Demokrat Parti’de geri sayım sürüyor.
Bu satırların yazıldığı saatte aday sayısı 5 civarında idi ancak her an birileri çekilebilir!
Peki bizim gönlümüzden hangisi mi geçiyor?
Emin olun tamamı!
O nasıl olur demeyin, benim derdim sonuç almak yani DP’nin barajı aşması ve AKP’nin alaşağı edilmesi, dolayısıyla kim seçilirse biz onu destekleyeceğiz.
DP ve onun ekseninde yapılacak olan ittifak Parlamentoya girdiği zaman, AKP’nin matematiksel olarak tek başına iktidarı engelleniyor ve o sonuç tezahür ettiğinde de CHP-MHP-DP koalisyonu fiili olarak kurulmuş oluyor.
DP liderliğinde hayır diyeceğim tek istisna Tansu Çiller’in adaylığı olabilirdi ki hiç abartmıyorum, Çiller’e destekle Tayyip Erdoğan’a desteği aynı görüyorum.
Daha önce de yazdım, Tansu Hanım’ı bu ülkede en yakından tanıyan birkaç kişiden biriyim, dolayısıyla ona karşı çıkmayı emin olun  ülke severlik olarak görüyorum. Bu arada hâlâ Tansu Hanım’ı gıyabında seçtirelim diye çırpınan birkaç fanatiği de AKP işbirlikçisi ilan ediyorum.
Gelelim adaylara ve potansiyellerine?
Hüsamettin Cindoruk’u geçmişi ve özelikleri ile anlatmama gerek yok. O gerçek bir şövalye ve AKP’nin karşısında kale gibi, yani eğilmiyor!
Handikapı ANAP kanadının kendisini istememesi.
Namık Kemal Zeybek, benim onlarca yıllık dostum, gerçek bir gönül adamı ve büyük bir mütefekkir.
Bazılarına göre handikapı merkez sağdan ziyade Milliyetçi cenahı çağrıştırmasıdır.
Ahmet Özal ise malum, babasının oğlu lakin DYP kökenlilerin oy kullanacağı kongrede şanslı olması zor.
Ve Rıfat Serdaroğlu...
DP mebusu doktor Kemal Serdaroğlu’nun oğlu olan Rıfat Bey, 25 yaşında Bergama’ya Belediye Başkanı seçildi.. 1985’de DYP İzmir il başkanı olan Serdaroğlu 1991 seçimlerinde İzmir’de CHP’nin kalesi Konak seçim bölgesinde DYP’yi zirveye taşıdı ve kontenjandan mebus oldu. 1994’de DYP teşkilat başkanlığını yapan Serdaroğlu bir ara Sağlık Bakanlığı görevini de yürüttü.
Adaylığı günler öncesinden sadece bu sütunda gündeme gelen Rıfat Serdaroğlu sürpriz yapabilecek bir isim..
Evet bu satırların yazıldığı anda adaylığa adı geçenler bu isimler.
İlhan Kesici ise yapılan ve halen devam ettirilen onca baskılara rağmen adayım demiyor.
Görüldüğü gibi Çiller gelmedi diye DP başsız ya da adaysız kalmıyor, tersine talep yoğundur.
Hangisinin ağır bastığı gibi bir yönlendirmeye girmeyeceğim, çünkü yukarıda belirttim, benim tek derdim kimin liderliği olursa olsun DP’nin TBMM’ye girmesi ve koalisyona dahil olmasıdır..
Peki bu adaylardan çekilen olur mu?
Muhtemeldir... Önümüzdeki 30 saat fevkalade önemli, bazı isimlerin diğer bir ismin lehine feragati söz konusu olabilir.

NEREDELER...
Hizbullahçılar kaçarsa sorumlu AKP’dir!
Olanlar ortada, AKP’nin oyunu ile sokağa salınan Hizbullah’ın önder kadrosu, yasa gereği her gün polise imza vermesi gerekirken 10 gün oldu liderlerden hiç biri imza vermedi. Bu durumda bu isimlerin derhal  tutuklanması gerekiyor ki bunu söyleyen hukukçu kimliği ile tanınan dünün Adalet Bakanı bugünün Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’tir. Peki var mı böyle bir şey?.. Yok... Cemil Çiçek o demeci geçtiğimiz Pazar günü yani 5 gün önce verdi, lakin imza vermemekten ötürü yakalanan Hizbullahçı yok...Yoksa Hizbullah’ın lider kadrosu İran’a, Suriye’ye, Irak’a ya da Lübnan’a mı kaçtı?.. Eğer böyle bir şey olursa bunun adı açık olarak yol vermedir ve sorumlusu da tartışmasız olarak AKP iktidarıdır. Öyle, çünkü istihbarat birimlerinin, salıverilen bu Hizbullahçıların kaçışını tahmin edip önlem alması gerekiyordu.

ÇİĞNENDİ...
Ertuğrul Günay ne yapacak?
Başbakan Kars meydanında malum heykele ucube dedi. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise  “Yok heykele ucube demedi” dedi.. Başbakan Katar’dan müdahale etti ve  “Evet heykele ucube dedim ” dedi... Ertuğrul Bey’in yaptığına işgüzarlık, kraldan çok kralcılık ya da Başbakan’ı yapılması kesin olan eleştirilere karşı korumak denebilir, ancak ortadaki tablo Günay’ın açıktan refüze edilmesidir. Evet Ertuğrul Günay, Başbakan’a kalkan olayım derken bir anda çiğnenmiştir... Peki Tayyip Erdoğan bunu niye mi yaptı? Yönlendirilmek istenmesine ve korunmaya muhtaç gibi bir görüntüye sokulmasına kızdı. Dahası, ucube ifadesinin, tabanında olumlu akis bulacağını düşündü... Bu yaşananlardan sonra titizlikleri ile ünlü Ertuğrul Günay’ın hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi zor; zira bu durum karizmasını yerle bir edecektir.

TRUVA ATI...
BBP’de büyük çatlak!
Dün geçmişten de tanıdığım bir grup BBP’li ile öğle yemeği yedim. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu Bey’in çok yakınında olan bu isimler zerre mübalağa etmiyorum burnundan soluyordu. Söyledikleri, partilerinin dinci gruplarla AKP’ye peşkeş çekilmek istendiğiydi. Öğrenci yurtları ve bekar evlerinde yapılan ülkücüleri devşirme faaliyetlerden bir sürü örnekler verdiler. Yemekte Sevgili Ahmet’in şu sözleri adeta isyanı çağrıştırıyordu: “AKP ve cemaatler Türk İslam Ülkücülerine karşı BBP’yi kullanarak operasyonlar yapıyor. Aleni bir devşirme harekatı var. Rahmetli Muhsin Başkanımızın zamanında bunu yapamayanlar onun Hakk’a yürümesini fırsat görüp taarruza geçtiler. Anlayamadığımız, BBP’nin bugünkü üst yönetiminin bu operasyona dolaylı katkı sunmasıdır. BBP artık Muhsin Başkanımın partisi olmaktan çıkmış, belli merkezlerin Türk Milliyetçilerine karşı açtığı savaşın Truva atı olmuştur.”