Arıların Gizemli Dünyası (Arı Biziz Bal Bizdedir) - Resim : 1

Tarih öncesinde, mağara resimlerinden mitolojik anlatılara, Eski Mısır’daki kutsal anlamından, Eski Yunan’ın efsanevi öykülerine kadar büyük bir değer taşıyan bal arısı; bal, polen, arı sütü ve propolis gibi arı ürünlerinin üretimi nedeniyle insan yaşamında önemli bir yere sahiptir.

Bal arıları sosyal böceklerdir. Ana, erkek ve işçi arılardan oluşan bal arısı ailesi, koloniler halinde yaşam sürerler. Kraliçe arı yumurtlamaktan sorumluyken, işçi arılar nektar ve polen aramak, yavrulara bakmak ve kovanı savunmak gibi çeşitli görevleri yerine getirirler. Erkek arıların ise görevi kraliçe ile çiftleşmektir. Kovan içerisinde cinsel olarak gelişmiş tek dişi, ana arıdır. Koloninin en uzun arısıdır. Gereksinim olduğunda işçi arılar tarafından seçilmiş olan yaşlı larvalardan ana arı olmak üzere yetiştirilirler. Yetiştirilen bu ana arı 11 gün sonra bulunduğu petek gözünden çıkacak ve yaklaşık 18 adet erkek arı ile uçuş esnasında çiftleşecektir.

Ana arı çiftleşme sırasında erkek arılardan birkaç milyon sperm hücresi alır ve bu spermleri yaklaşık iki yıl süreyle kullanır. Ana arı petek gözünden çıkıştan yaklaşık 10 gün sonra yumurtlamaya başlar. Verimli bir ana arı günde 2000-3000 adet yumurta bırakabilir. Bir kolonide sadece bir tane ana arı bulunur.

Erkek arılar tombul ve iğnesiz arılardır. Çiçeklerden polen veya nektar toplayamazlar. Onların tek görevi, uçuş sırasında ana arı ile çiftleşmektir. Kolonide besin azlığı ortaya çıktığında erkek arılar, işçi arılar tarafından kovan dışına atılırlar ve açlıktan ölürler. Bir kolonide mevsime bağlı olarak 2000 adet kadar bulunabilirler. Yaşam süreleri mevsime göre değişmekle birlikte 5-6 aydır.

İşçi arılar koloninin en küçük bireyleri olup cinsel olarak gelişmemiş dişi arılardır. Bir kolonide 50000-70000 adet kadar bulunabilirler. Bal arılarının yaşam süresi mevsime bağlı olarak değişebilir. Yaşam uzunluğu genelde 28-35 gündür. Bununla birlikte kışı geçirecek olan bireyler uzun süre canlı kalabilirler.

İşçi arılar; ana arı ve larvaları beslerler, kovan girişinde bekçilik yaparlar ve kovan sıcaklığını ayarlamak için kanatları ile havalandırma yaparlar. Arıların; kanatlarını çırparak, kirli havanın dışarıya çıkmasını, kanat çırpmayı bırakınca da temiz havanın içeri girmesini sağlarlar.

Ayrıca bal yapmak için nektar toplar, petek örerler. İşçi arıların ördükleri petek gözleri altıgen yapıdadır. Petek duvarları sadece 1/500 cm kalınlıkta olup kendi ağırlığının 25 katı ağırlığı taşıyacak sağlamlıktadır. Bir işçi arı bir seferinde 40 mg balı kovana getirebilmektedir. Ayrıca arka ayaklarında bulunan iki adet polen sepetçiğinde toplam 25 mg kadar polen taşıyabilmektedirler. Kısacası işçi arılar kovanın tüm yükünü üzerinde taşıyan vefakar ve cefakar arılardırlar.

Arıların sırrı olarak tanımlanan Propolis, arıların bitkilerin tomurcuk ve gövdelerinden topladığı reçinemsi maddeleri işlemesiyle ürettikleri, kovanı mikroplara ve dış etkenlere karşı koruyan bir arı ürünü olup arılar tarafından kovandaki çatlakların kapatılması, kovanın bakteri ve virüslerden korunması amacıyla kullanılan ve gizemli dünyalarının çözülemeyen bir yanıdır.

Dünyada tek başına insan yaşamını sürdürebilen tek yiyecek olan, son kullanma tarihi olmayan, insan beyninin daha iyi çalışmasına yardımcı olan bir madde içeren, bir çay kaşığının bile insan yaşamını 24 saat sürdürmeye yeten bal, sadece bir besin değil, binlerce yıllık bir mirastır. Bal, yalnızca tatlı bir lezzet olmayıp aynı zamanda insanlık tarihinin en eski hazinelerinden biridir.

Yaptıkları peteğin, bir mühendislik harikası olduğu görülen bal arısının midesi, bir toplu iğne başı büyüklüğünde olup bir yüksük dolusu bal toplamak için arının, midesini 60 defa doldurup boşaltması, arıların yarım kilo bal yapabilmesi için yaklaşık 2 milyon çiçeği ziyaret etmeleri ve 88 bin km yol katetmeleri gerekmektedir.

Yanınıza yaklaşan bir arıdan duyulan ses, dakikada 11.400 kez çırptıkları kanatlarının sesidir.

Kutup bölgeleri dışında tüm dünyaya yayılmış olan bal arıları kovandaki bir adet peteği doldurabilmek için yaklaşık 100 milyon kadar çiçeğin nektarını emerler. Bu süre zarfında ise yaklaşık olarak 90 ila 100.000 km kadar kanat çırpmış olurlar.

Bal arılarının bir gizemi de; polenleri toplanmış çiçeğe diğer arıların bir daha uğramaması için polen aldıkları çiçeğin üzerini elektriksel bir alanla kaplamalarıdır. Vücutlarındaki elektro alıcılar sayesinde bu izleri görüp algılayan diğer arılar ise bu çiçeklere uğramazlar, zaman ve enerjiden kazanmış olurlar. Toplayıcı arılar iki kilo bal üretebilmek için toplam olarak Dünya ve Ay arasındaki mesafeye eşit bir yol kat etmektedirler.

Balın hammaddesi olan nektar, çiçeklerin nektar bezlerinden salgılanan ve %80 su içeren şekerli bir sıvıdır. Bal arısı çiçeklerin dip kısmında birikmiş olan nektarı hortum şeklindeki diliyle emer ve bal midesinde biriktirir. Bu işlem sırasında nektar, arının tükürük bezlerinden ve midesinden salgılanan çeşitli enzimlerle karışır ve yavaşça bala dönüşmeye başlar. Ayrıca bal arısı aralıklarla mide içeriğini dilinin üstüne yayarak içinde bulunan su miktarını azaltmaya ve enzim faaliyetlerine yardımcı olur. Daha sonra kovana dönen arı mide içeriğini olgunlaştırmaları için diğer arılara dağıtır. Bu arılar da bir müddet bu işleme devam ederler. Sonunda su miktarı yaklaşık %20 düzeyine inmiş olan bal, petekte depolanmaya başlanır. Arıların gizemli dünyasının bir yanı da, her kovanda kraliçe arının salgıladığı kimyasal bir madde bulunması ve bu maddenin kovandaki bütün arılar tarafından tanınmasıdır. Kovandaki bütün arılar da bu maddeyi kraliçeden alarak kraliçe ile aynı kokuya sahip olmakta bu madde sayesinde de aynı kolonideki bütün bireylerin birbirlerini kolaylıkla tanıdıklarından kovana giren herhangi bir yabancı arıyı hemen fark edip kovandan dışarı atmakta, ya da öldürmektedirler.

Sözlü kültürümüz ve sosyal yaşamımızda arı ve bal üzerine söylenmiş atasözü ve deyimlerimiz sık sık başvurduğumuz önemli söz değerlerimizdendir.

Bunlardan bazıları:

Arı, bal alacağı çiçeği iyi bilir.”, “Arı kovanına çomak sokulmaz.”, “Bal bal demekle ağız tatlanmaz.”, “Bal tutan parmağını yalar.” biçimindeki atasözleri ve “ Arı gibi çalışkan”, “Arı gibi sokma”, “Arı kızdıranı sokar” gibi vecizeler sadece birkaçıdır.

Maniler, sözlü kültürün en önemli bileşenlerinden biridir. Bal arısı ve bal konusunda söylenenlerden bazıları:

Arılar bala gelir,

Benim yarim gül gibi.

Bülbüller dala gelir,

Dallarda bülbül gibi.

biçimindedir.

Arı ve bal bilmecelerimizde de:

Sütü helal, eti haram

Çiçeklerden toplanır.

Çamuru yok, tozu yok. (Arı)

Tadına doyamazsın.” (Bal)

biçiminde görülmektedir.

Çocuk tekerlemelerinde ise:

Dağdan gelir hop hop

Ayağında altın top.

Vızır vızır vızıldar

Petek petek bal yapar.

Arıcık toplar getirir

Kendi yemez yedirir.”

biçiminde yer almaktadır.

Türkülerle de:

Arı vardır uçup gezer

Teni tenden seçip gezer

Canan bizden kaçıp gezer

Arı biziz bal bizdedir

biçiminde türkü dünyamızı renklendirmektedir.