Ahilik Kavramı ve Ahiliğin Kuruluşu

Ahilik Kavramı ve Ahiliğin Kuruluşu

Ahilik Türklere özgü olup Anadolu Selçukluları zamanında kurulmuş, Türk fütuvvet yani yardımlaşma, yiğitçe davranma, cömert ve erdemli olma hareketi diyebileceğimiz kuruluşun adıdır.

Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu''da yerleşim gösteren Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek gruplarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren bir örgütlenmedir.

Ahi diye anılan kişi kesin olarak bir sanat, ticaret ya da meslek sahibidir. O, bununla birlikte olgun, ahlâklı, merhametli, iyiliksever ve davranışları ile güven veren bir kişiliğe sahiptir.

Ahilik bilim, edebiyat, ekonomi ve sosyal alanlarda örnek eserler bırakan Orta Asya Türk topluluklarının geleneklerinden alıp Anadolu''da yapılanan Her devirde dönemin ve toplumun konumuna bağlı olarak çeşitli özelliklerle donanmış  ve Türkler dışında hiçbir ulusta olmayan öz be öz bir Türk kurumudur.

İnsanın nefsini kınaması ve yermesi esasına dayanan bu düşünce ve yaşam biçimine Melâmet denir. İslâmiyeti din olarak kabul eden  milletlerdeki kahramanlık ülküsüne Fütuvvet;  bu ülküyü taşıyana da  Feta  denmiştir.

Tarih boyunca cömertlik açısından, Hatem et-Tai; yiğitlik ve cesurluk yönünden de  Hz. Ali  örnek  gösterilmiştir.  Hatta "Lâ feta illâ Ali"  (Yiğit ancak Ali''dir.) sözü  halk arasında  darb-ı mesel  haline gelmiştir.

İslâm dünyasında tasavvufi düşüncenin doğması ve hızla yayılmasıyla yeni bir dini anlayış ve yaşam tarzı ortaya çıkmıştır.

Mutasavvıflar, kendi düşüncelerine uygun hümanist bir anlayışı benimsemişler, ideal kahramanı silahla savaşmak yerine dürüst, cömert, hoşgörülü, yardımsever, Tanrıdan korkar, karıncayı bile incitmez bir kimlikte düşünmüşlerdir. 

XII. yüzyıla gelindiğinde Fütuvvet grupları arasında düşünüş, anlayış, yaşayış, inanış ve mezhep ayrılıklarının ortaya çıktığı, farklı şeyh ve liderlere bağlandıkları görülür. Abbasi halifesi en-Nâsır,  Fütuvvet  teşkilâtının başına geçtikten sonra teşkilatın yönetmeliği anlamına gelen Fütuvvet-nâme düzenletmiştir.

Bu fütuvvet-nâme ile uyulması gereken kurallar belirlenmiş, yapılacak törenler açıklanmıştır.

Fütuvvet teşkilâtına bağlı bu şeyh ve dervişlerin Anadolu''da faaliyet göstermeleri ve Anadolu Selçuklu Sultanlarının bu şeyhleri destekleyip himaye etmeleri sonucu  Fütuvvet ülküsü  Anadolu''da yayılmış, bütün büyük şehirlerde Fütuvvet şeyhleri  ve bu şeyhlere tahsis edilen  tekke ve zaviyeler kurulmuştur.

İşte Anadolu Ahi teşkilatı, Anadolu Selçukluları zamanındaki bu siyasi ve kültürel ilişkiler sonunda Anadolu''da oluşan sosyal ve kültürel ortamda kurulmuştur.

Anadolu''da bu amaçla oluşan  Abdalan, Gaziyân Bacıyân ve Ahiyân  olmak üzere dört disiplinli gruptan söz edilebilir.

O dönemde Ahi Evren gibi bilge kişilerin rehberliğinde  Fütüvvet teşkilatının yapısı içinde Ahilik denilen ayrı bir örgüt oluşmuştur.

Ahi Evren, çilesini tamamladıktan ve manevi gücünü kanıtladıktan sonra Kırşehir''e gitmiş, Ahi teşkilatını burada kurup Moğol saldırısı yüzünden Anadolu''ya gelen esnaf, sanatkâr ve tüccarları geniş bir teşkilat halinde ve Fütüvvetname adı verilen, tüzüklerde yer alan kurallar çerçevesinde birleştirmiştir.

Ahi Evren''in eşi Fatma Bacı yani Kadıncık Ana da kadınları bir araya getirerek Bacıyan-ı Rum örgütünü kurmuştur. 

Fütüvvet hareketi kısa sürede Anadolu''da büyük bir gelişme göstererek Ahi teşkilatı  dediğimiz Türklere özgü esnaf ve sanatkârlar arası bir kuruluş haline gelmiştir.

Moğolların Ahi Evren''i öldürmeleri üzerine bütün Ahilerin Hacı Bektaş''ın etrafında toplandığı bilinmektedir.

İslam inancıyla Türk geleneklerini kaynaştıran ve bu suretle orijinal bir sentez ortaya çıkaran sosyal bir grup,  sosyal huzurun sürekliliği için devlete destek olmuş ve geliştirdiği Ahilik felsefesi sayesinde Ahi birliklerinin kurulmasını sağlamıştır.

Savaşçılık ve gazilik ruhu kuruluşundan itibaren Ahiler arasında bulunmaktadır. Ahilerin bellerinde kama ve hançer taşımaları da bu duygu ve düşüncenin ürünüdür.

Anadolu''da Ahilik teşkilatının kuruluş amaçlarından biri de Türkmenleri iş ve meslek sahibi yaparak onların yerleşik hayata geçişlerini sağlamak olmuştur.

Ahilik teşkilatının kuruluş amaçlarından biri de Anadolu''ya gelen Türk boyları arasında sanat erbabı kişilerin varlığı ve bunların korunup sanatlarını sürdürmelerinin sağlanması gerekliliğidir.

Hacı Bektaş, göçebe ve yerleşik Türk toplulukların ulusal duygularını kamçılayarak Türk dilinin, müziğinin, folklorunun, edebiyatının,  kültürünün    Bizans ve İran etkileri altında bozulmasını, eriyip gitmesini önlemiştir. 

Ahilik, Bektaşilikle birlikte Anadolu''da topluma zarar verecek kesimlere ve dış etkenlere karşı savaşmış, ulusal Türk/Türkmen kültürünün yaşatılmasında ve kurumlaşmasında etkin olmuş, Anadolu''nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde önemli görevler üstlenmiştir.

Ahiliğin amacı zenginle fakir, üreticiyle tüketici, emekle sermaye, halk ile devlet arasında iyi ve sağlam ilişkiler kurarak sosyal adaleti gerçekleştirmektir. Bu amaca sağlam bir örgütlenme modeli ve köklü bir eğitim sistemi ile  ulaşmak amaçlanmıştır.

Ahilik teşkilatında esnaf ve sanatkârlara işyerlerinde yamak, çırak, kalfa ve usta düzeni içinde mesleğin incelikleri öğretilmiş, akşamları ise toplantı yerlerinde bir araya gelinerek ahlâki ağırlıklı eğitim uygulanmıştır.

Ahiliğin Temel İlkeleri

* Ahinin eli, kapısı ve sofrası açık olmalı; yoksullara, düşkünlere yardım etmelidir.

* Ahinin gözü, dili ve beli bağlı olmalı, Alevilik ve Bektaşilik''teki  Eline, beline, diline sadık ol ilkesi ahilikte de ana ilke olarak görülmektedir.

* Ahilikte başkasının ayıbını görmemek, onu yüze vurmamak  ve alçak gönüllü olmak ana ilkelerdendir.

* Ahiliğin temel ilkelerinden biri sır saklamak olduğundan Ahiliğe ait ilkeler yazılı belge haline getirilememiştir. "meslek sırrı" deyimi de buradan gelmektedir.

* Ahilikte eğitim daima ön planda tutulmuş, mesleki eğitim çerçevesinde çırak ve kalfaların iyi yetişmesine önem verilirken, ustaların bilgi ve becerilerini geliştirmesine çaba gösterilmiştir.

* Ahi birlikleri bünyesinde yardımlaşmalarda kullanılmak üzere Orta Sandıkları kurulmuştur. (Bu sandıklar kooperatif  ortaklığına benzemekte olup Mithat Paşa''nın kurduğu Memleket Sandıkları aslında Ahilerin orta sandıklarından esinlenilerek kurulmuş, yardımlaşmanın tarım sektöründe uygulanmasından başka bir şey değildir). Bu orta sandıkları kooperatifçiliğin bir nevi ilk biçimleridir.

Ahilik başlangıçta debbağ, saraç ve kunduracılık gibi dericilikle ilgili meslekleri içeren bir teşkilat biçiminde ortaya çıkmışken daha sonra bütün meslekleri bünyesinde toplayan bir kurum haline dönüşmüştür.

Ahilikte bütün sanatların bir Pîri bulunur. Bunlardan: Debbağların pîri Ahi Evran, Terzilerin pîri Hz. İdris, Marangozların pîri Hz. Nuh, Ekmekçilerin pîri Hz. Zülküf, Hekimlerin pîri Lokman Hekim, Berberlerin pîri Salman''ı Faris''tir.

Yazarın Diğer Yazıları