Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT

Evren Devrim ZELYUT

İmalat sanayi ve kurda işler karışabilir!

Türkiye'de imalat sanayinin ne durumda olduğunu anlamak için bakmamız gereken göstergelerden birisi de TUİK tarafından aylık açıklanan 'Sanayi Üretimi' verisidir. Bu veriye göre sanayi üretimi Temmuz ayında yıllık %4,4 aylık %8,4 arttı.

Yıllık bazda üretime baktığımızda pandemi nedeni ile Mart ayında -%1,7 Nisan ayında -%31,3 Mayıs ayında -%19,4 düşüş görmüştük. Rakam sonraki aylarda Haziran verisinde +%0,1 Temmuz verisinde  +%4,4 ile artıya geçti.

Ancak imalat sanayimiz için problemler bitti mi? Aşağıdaki grafikte aylık bazda 'Sanayi Üretimi'ni görebiliriz. 

Grafikte de görüldüğü gibi aylık bazdaki artış geriye dönüşü gösteriyor. Bu da yükselişin kalıcı olup olmayacağı konusunda soru işaretleri doğuruyor.

Esas sıkıntı ise yıllık bazdaki grafikte daha net görülebilir.

Yıllık bazda nihayet artıya geçtik ama vardığımız nokta dertlerin bittiği bir alan değil. Dikkat ederseniz 2018/2019 yıllarında 'Brunson Şoku' yani 7,21 kurla yaşadığımız, yatay çizgi ile gördüğümüz 'Sanayideki Durgunluk Alanı'na dönmeye çalışıyoruz. Yani vardığımız yer sorunların devam ettiği bir bölge. İddia edildiği gibi ekonominin uçuşa geçmesi için 0 seviyesi üzerinde %4-%5 gibi rakamları da aşmak gerekiyor.

Önemli bir nokta da şu: Temmuz raporunun detaylarına baktığımızda, mal grupları açısından yapılan ayrıştırmada, artışın daha çok 'dayanıklı tüketim malları' öncülüğünde gerçekleştiğini görüyoruz. Bu kalemde yıllık bazda artış %19 olmuş. Oysa üretimde kullanılan ve gelecek için önemli sinyaller veren 'sermaye malları' %1,5 'ara malları' %6 artmış.

Ayrıca yüksek teknoloji içeren ürünlerin de -%20 gerilemesi de unutulmamalıdır.

O zaman önümüzdeki dönemde sanayi üretimindeki artışın kalıcı olacağını söylemek mümkün müdür? Sadece tüketim malı üretimi ile zor gözüküyor.

Temmuz'daki artışın dayandığı iki nokta var: Birincisi, kamuyu zarara sokma pahasına verilen konut kredileri ev satışlarını artırdı. Satılan evlerle beraber dayanıklı tüketim mallarına da talep geldi. Peki ev satışı sürekli devam edebilir mi? Hayır. O zaman imalattaki bu artış sürekli olamayacaktır.

İkincisi, pandemi ile ertelenmiş, ürkmüş talebin cesaret bulup harekete geçmesidir. Normalleşme süreci ile bekleyen tüketim ve yatırım harcamaları birden artmıştır. Anılan talep piyasaya akınca sanayi üretimi de yıllık bazda artıya geçmiştir. Ancak bu köpük kalkınca üretimde yavaşlama karşımıza çıkacaktır. 

Unutulmaması gereken bir konu daha var. Kur 7,50'ye yaklaşmıştır. Önceki yazılarımızda da altını çizdiğimiz gibi kur artışları 'dış girdiye bağlı sanayimizde' maliyet yolu ile nihai ürün fiyatında artışlar doğuracaktır. Bu da piyasalara yeni durgunlukları getirecektir. Buna bağlı olarak da üretim artışının kalıcı olması zor gözüküyor.

Peki üretim artışı kalıcı olmazsa ne olur? Firmalar daha az kazanır. Daha az kazanan firmalar yurda daha az dolar getirir. Rezervlerde son bir yılda kaybettiğimiz 100 milyar dolar yerine kolaylıkla konamaz. Kur yükselmeye devam eder.

Ayrıca firma az kazanırsa daha az vergi verir. Bütçe açığını kapamak için devlet vergi geliri bulamazsa yine gider bol bol borç alır. Bu da faiz yükü doğurur, yatırımlar düşer. Bütçe açığı zam demektir, zam ise enflasyon, enflasyon ise Lira'nın değerini düşürür. Lira'nın değeri düştükçe vatandaş döviz alır ve bir de bakmışsınız ki kış aylarında dolar/TL veya euro/TL üst üste rekorlar kırıyor...

Sözün özü, hükümet reformlardan uzak durduğu  sürece imalat sanayimiz zayıf kalacak. Zayıf sanayi ise hem işsizliği hem kuru başımıza bela edecek.

 

Yazarın Diğer Yazıları