Ziya Gökalp Atatürk’ü neden ‘aşırı’ övdü?
Yeni çıkan “Ziya Gökalp” kitabım üzerinde duracağım.
Tanıtma yazısında şu satırlar yer alıyor:
“Dr. Arslan Tekin, ‘Ziya Gökalp - Bilinmeyen Yazıları, Hakkında Yazılanlar, Tartışmalar, Malta Günleri’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin fikrî temelini atan Ziya Gökalp’ın farklı yönlerini, gölgede kalan fikirlerini ele alıyor.
Ziya Gökalp’ın iki yıl esir tutulduğu Malta adası hatıraları etraflı bir şekilde ortaya konuyor.
Kitapta özellikle Gökalp’ın ‘İslâmcılığı’na dikkat çekiliyor, onun Türklük hassasiyeti yanında İslâmî hassasiyeti öne çıkarılıyor, imzası görülmeyen, onun olduğu bilinmeyen yazıları ortaya konuyor, dinî görüşleri ve değerlendirmeleri ayrıntılı ele alınıyor.
Dr. Arslan Tekin’in, “Ziya Gökalp - Bilinmeyen Yazıları, Hakkında Yazılanlar, Tartışmalar, Malta Günleri”nde farklı Gökalp okuyacaksınız.”
“Ziya Gökalp” kitabımız, Bilge Kültür Sanat Yayınları arasından çıktı. (248 s.)
“İçindekiler”den seçme başlıklar verirsek daha ayrıntılı bilgi ediniriz.
BÖLÜM 1: Ziya Gökalp ve Arkadaşları Tutuklanmadan Önce İstanbul / Malta Sürgününden Vahîdeddin Nasıl Haberdar Oldu? / Ziya Gökalp’in Tutuklanması / Gökalp ‘Türk-Ermeni Mukatelesi’ Dedi mi?
BÖLÜM 2: Hatıralarda Malta Esareti Günleri / Hüseyin Cahit’in Namaz Meselesinde Anlattıkları. / Esarette Musiki ve Konferanslar / Gökalp’ta Telkin Kudreti /Ahmet Ağaoğlu’nun Kaleminden Esarette Gökalp
BÖLÜM 3: Türk Yurdu’nun Gökalp Özel Sayısı.
BÖLÜM 4: Gökalp’ın Türk Yurdu’ndaki Makaleleri / ‘Ziya’ İmzalı ‘Halk Nazarına Bir Nice Mesele’ Başlıklı Yazı / Gökalp’in Dergâh’taki Yazıları.
BÖLÜM 5: Din Tartışması / Ziya Gökalp’ın İslâm Mecmuası’ndaki Makaleleri / ‘Ziya Gökalp Dinci’ / Uriel Heyd’in Gökalp’ın İslâm Anlayışını Değerlendirmesi / Gökalp’ın Mustafa Kemal Paşa Övgüsü / Gökalp’a Göre Dinin Ferdî Hayattaki Rolü
BÖLÜM 6: Yahya Kemal’in Tevfik Fikret ile Ziya Gökalp’ı Kıyaslaması. / Hüseyin Kâzım Kadri’nin Gökalp’ı Tenkidi
BÖLÜM 7: Mehmet Kaplan’ın Tespitleri / Gökalp’a Yüklenilmek İstenen Suçlar! / Gökalp İnkılâpçı mı, Yenileştirici mi?
BÖLÜM 8: Gökalp’in Şahsî Hayatı-Siyasî Hayatı / Gökalp’ın İntihara Teşebbüsü / Yusuf Akçura’ya Sitem / Beyaz Fesli Gökalp / Saraya Gidip Saçak Öpmem / Ziya Gökalp’in Resmî Hâl Tercümesi / Gökalp’ın Takma İsimleri
BÖLÜM 9: Ziya Gökalp’ın Esaret Mektupları / Gökalp’ın Zekeriya Sertel’e Mektubu / Ahmet İzzet Paşa’nın Ağır İthamı: İttihatçılar Dine Uzaktılar / Gökalp ‘Türkçülüğün Esasları’nda Din Bahsini Geçiştirdi mi?
