Dürüst olalım…
Türkiye’de bankalar artık bankacılık yapmıyor.
Ders kitaplarındaki o romantik tanımı unutun: Tasarrufları toplar, krediyi ekonomiye kanalize eder, ödemelere aracılık eder… Bunlar sadece kâğıt üzerinde kalan cümleler.
Gerçekte ne yapıyorlar biliyor musunuz? Sigorta satıyorlar. Komisyon kesiyorlar. Vatandaşın cebine göz dikmiş durumdalar.
Faiz bahane, sigorta şahane
Geçen hafta bir emekli vatandaş, 90 bin TL kredi çekmiş, bankanın 22 bin TL’si sigorta bedeli olarak kesilmiş. Yazıyı paylaştım, telefonlarım susmadı.
Bir başkası 1 milyon TL kredi çekmiş; 75 bin TL sigorta bedeli ödemiş. Bu sadece bir yıl değil, birkaç yıl üst üste devam eden bir sömürü.
Yani faizden çok sigortaya para gidiyor.
Rakamların Gösterdiği Gerçek
Bankaların 2025 ilk yarı bilançoları açıklandı. Türkiye’nin en büyük bankalarından birine bakalım:
- Net faiz geliri: 63 milyar TL
- Net ücret ve komisyon geliri: 64,2 milyar TL
- Net dönem kârı: 53,6 milyar TL
Soruyorum: Bu banka kârını bankacılıktan mı elde etmiş, yoksa komisyonculuktan mı?
Cevap belli…
Başka bir büyük banka:
- Faiz geliri: 57,2 milyar TL
- Net ücret ve komisyon geliri: 49,5 milyar TL
Faizden kazandıklarının neredeyse yarısını komisyon ve ücretlerden elde ediyorlar.
Bankacılık tanımı mı? O da ne?
Vatandaş banka şubesine girdiğinde artık neredeyse “kapıdan geçme ücreti” ödeyecek hale geldi.
Sigortayla, dosya masrafıyla, komisyonla…
Ders kitaplarındaki “bankacılık” tanımının dışındaki her şeyden para kazanıyorlar.
Bunun Türkçesi basit: Vatandaşı soymak.
Buradan BDDK’ya sesleniyorum
Geçen hafta söyledim, tekrar söylüyorum:
BDDK ve ekonomi yönetimi bu soyguna “dur” demelidir. Soyulan bu ülkenin vatandaşlarıdır. Hele ki bankacılık sisteminin büyük kısmı Körfez ve yabancı sermayenin elindeyken… Vahamet iki katına çıkıyor.
Artık bankaların bankacılık yapma zamanı gelmedi mi?