Cittaslow felsefesi ve Zile'ye sakin kent kimliği

Cittaslow felsefesi ve Zile'ye sakin kent kimliği

Bir kentin yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin ve kalkınmasının kentin kendi özgün yapısının, mimarisinin, gelenek ve göreneklerinin, yerel yemeklerinin ve tarihsel kimliğinin korunmasıyla mümkün olacağını öngören Cittaslow felsefesi kentlerin hangi alanlarda güçlü ve zayıf olduklarını analiz etmelerini ve sahip oldukları olanaklar çerçevesinde bir strateji geliştirmelerini teşvik etmektedir. Cittaslow felsefesi, kendine özgü tarihi ve kültürel dokusunu koruyarak yaşatan kentler için oldukça önemlidir.

Hayatı keyif alarak yaşamak için Cittaslow felsefesi bir kentin yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin ve kalkınmasının o kentin kendine özgün yapısının, mimarisinin, gelenek ve göreneklerinin, yerel yemeklerinin ve tarihsel kimliğinin korunmasıyla mümkün olabileceğini göstermektedir.

1980''li yıllarda İtalya''da Fast food  (ya da tez yemek) yani, kısa sürede hazırlanan ve seyyar satıcılarda, büfelerde, restoranlarda hemen tüketmek veya paket yapılmak üzere satışa sunulan yiyecek satan büfelerin ve restoranlarının yaygınlaşmasına karşı çıkan bir grup cesur insanın yerel yiyeceklerin önemini vurgulayan ''Slow Food'' hareketine hayat vermesiyle başlayan eylem, bazı belediyelerin katkısıyla canlanmıştır. 

Slow Food (yavaş yemek) organik ürünlerin çeşitlendirilmesi, ayaküstü yemek yeme alışkanlığına karşı oluşturulmuş, damaklara hitap eden, yediği yemekten tat almayı ve yemek ile sosyalleşmeyi ilke edinmiş bir akım olarak başlamıştır. Bu akımın bugün 160''dan fazla ülkede milyonlarca insanın katıldığı yemek yemeyi sadece karın doyurmaktan çıkartıp fiziksel doyumun yanında duyusal ve sosyal anlamda da doyumu sağlamaya yönelik küresel bir eylemdir.

Bu ''yavaşlama'' şehirlere de yansımış ve 19. yılda çeşitli belediyelerin desteğiyle varlığını sürdüren ve "Sakin Şehir" anlamına gelen Cittaslow doğmuştur. Cittaslow 1999 yılında İtalya''da kurulmuş, uluslararası belediyeler birliği hareketidir.

İlk Sakin Şehir, İtalya''daki Chianti kenti olmuştur. İtalya''nın dört küçük kentinin belediye başkanlarının 1999 yılında bir araya gelerek Slow Food hareketini kentsel boyuta taşımak amacıyla Paolo Saturnuni''nin önderliğinde kurulmuştur.

Birliğe üye olmak isteyen kentlerin üye olabilmeleri için birliğin belirlediği kriterler üzerinden değerlendirilmesi ve Cittaslow felsefesine uygunluğu denetlenmektedir. Birlik kurulduğu zaman 59 olan bu kriterler, 2013 yılında Uluslararası Bilim Komitesi tarafında yapılan bir çalışmayla güncellenmiş ve sayısı 70''e çıkmıştır. Kurulduğu ilk yıllarda İtalyan kentleri arasında yaygınlaşan hareket, günümüzde 28 ülkede 200''den fazla üyeye sahiptir.

Cittaslow zamanla uluslararası saygınlığı giderek artan büyük bir sivil harekete dönüşmüş, sembolü ise doğanın acelesi en az canlılarından salyangoz olarak kabul edilmiştir.

Sakin Şehirlerde, geleneksel yaşam biçimleri ısrarla korunur, buralarda hız değil, tam bir yavaşlık ve sükûnet hâkimdir. Bir nevi yerel kalkınma modeli olan bu kentlerin başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir:

Nüfusu 50.000''den fazla olmamalıdır.

Geleneksel mimari korunmalı ve eserler restore edilmelidir.

Taşıt trafiği az olmalı ve yayalaştırmaya önem verilmelidir.

Fast food yerine yerel ürünler ön plana çıkarılmalıdır.

Organik tarım desteklenmeli, geleneksel tohumculuk geliştirilmelidir.

Gürültü ve hava kirliliği önlenmelidir.

Geri dönüşüm önemsenmelidir.

Kent, gürültülü büyük kentlerin boğucu ortamında bunalanlar için bir sükûnet köşesi haline sokulmalıdır.