BÖLÜM 11: Gökalp’ın Tartışılan Dinî Makaleleri / Hilafetin Hakikî Mahiyeti / Din ve Şeriat / Milliyet ve İslâmiyet
***
“Ziya Gökalp” kitabımızda ayrıntılar fazla. Yalnız M. Kemal Paşa’ya övgü meselesi üzerinde duracağım.
“Atatürk” övgüsünde sınırlar aşıldı. Birçok yazar, şair onu “ilâh” mertebesine çıkardı. Zamanımızda Recep T. Erdoğan’ı “peygamber” gibi görülmesi ve “hatta” peygamber” denmesi de insanı düşündürüyor.
Dergâh dergisinden burada sık bahsettim. İtilâf Devletleri’nin işgalindeki İstanbul’da 1921-1923 tarihleri arasında 42 sayı yayınlanan dergi, Millî Mücadele’yi bütün gücüyle desteklemiştir. Bu yüzden sık sık sansüre uğramıştır. (Derginin bütün sayılarını Dr. Ahmet Zeki İzgöer’le birlikte yeni harflere aktırdık. 3 cilt halinde Türk Tarih Kurumu Yayınları arasında çıktı.)
Dergide, daha Millî Mücadele yürütülürken, Dergâh’ın yayınlanmasında büyük emeği olan Yahya Kemal’in M. Kemal övgüsü beni şaşırtmıştı. Açıkçası, M. Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nde tek söz sahibi olduktan sonra aşırı övüldüğünü düşünüyorduk.
Yahya Kemal, Dergâh’ın ilk sayısında “Üç Tepe” başlıklı yazısının girişinde Mustafa Kemal’den “Millî Timsal” diye bahseder.
Dergâh’ta “İstanbul’un On Beş Günü” başlığı altında verilen haberlerdeki, imzasız “Mustafa Kemal Paşa’nın Fotoğrafları” başlıklı bir yazıda Mustafa Kemal tasviri “normal”in çok ötesinde diyebiliriz.
İlk baskısı 1923’te yapılan Türkçülüğün Esasları’nda iki yerde Mustafa Kemal’den bahseder ve onu “aşırı” över.
“Türkçülüğün Tarihi” bölümünün sonunda şöyle der:
“Mamafih, Türkçülüğe dair bütün bu hareketler akîm kalacaktı, eğer Türkleri Türkçülük mefkûresi etrafında birleştirerek büyük bir inkıraz tehlikesinden kurtarmaya muvaffak olan büyük bir dâhi zuhur etmeseydi! Bu büyük dâhinin ismini söylemeye hacet yok. Bütün cihan bugün Gazi Mustafa Kemal Paşa ismini mukaddes bir kelime addederek her an hürmetle anmaktadır. Evvelce Türkiye’de, Türk milletinin hiçbir mevkii yoktu. Bugün, her hak Türk’ündür. Bu topraktaki hâkimiyet Türk hâkimiyetidir; siyasette, harsta, iktisatta hep Türk halkı hâkimdir. Bu kadar kat’î ve büyük inkılâbı yapan zat, Türkçülüğün en büyük adamıdır. Çünkü düşünmek ve söylemek kolaydır. Fakat yapmak ve bilhassa muvaffakiyetle neticelendirmek çok güçtür.”
“Tarihî Maddecilik ve İçtimaî Mefkûrecilik” başlığı altıda ise şunları yazar:
“Meselâ Türkçülerin ortaya attıkları Türkçülük fikri, gençliğe münhasır zümrevî bir tere’iden [tasavvurdan] ibaretti. Bu zümrevî tere’iyi umum Türk milletine teşmil ederek onu bir mefkûre hâline getiren Trablusgarp, Balkan Harpleriyle, Cihan Harbi’ndeki felâketler olmakla beraber, bu mefkûreye resmiyet veren ve onu fiilen tatbik eden de ancak Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’dir…” (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları (Haz.: Nargiza Sattarova), Bilge Kültür Sanat Yayınları)
Gökalp, Malta sürgününden dönüşünde, ilkin Ankara’ya gelmiş, zemin yoklamış ama M. Kemal’den yüz bulamamış, sonra memleketi Diyarbakır’a geçerek Küçük Mecmua’yı çıkarmaya başlamıştı.
Dönemi anlamak için Ziya Gökalp’ı okunmalı.