Merkez Bankası geçen ay faizleri yeniden yükseltmeye başladı.
Tabii ki piyasa bunu beklemiyordu. Ortada faizle mücadele ettiğini iddia eden bir iktidar ve onun getirdiği bir Maliye Bakanı var.
Sonuç olarak, Türkiye bir buçuk yıl sonra yeniden eski politikalarına döndü.
Merkez Bankası faiz yükseltti, piyasa adeta bıçakla kesilmiş gibi durdu.

Şu anda çekler ödenmiyor, piyasada kimse ödeme yapmıyor. Ödemesi gelenler ise parayı bir gün daha para piyasası fonlarında tutup faizden kazanç sağlamaya çalışıyor.

Peki bu nereye kadar devam edecek?
Aslında bu soruya şu şekilde yanıt vermek gerekir: Türkiye bu cendereden ne zaman çıkar?
Türkiye’nin bu cendereden çıkışının tek bir yolu var; o da seçim.
Türkiye’de seçim olmadığı sürece ne borsa yükselir, ne dolara olan talep azalır, ne de faizler düşer.

Çünkü artık AKP iktidarı ve onun uyguladığı politikalar iflas etmiştir.
Bu iflası onlar da biliyor, hatta Mehmet Şimşek de artık bu işin yürümediğinin farkında.

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran geçenlerde bir açıklama yaptı.
Hakan Aran diyor ki: “Merkez Bankası’nın hızla faizleri %46 seviyesine getirmesi lazım.”
Çok doğru.

Ama bunun için önce enflasyonu düşürmeleri gerekiyor.
Hakan Aran, “Gerekirse enflasyon göze alınmalı” diyor.
Burada ben de Hakan Aran’a bir soru sormak istiyorum: Bunun için önce Türkiye’de gerçek enflasyonun ne olduğunu bilmemiz gerekmiyor mu?

Yıllık enflasyon %38 deniyor, faiz ise %46.
Bu şartlar altında Türkiye, 8 puan fazladan faiz ödüyor.
Eğer gerçekten enflasyon %38 ise, Merkez Bankası neden %46 gösterge faizi uyguluyor?

Bunun tek bir anlamı var: Enflasyon rakamına hükümet bile inanmıyor.

Ortada saçma sapan bir fiyat politikası ve enflasyon hesaplaması var.
Buradaki amaç, halkın hızla fakirleşmesini sağlamak gibi görünüyor.

Bugün bankada 1 milyonu olan bir kişi, bir mühendisten daha fazla kazanıyor.
Bu şartlar altında kim üretir, kim yatırım yapar?

Mehmet Şimşek’in politikalarıyla birlikte Türkiye bir kez daha iflasın eşiğine geldi.
Benim en büyük korkum, Türkiye’nin yeniden o saçma sapan "nas" politikalarına geri dönmesi.

Yabancı yatırımcı adeta uçak hızıyla Türkiye’den kaçıyor.
Türk tahvilleri, tarihin en yüksek faiz oranlarına rağmen yerlerde sürünüyor. Kimse elini bile sürmüyor.
Bankalar dahi tahvil almak istemiyor.

İşte böyle bir ekonominin tek kurtuluşu seçimdir.
Türkiye’nin artık bu cendereden çıkması gerekiyor, yoksa bu durum bir “milli güvenlik sorunu” olarak karşımıza çıkacak.

Siz milyonlarca insanın yaşadığı barınma krizini nasıl çözeceksiniz?
Barınma krizinin yanına bir de gıda krizini ekleyebiliriz.

Özetle, bu ülkenin tek kurtuluş yolu seçimdir.