Sakin Kent İlkeleri:

Sakin kent yaşamının dört ana ilkesi yavaş ve sakin yaşam, sürdürülebilir kalkınma, kent ruhunun korunması ve sindirerek yavaş yemektir.

Sürdürülebilir kalkınma:

Küçük kentlerde iş ve sosyal olanakların eksikliği nedeniyle özellikle gençler büyük şehirlere göç etmekte, ekonomik gücü olmayan kentler zamanla ölmektedir. Kentin kendi kimliğine sahip çıkarak kalkınması mümkündür.

Kentin doğasına, esnafına, kültürüne, tarihine, yemeklerine, ürünlerine saygı duyarak bir kalkınma modeli yaratılıp, sosyal ve ekonomik hayatın canlanması sağlanmalıdır.

Kent ruhu:

Her kentin geçmişinden gelen, kentin tarihi, yerel özellikleri gibi unsurlarından oluşan bir ruhu vardır. Kent ruhu bir anda oluşturabilecek bir şey değildir ancak yanlış politikalar sonucu bu ruh bazı yörelerde kaybolmuştur.

O topraklarda yaşayan uygarlıkların, üretilen ürünlerin, söylenen türkülerin, yazılan şiirlerin, dostlukların, yaşananların birikimi olan bu ruh bir kenti diğerlerinden ayırır.

Sakin Şehir imajı kent ruhunun korunarak kalkınmasıdır.

 

Türkiye''deki Sakin Şehirlerden bazıları

Şu an, çok sayıda ülkeden yüzlerce üyesi bulunan Sakin Şehir (Cittaslow) ağına Türkiye''den birçok kent dahil edilmiştir.

Seferihisar: İzmir''in Seferihisar ilçesi, Türkiye''deki ilk Sakin Şehridir. 2009 yılında Cittaslow ağına dahil olan Seferihisar, Ege''de  balık, üzüm ve zeytin diyarıdır.

Gökçeada: Ege Denizi''nde bir sessizlik limanı olup geniş plajları, tarihî taş evleriyle ünlüdür.

Akyaka: Gökova Körfezi''ndeki bir huzur mekânı olup mavi yolculukların en önemli durakları arasındadır.

Yalvaç: Tarihte sayısız medeniyet ağırlamış olup unutulmaya yüz tutan el sanatları hâlâ yaşatılmaktadır. 

Vize: Camileri, antik tiyatro ve kalesi önemli yapıtlar arasındadır. Vize''nin sembolü ise sağlık kaynağı ıhlamurdur.

Perşembe: Karadeniz''in en güzel ilçelerinden biri olan Perşembe öncelikle balığıyla ünlü ama ot yemeklerini de unutulmazlar arasındadır.

Eğirdir: Isparta''nın en güzel beldelerinden biri olan Eğirdir de Türkiye''nin önemli sakin şehirlerinden biri olarak bilinmektedir.

Halfeti: Fırat Nehri kıyısında, medeniyetin doğduğu topraklarda yer alan Halfeti çok sayıda tarihî eser barındıran ender yörelerdendir.

Ayrıca, Sakin Şehir felsefesine uygun Göynük, Gerze, Şavşat Uzundere, Güdül gibi birçok ilçe eklenmiştir.

Çok katlı yapılanma kentlerde sokak kültürünü tüketmiş, çocukları apartmanların dört duvarı arasına, kreşlere tıkmış, komşularını ve yerel esnafı tanımayan yeni insan tipini yaratmıştır. 

Tüketim odaklı bir yaşamın mutluluk ve huzur getirmediği ortamda ortaya çıkan Sakin Şehir imajı hızla yayılmalı sakin şehirler artmalıdır.

Bu kriterler içinde Zile de sakin şehir olmalıdır. Çünkü; Zile''de geleneksel kültürümüzün önemli bir parçası olan bağ kültürü canlılığını korumaktadır. Mahalle kültürüne önem verilmekte, komşuluk ilişkileri güçlü bir biçimde sürmektedir. Çarşı kültürü canlılığını sürdürmektedir. Evlerde yapılan pekmez ve köme üretimi sürmektedir.

Klasik usullerle Zile leblebisi yapımı henüz unutulmamıştır. İşlenmesine başlanan Zile''de ender rastlanan değerli taşların yüzük, kolye, tespih, vazo vb. yapımı dikkat çekmektedir. Zile Kalesi, Maşat Höyük gibi tarihî mekanlar ve konaklar korunmaktadır.

Zile sakin şehirler listesine alınmalı ve kent kimliği korunmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları