Zeytin, doğanın bir mucizesidir. Akdeniz efsanelerinde onun adı "Ölmez Ağaç" ya da "Hayat Ağacı" olarak geçer. Gerçekten de zeytin ağacı, yüzyıllarca yaşayabilen bir canlıdır. O, aslında yeryüzüne Tanrı’nın bir hediyesidir.
İnsanlık tarihi boyunca barışın, adaletin, erdemin, bereketin ve kutsallığın simgesi olan Zeytin, Akdeniz havzasında yaşamış tüm uygarlıklarda görülmüş ve kültürlerinde önemli bir yer edinmiştir.
Batı dillerinde “ela, olea, olive” gibi sözcüklerle karşılanan “zeytin” sözcüğünün Orta Doğu dillerindeki kökeninin İbranicedeki “zeyt” sözcüğüne dayandığı ve Arapçaya da “ez-zeytûn” olarak geçtiği kabul edilmektedir.
Antik çağlardan beri bilinen zeytinin, ilk olarak nerede yetiştiği tam olarak bilinmemektedir. Ancak Zeytinin atası olarak kabul edilen yabani zeytin ağacı “Olea europea oleaster”ın ilk önce Anadolu’da ortaya çıkması, Anadolu’nun güney, güney batı ve batı bölgelerinde yabani zeytin ormanlarının olduğunun bilinmesi, zeytinin ana yurdunun Anadolu olduğu fikrini güçlendirmiştir.
Bir efsaneye göre, “Havva ile cennetten yeryüzüne kovulan Âdem, 930 yaşındayken öleceğini hissedince Tanrıdan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını ister. Oğlu Şit’i cennet bahçesine gönderir, bahçenin bekçiliğini yapan melek Şit’in duası üzerine bahçeden aldığı üç tohumu ona verir. Babası öldükten sonra tohumları babasının ağzına koyduktan sonra babasını gömmesini söyler. Âdem öldükten sonra Batı Şeria'nın güneyindeki Hebron Vadisine gömülür. Âdem’in ağzında yeşeren ve kök salan üç tohumdan Akdeniz ikliminin simgesi olan zeytin, sedir, servi ağaçları filizlenmiştir.” Nuh Tufanı Efsanesi’nde beyaz güvercinin tufan sonrası hayat belirtisi olarak, ağzında zeytin dalı ile gemiye dönmesi zeytin dalının barışın ve yeniden doğuşun simgesi olma özelliği vermiştir.
Zeytinin anayurdu Anadolu olmasına karşın, kültürel tarihinde zeytin, hak ettiği takdiri görememiştir. Sürekli Yunan ve Roma kültürünün bir parçasıymış gibi algılatılmıştır.
Zeytin ağacı ilkbaharda çiçeklenmeye başlar. Meyvelerinin olgunlaşmasının başlangıcı ise yaz aylarındadır. Eylül ile Kasım aylarında renk değiştirmeye başlayan zeytin önce yeşilden mora, sonra siyaha dönüşür. Zeytin, boyu 10 metreye kadar çıkabilen, sık dallı, yayvan tepeli ve daima yeşil yapraklı bir ağaçtır.
Zeytin ağacının çok uzun ömürlü olması, sağlıklı, iştah açıcı ve uzun süre saklanabilen bir yiyecek olması, Ayrıca birçok hastalık için ilaç olarak kullanıldığının bilinmesi insan hayatında hep var olmasını sağlamıştır. Tüm dinlerde bereket, barış, akıl, uzun ömür ve olgunluk gibi aynı simgesel anlamları taşıyan zeytin, Anadolu mutfak kültüründe binlerce yıldan bu yana kullanılan en önemli doğal ürünler arasındadır.
Her mevsim yeşil yapraklarıyla ölümsüzlüğü anlatışının yanında tüm dini kitaplarda adının geçmesi nedeniyle de dini gelenek ve törenlerde yer almıştır. Anadolu ve İslam kültüründe refahın ve bolluğun sembolü zeytin, uzun bir ömrün sembolü olduğu gibi, cennetin meyvesi olarak da bilinmektedir.
Nur Surelerinde, zeytin ve zeytinyağı yeryüzünün ve gökyüzünün “nur”u olarak tanımlanmış, zeytinyağı sözcüğü ilk olarak, Harzemşahlar döneminde yazılmış olan Arapça - Türkçe Miķaddimetü’l-edeb adlı sözlükte yer almıştır.
İnsanlık tarihinde hiç bir ağaç zeytin ağacı kadar kutsal kabul edilmemiş, ve üstüne bu kadar efsane yaratılmamıştır.
Türk kültüründe bereket sembolü olarak kabul edilen zeytin, “Anadolu’da el dokumalarında, işlemelerde, taş ve metal işçiliğinde, seramik ve pişmiş toprak örneklerde zengin çeşitlilik göstermiştir. Çünkü Türk kültüründe zeytin, hayat ağacının sembolüdür. Bilgelik ve sonsuzluk anlamına gelir.”
Zeytinyağı, zeytin meyvesinden fiziksel yöntemle ve doğru koşullarda sıkılarak elde edildiğinde, insan sağlığı için önemli antioksidanlar olan karotenler ve fenolik bileşenlerce çok zengin değere sahip inanılmaz bir yaşam iksiridir.
Zeytin ağacının yalnızca meyvesi olan zeytin ve zeytinyağı değil, zeytin yaprağı da çok değerli olup şifa deposudur.
Zeytin yaprağının sağlığa yararları saymakla bitmez. Bağışıklık sistemini güçlendirir, karaciğeri onarır, mikropları öldürüp hastalıkları tedavi eder. Zeytin yaprakları doğal antibiyotik görevi görüp, kalp-damar sistemini korur ve kanser hastalıklarına karşı kalkan oluşturur.
Eski Mısır'a zeytini ve nasıl işleneceğini öğreten tanrıça İsis'tir. III: Ramses Güneş Tanrısı Ra'nın şehri Heliopolis'i zeytin ağaçlarıyla süsler. Mısırda dini ayinlerde arınma aracı olarak zeytinyağı kullanılır. Zeytinyağından sabun yapımı buradan kaynaklanır.
Dünya'nın en eski piramidi olan Sakkarah'da, MÖ 2500 yıllarına ait olan, zeytin sıkma aletlerinin bulunduğu duvar süslerine rastlanmıştır. Antik Mısır Medeniyeti'ndeki duvar resimlerinden, firavun Tutankamon'un, zeytin dalından yapılmış "Adalet Tacı" taşıdığı anlaşılmıştır. Mısır firavunlarının mumyalarında da, zeytin dallarından yapılmış kolyelerle, ölümsüzlük yolculuğuna çıktıkları görülmüştür.
Yunan mitolojisine göre Deniz Tanrısı Poseidon ile Bilgelik Tanrıçası Athena arasında bir şehir üstüne anlaşmazlık yaşanır. Baş tanrı Zeus da bu anlaşmazlığı gidermek için ikisi arasında bir yarışma düzenler. İnsanlar hangisinin verdiği hediyeyi seçerse buraya onun ismi verilecektir.
Poseidon üç dişli çatalını kayaya vurur ve denizlerden dört muhteşem at çıkarır. “Bu atlarla dünyanın her yerine gider, ordular kurar, fetihler yaparsınız” der.
Athena ise mızrağını yere saplar ve zeytin ağacını çıkarır. “Bu ağaç yüzyıllarca yaşar, meyvesini yeşilken de siyahken de yersiniz. Meyvesinden yağ yapar, yağından ateş yakarsınız” der. İnsanlar Athena'nın hediyesini seçer. Şehre de onun ismi verilir. Bugünkü Atina adı buradan gelir. Homeros zeytinyağına sıvı altın yakıştırması yapar. Solon'un kanunları zeytin ağacını kesenleri cezalandırır.
Türk kültürü ve sosyal yaşamında zeytin hep önemsenmiş; Türkiye Cumhuriyeti’nin her dönem kullanılan madeni paraların ön ve arka yüzlerinde Atatürk’ün koydurttuğu kabartma olarak işlenen zeytin dalı figürleri, barışın sembolü olarak sabit kalmıştır.
Madeni paralarda zeytin dalı figürü, paranın sağ kısmına işlenirken, sol kısmında ise başak figürü işlenerek de tarım ve bereket vurgusu yapılmıştır.
Türkü, deyiş, atasözü, bilmece ve manilerde de zeytin ile ilgili ifadeler yaygın bir biçimde yer almış;
Zeytinin yaprağı yeşil aman bir yar elinden
Altında kave pişir yandım bir yar elinden
gibi Kilis;
Evlerinin önü zeytin ağacı
Dökülmüş yaprağı kalmış siyeci
gibi Artvin;
Zeytinyağlı yiyemem aman
Basma da fistan giyemem aman
gibi Trakya türküleri türkülerimizin zeytinle ilgili güzel örneklerinden bazılarıdır.
“Bağ babadan, zeytin dededen kalmalı”, “Kavak ek çocukların görsün; zeytin ek torunların görsün” atasözleri ve “Zeytinyağı gibi üste çıkmak” deyimleri yanı sıra Anadolu ezgilerinde, manilerinde, çocuk oyunlarında, halılarda, mimaride ve mezar taşlarında zeytin görülmesi Zeytinin Türk halk kültüründe bolca yer buluşunun işaretleridir.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, zeytin için özel kanunlar çıkartmış, korumaya almış ve zeytin bağları kurulmasını istemiştir. Zeytinin, sağlık ve gelecek acısından önemini görmüş ve zeytin ağacı kesimini yasaklamıştır. Zira zeytin bir ağaç olmanın yanında önemli bir kültür sembolüdür.