​​​​​​​Kriz, intihara nasıl sürüklüyor!

Önce İstanbul Fatih sonra Antalya. Türkiye iki toplu intihar haberi ile sarsıldı.

Her kafadan çıkan farklı yorumlar.

Kimisi 'ekonomik kriz değil' dedi, kimisi 'inançsızlığa' bağladı.

Peki bir insan neden intihar eder. Bir süre önce bana gelen işsiz bir bankacı kadının intihar teşebbüsünü anlatan mektubu aynen yayınlıyorum. Hiç yorum yapmadan.

Okuyun! Bir insan neden intiharın eşiğine gelir anlayın!

İşte o mektup:

Siz bir insan neden canına kıymak ister bilir misiniz?

O psikolojiye gelmenin ne olduğunu anlayabilir misiniz? Ölümle yaşam aslında incecik bir dikiş ipliği gibidir. Bazen çok kolay kopar ve bu dünyadan kırgın ayrılırsınız.

Bazen de o iplik sizi yaşama bağlar.

O iplik bazen ölümünüz için neden olur.

Denizli'de her şeyi geride bırakıp intihar eden arkadaşı en iyi ben anlarım.

O bir anneydi… Bende bir anneyim.  Hatta bir süre önce iki bebesini öpüp koklayıp kendini köprüden atan Levent arkadaşımızı da en iyi ben anlarım.

Çünkü ben de o duyguyu yaşadım.

O incecik iplik beni ölüm çizgisine kadar taşıdı. Yine o iplik beni yaşama bağladı.

Ben de intihara teşebbüs ettim.

14 yıl büyük özveri ile çalıştığım bankamdan 3 kart, 2 pos ve bilmem ne satamadığım için işten çıkartıldım.

Diyeceksiniz ki, işten çıkartılma ile insan intihar mı eder?

Eder! Hem de bal gibi eder!

Siz 14 yıl bir işe emek veriyorsunuz. Bu 14 yılın 13.5 yılına yakını başarı ile geçiyor. Aptal sigorta, saçma sapan kredi kampanyalarından hep ilk 10'da yer almış bir insansanız ve başınıza yönetici olarak işi bilmeyen süt kuzusu gelirse elbette psikolojiniz bozulur.

Sanır mısınız mesainiz saat 18'de biter ve siz çıkarsınız işten.

İşten çıksanız bile o iş sizinle evinize gelir. Çünkü ertesi günün stresi, korkusu ve tehdidi hep sizden bir şeyleri alıp götürür.

Her gün "şu satışı yapamadınız" diye duyduğunuz onca hakaret ve yarattığı depresyonla eve gidersiniz. Çünkü işsiz kalma korkusu vardır. Üzerinizdeki bu pislik öyle yıkanarak çıkmaz. Defalarca gittiğim psikolog hep aynı şeyi söyledi.

Takmamamı!

Bu o kadar kolay mı?

Sonunda bir çırpıda kapının önüne konuldum.

Kabuslarım ondan sonra başladı.  Neredeyse 11 bankaya iş başvurusunda bulundum ve hiçbirinden geri dönüş alamadım. Sanki vebalıydım.

Sanki daha önceki bankamı dolandırmış, adi bir hırsız gibi muamele görüyordum...

Eğitimimin, aldığım sertifikaların ve başarılarımın hiçbirinin önemi yoktu!

Aradan 9 ay geçti.  Bu durumdaki insana yapılacak en büyük kötülük nedir biliyor musunuz?  Sorular…

Halen iş bulamadın mı?

İşte bu söz bile sizin hayattan kopmanıza ve yaşamdan uzaklaşmanıza neden oluyor. Sonunda biten para ve bir süre önce benim aradığım 'gecikmişlerden' olup bitiyorsunuz. Her arama sizin daha da kahrolmanıza neden oluyor. İcra tehditleri ve daha birçok baskı sizin yavrunuzu bile görmenize engel oluyor.

Bir gece tıpkı Levent Turan (bir süre önce köprüden atlayarak intihar eden bankacı) gibi ben de çocuğumu öpüp kokladım. Gecenin ikisinde salondaki avizeyi tutan askıya taktığım ipi boynuma geçirdim.

Ellerim titriyordu. Ağıt nedeniyle akan yaş artık gözlerimi yakmaya başladı.

Hiçbir şey hissetmiyordum. Daha ayağımdaki sehpayı itmeden öldüğümü düşündüm.

Bacaklarım titremeye başladı. Nefes alışımı değiştirmişti. Beynimde bir uğultu başladı. O an ölümden çok sevdiklerimi bir daha göremeyecek olmak beni kasıyordu.

Artık geriye dönüş yoktu. Duvardaki saati zor görüyordum. Zaman durmuştu adeta.

Kaderime ağlıyordum. Bir an ürperdim. Boynuma geçirdiğim ipten bir tiksinti geldi. Sanki bir düşmana dokunur gibi. O ipin bedenime dokunuşu beni rahatsız etmişti.

Aklıma yan odada melek gibi uyuyan kuzum geldi. Sabah uyanacak ve benim cansız bedenimi ipte asılı görecekti. Büyük bir şok yaşayacaktı. Korkacaktı! Bağıracak belki de aklını kaybedecekti.

Korkak, beceriksiz annesinin cesedi belki de onun ömür boyu büyük bir travma yaşamasına neden olacaktı.

Bana yapılan haksızlığın bedelini yavrum belki de ömür boyu ödeyecekti.

İşte o incecik ip dediğim var ya… Beni bu kez hayata bağladı.

O an yaşamaya karar verdim. Boynumdan ipi çıkartıp kızımın odasına gittim ve ona sarılarak, koklayarak hıçkıra hıçkıra ağladım.

 

Yazarın Diğer Yazıları