AKP geldiği günden bu yana bir ‘Dava’ peşine düşmüş gidiyor.
*
Dün onların davası üç ‘Y’ idi…
“Yokluk…
Yoksulluk…
Yolsuzluk” idi.
Yani millete yaşam konforu sağlamaktı.
Onu başaramadılar.
Belki de başarmak istemediler.
*
Ve ülke bugün bu noktaya geldi!
23 yıl sonunda gelinen iktidar yolculuğunun bugünkü durumu ise:
Faiz ve enflasyonun yükselmesi…
Hatta bu yükselmelerin durdurulamaması…
Hayat pahallılığı…
Elde avuçta devlete ait ne varsa -‘Babalar gibi’- satmaları…
*
Bugün, eskiden çok daha inancın zedelendiği, İslamiyet’in anlatıldığı kurumlara güvenin azaldığı…
İslamiyeti anlatanların samimiyetlerine güvenilmediği…
İnsani ilişkilerin dostluktan şüpheciliğe yöneldiği…
Dünlerin etkili bir sloganı olan “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” bugün de dillere pelesenk edilmek zorunda bırakılarak, insanımızın yalnızlaştırıldıkları için kurtuluşun bir araya gelerek olabileceğini ortaya çıkarttı.
Ve bütün bunlar ve çok daha fazlası Erdoğan ve partisinin bilinmeyen davası için yapıldı.
Sonuçta o ‘Üç Y’ ülkemde hâlâ devam ediyor.
*
Sahi o ‘Dava’nın ne olduğunu tam olarak bilen var mı?
Osmanlılık davası mı?
Şeriat davası mı?
Ülkenin eyaletlere bölünme isteği mi hangisi?
*
Dava denilen şey lidere -ne pahasına olursa olsun- biat etme midir ki dün terör örgütleriyle ilgili söylemlerinde nefret sözcükleri paylaşılırken…
“Onların kökününün kazınacağı” söylenirken…
Hatta “Bunu yapamazsam namussuzum, şerefsizim” derlerken, alkışlanırken…
Bugün terörist başıyla aralarından su sızmıyorken, onlardan söz edilirken de yine alkışlanıyor.
Anlaşılır gibi değil
*
Diğer taraftan AKP Genel Sekreteri ve İzmir milletvekili, AKPIi bir kişinin kendisine ait ofisini itibarlı(!) bir şekilde döşeyip, o odaya da Erdoğan’ın fotoğrafını asması onun niye tepkisini çeksin ki?
Çekmiş işte.
Adam küplere biniyor.
Erdoğan’ın fotoğrafını astığı için mi?
Elbette değil!
*
Ya niye?
Odanın altın varaklı koltuklarla döşenerek lüks ve şatafatı, daha doğrusu gücü göstermeye çalıştığı için.
Ama hepsi de gücün peşinde değiller mi?
Bence evet.
Öyle olunca da “Ne var bunda?” Diyorum.
Bugün AKP içinde bakanlar ve milletvekilleri dahil, tekmili birden Erdoğan’ın himayelerinde olduklarını her seferinde dillendirmiyorlar mı?
Kaldı ki Sayın Erdoğan “İtibardan ödün verilmez” de demiyor muydu?
Diyordu.
İyi ya, o kişi de kendi itibarından ödün vermiyor işte.
Bu kadar basit.
*
Vermiyor da diğeri bu durumu “Davaya ihanet konusu” eder hale getirmiş.
Hatta biraz daha ileri gidiyor ve:
“(…) Bizim için bu dava; makam süslerinin değil, milletin derdiyle dertlenenlerin, gece-gündüz çalışanların davasıdır.” demiş.
*
Doğrusu ben bu sözleri sarf eden vekili tebrik ediyorum.
Niye biliyor musunuz?
Biri Sayın Erdoğan üzerinden fotoğraflı olarak bir yer edinmek isterken, diğeri yine Sayın Erdoğan üzerinden kendinin sonraki dönemini de garantiye alma derdinde.
*
Ben de şimdi anlıyorum ki dava kişisel istikbal davası imiş, memleket davası değilmiş meğer.