Son günlerde borsada yeniden bir hareketlenme var. Herkes beni arayıp soruyor: "Borsaya girme zamanı mı?" Hayır, kardeşim, bu borsaya girilmemeli. Çünkü borsa artık, Kıbrıs’ın casinolarından bir farksız hale geldi. Üstelik bu, sadece başlangıç. Son yıllarda yapılan halka arzlar ve borsa manipülasyonları, yatırımcıları zarara uğratmakla kalmıyor, güveni de yerle bir ediyor.
Öncelikle, kontrolsüz halka arzlarla birlikte vatandaşın cebindeki üç kuruş alındı. Saçma sapan lokantalar ve dükkanlar, borsada işlem gören şirketler olarak halka açıldı. Patronlar parasını cebine koydu, çekip gittiler. Peki ya yatırımcılar? Onlar ortada kaldı. Birçok batık şirketin borsaya girmesi de cabası. Daha kendilerine sıra gelmeden iflas edip, yatırımcıların paralarını kaybetmelerine sebep oldular.
Borsaya baktığımda, evet, gerçekten bir hareketlenme var. Ama bu hareketlenme 5-6 hisse senedinde anormal artışlar şeklinde. Bunlardan en dikkat çekeni Tera Yatırım Menkul Değerler hissesinin %3.765’lik getirisiydi. Bakar mısınız, bu kadar büyük bir getiri nerede görülmüş? Sermaye Piyasası Kurulu ve borsa uzmanları ne yapıyor, bu durumu kontrol altına alacak bir adım atıyorlar mı? Bence bu sorular yanıt bekliyor.
Geçmişte, 70 yaşındaki Dündar Altay hakkında soruşturma açıp mahkeme kapılarında süründüren uzmanlar, şimdi ne yapıyorlar? Bu kadar büyük getiri sağlanırken, kimse soran yok: "Bu hisse senedi neden bu kadar yükseldi?" Bir aracı kurum nasıl bu kadar kar etti de hisse senedi bu noktaya geldi? Böyle bir şey gerçekten kabul edilebilir mi?
Yine bakıyorum, eski bir spekülatörün oğlunun şirketi ADS Gayrimenkul Yatırım, %834 getiri sağlamış. Bir başka örnek: Emek Elektrik, %602. Eski bir milletvekilinin şirketi Peker Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, %2.000’lerde. Patronlar sata sata şirketleri yukarılara taşırken, bu hisse senetleri hâlâ %550 seviyelerinde. Borsanın en temel ilkelerinden biri, şeffaflık ve güvenli işlemlerdir. Peki, borsada yaşanan bu anormal hareketler kime hizmet ediyor?
Bunlar sadece birkaç örnek. Reader şirketi, Çin’den getirdiği parçaları Samsun’daki hangarda montajını yapıp satıyordu. Kendi çapında iş yapıyordu, peki ne oldu? Bu adam halka açıldı, ancak bir gün bir açıklama yaptı: "Ben otomobil üreteceğim," dedi. Ve hisse senedi, yüzde binlerin üzerine çıktı. Sonra ne oldu? Ortada basit bir scooter olduğu ortaya çıktı. Şimdi bu hisse, borsanın en çok kaybedeni. Yani, büyük para kazanacak diye yatırılan paralar, şu anda çöpe gitmiş durumda.
Bir başka skandal da Beşiktaş Trabzon'dan. Agrot, tarım şirketi olarak tanıtılıyor ama lüks bir otelde basın toplantısı düzenliyor. Toplantı o kadar "havalı"ydı ki, bir yıl içinde Tekirdağ’da otomobil üretmeye başlayacaklarını söylediler. Bir yıl geçti, ne oldu? Ses seda yok. "Projemizden vazgeçtik," diyerek yatırımcıları bir kez daha mağdur ettiler. Hisse senedinin %300 prim yapmasının ardından, yatırımcılar %100 kayıpla ortada kaldı.
Bir başka örnek de Ray Sigorta. Bir sigorta şirketinin hissesi %2000 artar mı? Ne oldu ki artıyor? Hisse senedinin durumu patır patır düşerken, yatırımcılar ağlıyor. Daha bunun gibi onlarca hisse senedi var.
Ve son olarak, Ensari Deri. Allah aşkına, bir deri şirketinin hissesi %400 nasıl yükselir? Pazar daralırken, ürün ve satış yokken, tavan yapıyor. Bir Allah’ın kulu çıkıp sormaz mı, bu hisse senedi neden bu halde? Ama hayır, sormazlar.
Şu bir gerçek: Bu borsa, kumarhaneden farksız. Cebinizdeki üç kuruşa sahip çıkın. Kimseye güvenmeyin, bu piyasada tek başınasınız. Borsa, kumar oynamaktan hiçbir farkı olmayan, büyüklerin kazandığı bir oyun haline geldi. Yatırımcıların, emeklerinin karşılığını alabilmesi için şeffaflık ve düzenlemelere ihtiyacı var. Ama o zamana kadar, gözümüzü dört açmalı ve cebimizdeki paraya sahip çıkmalıyız.