Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Hazreti Çankaya’ya taşıyan 3 ana etken

Takvimler 11 Ağustos 2014 tarihini gösterdiğinde, güneş Türkiye’nin üzerine ‘daha parlak’ bir şekilde doğdu, gün sanki ‘daha aydınlık’ bir gün oldu.
Cumhur, yeni başkanını seçti, ‘milletin’ adamı, ‘devletin’ Çankaya’daki hegemonyasına son verdi, bir ‘milat’ gerçekleşti.
Bir zamanlar ‘muhtar’ bile olamayacağına dair hakkında hüküm verilen, ‘rüşvet’ ve ‘yolsuzluk’ operasyonunun bir numarası olan hazret, önüne çıkan bariyerleri birer birer aşarak devletin en tepe noktası olan ‘Cumhurbaşkanlığı’ koltuğuna oturdu.
Seçim kampanyasını ‘kin’, ‘nefret’, ‘öfke’ üzerine kuran, ‘mezhep’ ve ‘etnik’ayrımcılığı alabildiğince körükleyen hazret, sonuçlar açıklanır açıklanmaz soluğu Eyüp Sultan’da alarak ‘kılıcını’ kuşandı.
Şimdi kafalarda şu iki soru var:
Türkiye, yeniden ‘tek adama’ bağlı, ‘tek parti’ rejimine doğru mu sürüklenecek?
Yoksa AKP, selefi ANAP gibi ‘siyaset mezarlığında’ yerini mi alacak?

***

Hiçbir başarı öyle zannedildiği gibi ‘tesadüfi’ değildir, her başarının ardında mutlaka ‘alınteri’ ve ‘emek’ vardır.
Hazretin zirveye ulaşmasında,‘icranın başı’ olarak ‘devletin’ gücünü fütursuzca kullanmasının, gittiği her yerde ‘kamu’ görevlilerinin emrine seferber olmasının, ‘ihalelerden’ beslenenlerin ‘bağış’ kuyruğuna girmesinin, ‘soygun’ çarkı üzerine inşa edilen ‘havuz’ medyasının ‘algı’ operasyonlarının elbette ki payı büyüktür.
Hele hele, ‘üstün propaganda’ ve ‘kusursuz organizasyon’ ile tek aday görüntüsü ortaya koymasının,meydanlara hakim olan ‘reklam panolarını’ işgal etmesinin, sokak aralarını dahi ‘hoparlörler’ ile kuşatma altına almasının payı da inkar edilemez.
Bu baskın durum, birçok seçmenin bilinçaltında ‘galibin baştan belli olduğu’, ‘seçimin birinci turda biteceği’ algısına ve  “Nasıl olsa sandığa gitmem sonucu değiştirmeyecek”  inancına yol açtı.

***

Ancak, seçimde ‘belirleyici’ olan ve ‘göz ardı’ edilen üç temel etken şunlar oldu:
1-) Türkiye’nin dört bir yanında AKP tabanına yönelik şu propaganda yapıldı:
- “Hazret ilk turda kazanamazsa AKP alaşağı edilecek. Dindarların ırzı, namusu tehlikeye girecek. Başörtüsü yasaklanacak, imam hatipler kapatılacak.” 
2-) Orta ve Doğu Anadolu’daki cahil milliyetçi MHP seçmeni şu yalan ile kandırıldı:
- “Hazret, çözüm sürecinden vazgeçecek. Birinci turda seçilemezse, ikinci turda bölücülere muhtaç kalacak. Onu pazarlık yapmak zorunda bırakmayalım.” 
3-) Zaten diken üstünde olan CHP seçmeninin ise şu tez ile kafası karıştırıldı:
- “Çatı adayın, zihniyet olarak hazretten pek farkı yok. İngiliz üniversitesinde eğitim gördü, dış güçler tarafından servis edilip milletin önüne kondu.” 
Bu üç etken, AKP seçmenini sandığa kilitledi, MHP seçmenini hazrete yöneltti, CHP seçmenini ise sandığa gitmekten alıkoydu.

***

Hazin sonuçta, ‘silik’ bir tavır sergileyen ve ‘mezar ziyaretleri’ dışında herhangi bir performans ortaya koyamayan ‘çatı’adayın rolü de görmezden gelinemez.
‘Çatı’ aday, sözde MHP, CHP ve destek veren irili ufaklı ‘diğer partilerin’ oylarını alacak, üzerine de ‘milliyetçi’, ‘muhafazakâr’ve ‘demokrat’ kimliği sayesinde AKP tabanından ‘birkaç puan’ ilave edecekti.
Ama İşçi Partisi ile hareket eden CHP içerisindeki bir grubun başlattığı aleyhte kampanyanın etkisinde kalarak ‘AKP tabanına’ yönelik etkin söylemler geliştirmek yerine ‘CHP tabanını’ ikna etme yoluna gitti.
 “Yüzde 60 oy alacağını”  ilan eden çatı aday, CHP ve MHP ile diğer partilerin 30 Mart seçimlerinde almış olduğu ‘yüzde 44’lük oy yüzdesini dahi yakalayamadı.
Hazret, ne olur ne olmaz endişesi ile ‘her gün birkaç ilde’ miting yaparken, rakibi ‘Ramazan ayını’ bahane ederek, doğru dürüst ‘bir tek miting’ dahi yapamadı.

***

Seçimlerde ‘yüzde 55’in üzerinde’ oy alıp, hemen ‘erken seçime’ gitmeyi ve Meclis’te ‘Anayasayı değiştirecek’ çoğunluğu sağlayarak ‘Başkanlık rejimine’ geçmeyi planlayan hazretin hevesi ‘şimdilik’ kursağında kaldı.
Toplam 55 milyon 893 bin kayıtlı seçmenden ancak ‘yüzde 38,5’unun oyunu alarak Çankaya’ya zıplayan hazrete verilen temel mesaj şu:
Sakın ‘parlamenter sistem’ ile oynamaya teşebbüs etme, ‘Anayasa’da olmayan’ yetkileri kullanmaya kalkışma.
Yoksa orada oturamazsın.

Yazarın Diğer Yazıları