlerimizi onlara sunarken, bir kez daha hak veriyoruz Ata'ya. Bir defa daha görüyoruz onun gösterdiği yolun en doğru yol olduğunu.

Bu 19 Mayıs'ta evlerimizden çıkamadan, kutlayamadan geçiriyor olmamız bir şer gibi görünse de o günkü mücadelenin amacını anlamak, o günkü hedefi hatırlamak, doğru hedeften ne zaman nasıl koptuğumuzun farkına varmak için en çok vakte sahip olduğumuz 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı yaşıyoruz.

Atatürk'ü anmakla yetinmeyip onu "anlamak" için koca bir günümüz var ve onu anlamak, ancak yaşadıklarını ve fikirlerini öğrenmekle mümkün olur.

Aydınlığa ulaşmanın yolu ise o fikirleri özümsemekten geçer.

Özümsemek için de daha çok bilmek gerekir, onu, tarihi, verilen mücadeleyi ve hedeflenenleri…

Yazının başında yer verdiğim Atatürk'e ait bu sözler, bugün Samsun'da bulunan Gazi Müzesi'nin Atatürk fotoğraflarıyla süslü merdivenlerinde yer alıyor.

Ben, dün sabah saatlerinde İstanbul'daki evimde üzerinden bu müzeyi gezerek, bir gün erken başladım 19 Mayıs kutlamalarına.

Atatürk'ü anlamanın en doğru yeri, kurtuluş mücadelemiz için ilk adımı attığı Samsun.

O yüzden herkese mutlaka tavsiye ediyorum ki, girin bu siteye -müzeye- ve gezinin detaylıca.

Sonra çıkın oradan ve adresinde Atatürk'ün 16 Mayıs 1919'da başlattığı yolculuğun aşamalarını adım adım takip edin.

Bağımsızlığımızı ve özgürlüklerimizi kazandıran o rota boyunca neler yaşanmış bir bir tıklayın, okuyun.

Yok bu sanal alem benim hoşuma gitmiyor, derseniz; açın, Atatürk'ün Nutuk'unu okuyun.

"1919 yılı Mayısının 19 uncu günü Samsun'a çıktım." cümlesiyle başlayan, Gençliğe Hitabe ile sona eren ve daha ilk sayfadan o günün koşullarını şu cümlelerle özetleyen Nutuk'u okuyun:

"Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu topluluk, Genel Savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmis, koşulları ağır bir Ateşkes Anlaşması imzalanmış.

Büyük Savaşın uzun yılları boyunca, ulus yorgun ve yoksul bir durumda.

Ulusu ve yurdu Genel Savaşa sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek, yurttan kaçmışlar. Padişah ve Halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça yollar araştırmakta.

Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki Hükümet, güçsüz, onursuz, korkak, yalnız padişahın isteklerine uymuş ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş.

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta..."

İşte böyle bir vaziyette, 19 Mayıs, uzun ve meşakkatli bir yolun başında atılan ilk adımdı ve Atatürk önderliğinde umutla başlanılan bu yol sonucunda, düşman kovuldu, tek kişiden oluşan egemenlik anlayışı devrildi, millet iradesiyle Meclis egemen kılındı ve nihayetinde Cumhuriyet ilan edildi…

Tüm bu kazanımları edinebilmek için ne kanlar döküldüğünün; özgürlüğün, Cumhuriyetin, demokrasinin ne kadar önemli olduğunun bilinciyle yeni nesiller yetişsin diye bugün onlara armağan edildi…

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasındaki zorluklar hiçbir zaman unutulmamalı ve tüm 19 Mayıslar bu bilinçle ve ilk günkü şükranla kutlanmalı.

*

O halde son ziyaret de Ata'ya; üzerinden Anıtkabir'e gidip yüzbir kere, yüzbin kere teşekkür etmeye…

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları