Niye bilmiyorum ama çocukluk anıları unutulmuyor.

“Bende mi öyle oluyor acaba?” diyorum ya, anladım ki herkes için öyleymiş.

Çocukluk anıları unutulmuyormuş.

*

Henüz ilkokula başlamıştım ya da daha gitmemiştim, o aralardayım.

En büyük abim (Mustafa Arıkan), Terzi Kazım Ortaç Amca’nın yanında terzi çırağı.

*

Ben babamdan günde 25 kuruş harçlık alıyordum, ama bana yetmiyordu. Mustafa abimden istiyorum o da vermiyordu. Ben onun terzi çıraklığından para alıp almadığını bilmiyordum.

Çalışıyordu ve o benim abimdi.

*

Bir gün abimi sigara içerken görmüştüm.

“Bana 25 kuruş ver, yoksa sigara içtiğini babama söylerim.” dediğimde, bana çok kızmıştı.

Dört kardeşin en küçüğü olduğum için sanırım biraz da şımarıktım herhalde.

*

Neyse, abim, zorla da olsa 25 kuruşu vermişti.

“Tamam, söylemeyeceğim!” dedim, ama ne zaman 25 kuruşa ihtiyacım olduğunda, abimi o şekilde tehdit ediyor, ondan 25 kuruşu alıyordum.

O benim abimdi ya, baba yarımdı - Resim : 1

*

Aradan epey zaman geçmişti.

Bizim evin yanındaki komşu evin baraka tarzı kulübesinde arkadaşlarla sigara içiyorduk.

Hani abimle babam sigara içiyor ya, ben de “Nasıl bir şey acaba!” diye çocuk aklımla hep birlikte sigara içiyoruz.

Tam da keyifli keyifli içerken, kulübenin kapısı açıldı ve ellerimizde sigara, karşımızda Mustafa abim!

“Vay sizi köftehorlar sigara içerisiniz ha!” diyerek, bu sefer kozu abim eline almıştı.

*

Evet, sigaralarımızı attık ama nafile, yakalamıştı bizi.

Ben hemen:

“Abi n’olur babama söyleme bir daha içmeyeceğim!” dedimse de o beni duymadı bile.

“Sen benim sigara içtiğimi babama söylersin ha! Şimdi ben seni söyleyeyim de bak gör sen!” demesin mi?

Ben yalvar yakar, bir daha sigara içmeme sözünü verdim.

Abim de:

“Tamam o zaman ben de söylemeyeceğim” diyerek, o da bana söylememe sözü vermişti ve ne abim beni babama söyledi ne de ben o günden sonra sigara içtim.

*

Abim, birkaç yıl sonra Paşabahçe, Tekel İspirto ve İçki Fabrikası’nda çalışmak için İstanbul’a geldi. Ben de ortaokulu bitirdiğimde okuma konusunda anneme söz vererek babamdan habersiz İstanbul’a kaçmıştım.

Abim, İstanbul’da bana bir evladı gibi sahip çıkmıştı.

Evinde kaldım.

Hatta beni Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’ne okumam için yazdırdı, ama ben birinci yarı iki dersten zayıf getirince abime:

“Abi ben burada yapamayacağım. Sana yük olmak istemiyorum. Gündüz çalışıp gece okuyacağım” diye söyleyince, sanırım benim o işi beceremeyeceğimi düşünmüş olmalı ki okutma konusunda diretse de ben okulu bırakıp askere gideceğim yıl, Beyoğlu Akşam Ticaret Lisesi’ne başladım.

*

Velhasıl, Mustafa abim benim İstanbul’da en büyük dayanağım, abimden öte baba yarımdı.

Ben onu hiç mahcup etmedim.

Onun bana verdiği güç ve manevi destekle, bugün karşınızdayım.

18 Kasım 2025 günü ise 60 yıla yakın en yakın dostluk(!) kurduğu arkadaşı -aslında gizli düşmanı- sigara, onun ölümüne neden oldu.

Ve o sigara abimi bizden kopardı.

*

İnanın içim acıyor benim!

Çok acıyor!

N’olursunuz sigara içmeyin, içiyorsanız da dostlarınıza sigara ikram etmeyin.

Şimdi ben onun acısını yaşarken, anılarıyla kendimi avutacağım.

Hem başka ne yapabilirim ki.

Geri getiremeyeceğime göre…

Mekânı Cennet olsun.