Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

AKP erken seçimde hangi kitleye talip?

Yeni bir hükümetin kurulması ihtimali, artık neredeyse tamamen ortadan kalktı.

Emanetçinin görevi iadesinin ardından YSK toplandı ve erken seçim için öngörülen 90 günlük sürenin 'kısaltılıp kısaltılamayacağını' netleştirdi.

Netleşen bir diğer gündem konusu ise AKP'nin olağan büyük kongresinin tarihi.

Parti 12 Eylül'de kongreye gidiyor.

Bu durumda tabii ki seçim tarihi de 12 Eylül'den sonraki bir gün olarak belirlenecek.

Sonra haydi bakalım sandığa.

Elbette AKP kongresi önemli.

"Emanetçi" görüntüsünü bir türlü üzerinden atamayan Ahmet Davutoğlu ile devam mı edilecek, yoksa 'yeni bir emanetçi' mi bulunacak?

Tabii bu bir partinin iç işidir ve diledikleri yönden karar vermeleri en doğal haklarıdır.

Türk demokrasisi açısından bakınca, bir ayağı sarayda, bir ayağı bir siyasi partinin içinde görünen malum zatın tavrı ise tartışmalı.

"Yönetim değişti" deyip, artık 'her alanda' kendisini yetkili gören hazrete 'parti tabanı' nasıl bir tepki gösterecek, merak konusu.

Zira son seçimin ardından yapılan araştırmalar ortaya koydu ki, AKP'nin hezimetinin ardında onun 'her şeye müdahale' etme hırsının payı büyük.

Peki AKP, erken bir genel seçimin 'muhtemel sonuçlarına' etki edebilmek için bu sefer nasıl bir strateji çalışacak?

***

Bir kere "İlle de tek başına ben iktidar olmalıyım" ihtirası ile hareket eden AKP'nin hesapları acaba 'hangi kitle' üzerine yapılıyor, bu sorunun cevabına bakılmalı.

Bilinen tek şey, bir önceki seçimde AKP'nin 'umduğu dağlara' fena kar yağdığıdır.

'Açılım saçılım' adını verdikleri 'çözülme' sürecine, 'Türk kimliğini' aşağılama salvolarına rağmen, Doğu ve Güneydoğu'da bekledikleri sonucu alamadılar.

Hatta o hayal kırıklığının verdiği hışımla, operasyonlara başlandığı iddiaları bile var.

Peki böyle bir durumda, bölücü örgütün uzantılarına giden Kürt oyları yapılacak yeni seçimde yeniden AKP'ye geri döner mi?

Asla! Adamı hem dövüp hem oyunu isteyeceksin.

Hem "Ulan nankörler Van'ı yeniden kurduk, ama bize oy vermediniz" diye aşağılayacaksın, hem de oyuna talip olacaksın.

Oyların 'silah' zoru ile HDP'ye yönlendirildiği, vatandaşların iradesinin 'baskı altına' alındığı gibi tezlerin de pek öyle tutar yanı yok gibi.

Hadi o bölgelerde bu yapıldı diyelim, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerdeki Kürtler niye AKP'ye tekmeyi bastı?

Bu ve benzeri tezler, iktidarın 'Kürt oyları' üzerinden asla beklediği sonuca gidemeyeceğinin açık kanıtlarıdır.

O zaman geriye iki yol kalıyor:

Biri son seçimde HDP'ye destek vermiş olan 'sosyete/sol' karışımı lümpen kitle.

Diğeri de 'milliyetçi' seçmenleri yeniden 'kafakola alma' operasyonu.

***

Şu biliniyor ki, Etiler'de tedip, tehcir harekâtına girişmek sureti ile 'tuzu kuru' olan birinci kitleyi HDP'den vazgeçirmek mümkün değil.

Öyle bile olsa, onların oyu kesinlikle AKP'ye değil, en yakın parti CHP'ye gidecektir.

Hemen akla gelen şey bu durumda HDP'nin yeniden 'barajı' geçip geçmeyeceğidir.

Yine seçim sonrası anketler, bu partinin 'baraj sorunu' olmadığı yönünde.

Peki, o zaman ne yapılabilir?

'Etnik' aidiyetlerinden dolayı HDP'ye yönelen bazı Saadet Partisi seçmenlerini o tavırlarından vazgeçirmek.

Bunun da sonuca etkisi olmaz.

Ama birkaç SP ileri gelenini 'ihaleler' ile kafakola alıp da bu partinin 'seçime girmesinin' önü kesilebilirse durum değişebilir.

Elbette bu da zayıf bir ihtimal.

Geriye kalan asıl önemli seçenek MHP'ye oy veren 'milliyetçi' seçmenlerin AKP'ye kanalize edilmesidir.

Peki, 'millî meseleler' konusundaki hassasiyeti bilinen ve verilen tavizler yüzünden 'kan' kusup, 'kızılcık' şerbeti içtiği söyleyen bu taban nasıl ikna edilecek?

Oslo, Habur, İmralı, Dolmabahçe görüntüleri hafızalardan nasıl silinecek?

Daha düne kadar, milliyetçileri 'kafatasçı', 'ırkçı' ilan edenler, "Milliyetçiliği ayaklarımızın altına alıyoruz", "Bunlar Fatiha bilmez, kandan beslenen güruh" diye sırıtanlar, milliyetçilerin karşısına çıkıp da hangi yüzle oy isteyecekler?

***

Ama bunlar çok iyi pazarlamacıdır.

Son bir hamle ile 'kararsızların' boğazına yapışıp "istikrar" diyecekler, "yatırımlar" diyecekler, "hak-hukuk" diyecekler.

Tabii ki, millî iradenin dediği olacak.

Yani o irade "Kardeş bu mu istikrar, çözüm diyerek memleketi iç savaşın eşiğine getirdiniz" diye sormazsa.

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları