MHP ve Vatan Yahut Silistre

“Ya Tahammül Ya Sefer” Mustafa Kutlu’nun eseri aklıma geldi. Okumayanlar için şiddetle tavsiye ediyorum. Günümüzdeki olayları belki bir nebze kavramamızı sağlar, kendi ayarlarımıza dönmemize vesile olur!

MHP lideri Sn. Bahçeli’nin sağlığını merak edip, acil şifalar dileyip sağlığına kavuşmasını beklerken, bir anda (PKK’nın siyasi uzantısı olduğunda yakın geçmişte fikir birliğinde olduğumuz) DEM Partinin ön planda yer alan karakterleri ile telefon trafikleri kamuoyuna yansımaya başladı! Neleri konuştular?

Sn. Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'deki Abdullah Öcalan çağrısının ardından yaptıkları telefon görüşmesini anlatan Sırrı Süreyya Önder, "Sağlığımı sordu, ben de onun sağlığını sordum. 'Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın' dedim. “Olur mu efendim daha barış halayı çekeceğiz.”

Bahçeli, Ahmet Türk’e teşekkür edip “Umuyoruz her şey güzel geçecek, bu konuda çok mutlu oldum.”

Pervin Buldan’a: “Verdiğiniz emekten dolayı teşekkür ediyorum. Metni sizin okumanızdan büyük bir memnuniyet duydum. Elimden geleni yapacağım.”

Pervin Buldan bunları anlattıktan sonra terörist başının ve kendisinin Bahçeli hakkındaki düşüncelerini açıkladı:

“Öcalan’ın idamını isteyen, elinde iple dolaşan bir insanın sürece sahip çıkması, destek vermesi ve ‘Sürecin ilerleyebilmesi için elimden geleni yapacağım’ demesi çok önemli. 1 Ekim itibariyle yaşananların Sayın Bahçeli şahsında kıymetli olduğunu düşünüyorum! Sürece bu kadar destek vermesi önemlidir. Bunu Öcalan da çok kıymetli buluyor. “Sayın Bahçeli dönüştüyse, herkes dönüşür” dedi.

Bakırhan, terörist başının çağrısını canlı yayında açıklamalarından 1 dakika sonra kendisini arayıp tebrik eden Bahçeli’nin, “Rahat olun, bu ülkeyi birlikte demokratikleştireceğiz. Demokrasi için ne gerekiyorsa elimizden geleni yapacağız. Ben durduğum yerdeyim. Demokrasi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.”

Ve hemen Demirtaş devreye giriverdi; “Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan… Orta Doğu barışı, tarihi Kürt-Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım” !..

Yukarıda aldığım demeçleri, bugüne kadar muhatapları tarafından yalanlanmadığına göre doğru kabul etmeliyiz!

Sayın Bahçeli MHP Genel Başkanı olarak DEM Partili siyasetçiler ile barış halayı çekecek! DEM ile birlikte ülkeyi demokratikleştirecek (!) Demokrasi, terör ile sonuç alınan bir halay topluluğu mudur?

Anayasa Mahkemesi’ne “HDP’yi kapatma davasını sonuçlandırmadığı için, Anayasa Mahkemesi’nin kapanması gerektiğini söylemesini unutsak bile, seçimlerde “Millet İttifakına”, “zillet ittifakı” derken, 7. Ortak HDP/PKK demesini nasıl unutacağız?

Hadi siyaset gereği bazı şeyler zamanla değişir diye her şeyi tevil edip(!) konuyu anlamaya çalışalım; MHP ve Ülkücü kuruluşlar davası nedeni ile yargılanmış, ceza almış… Asılmış 9 arkadaşımız dâhil, bu davalarda sanık yapılanlar ve ailelerine karşı nasıl bir ilgi alaka göstermiştir?

PKK'lı teröristlerin 15 Ağustos 1984 akşamı Siirt'in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde başlattığı terör/ihanet saldırıları ile binlerce vatandaşımız, askerimiz, polisimiz, korucumuzu bu alçakça saldırılarda, pusularda şehit edildi. Şimdi barış halayı çekmek ne demek? Şehitlerimiz anneleri, babaları, kardeşleri ile mi halay çekeceksiniz? Bu halay mı, milletle alay geçmek mi?

Katil başı “Sayın Bahçeli dönüştüyse, herkes dönüşür’ demiş, hiç mi zorunuza gitmiyor? Gerçekten dönüştünüz mü? DEM/PKK’lıların sizlerle ilgili paylaştıklarını okudukça midemize kramplar giriyor, başımız çatlıyor… Yahu hiç mi rahatsızlık duymuyorsunuz?

İhanetin adresleri, saçma sapan gerekçelerle Türk-Kürt kardeşliği coşkusu köpürtüyor! Bunlara onlarca yıl birlikte “PKK ihanet hareketi hiçbir vatandaşımızın temsilci değil” demedik mi? Şimdi PKK adına ortalıkta fink atanların “Kürt temsilciliğine” terfi ettirmenin utancı kime ait olacak?

Değerli Yeniçağ okuyucuları, yarışmaya(!) Edirne’den katılan diğer bir terörist “Orta Doğu barışı, tarihi Kürt-Türk barışı için inisiyatif almış, bu üç liderin başarılı olabilmeleri için…” diye zırvaladı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan bir teröristin; ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’nı ve köklü bir siyasi partinin Genel Başkanı ile liderlikte eşitlemek için çıldırmış olmalı.

Yahu ey Türk Milleti uyan! Ülkenin seçilmiş meşru Cumhurbaşkanını, ülkenin binlerce insanının alçakça katlinden sorumlu terör başı ile aynı kefeye koymaya nasıl cesaret edilir? Bu ne alçakça bir cürettir! Asıl bu ifade Türk Milletine, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, T.C. Cumhurbaşkanlığına en ağır hakarettir. Cumhurbaşkanına hakaret asıl budur. MHP Genel Başkanlığı bir teröristin liderliği ile eşleşecek bir makam asla değildir. Bu ifade MHP ile bütünleşen bütün kimliklere en ağır hakarettir. Bu tanımı yapan ve yayınlayanlara hukuk önünde hesap sorulması şarttır.

MHP’de siyaset yapan değerli dostlarımız, “ülkemiz için kan kusar kızılcık şerbeti içtik” dersiniz biliyoruz… Ama Türk Milletine kan kusturanlara karşı bu kadar tahammül de artık fazla değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları