Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Milli Şef mi, Tayyip Şef mi?

Milli Şef İsmet İnönü dönemini kitaplardan okudum ve o yılları yaşayanlarla Üniversitedeki hocalarımdan dinledim.
Sadece benim değil tarihin hükmü, o yılların Türkiye için antidemokratik bir döneminin olduğudur.
Ancak o günleri şartları içinde değerlendirdiğinizde karşınıza çıkacak olan şunlardır:
1) 1940’lı yıllar olağan dışı bir dönem yani ikinci dünya savaşının yaşandığı
süreçti.
2) Türkiye’de 1923’de değişen rejim henüz kurumlaşma sürecinde olduğundan o yıllar geçiş dönemidir.
3) Türkiye’de o dönem Tek Parti sistemi vardı yani çoğulculuğa ya da demokrasiye geçilmemişti. Dolayısı ile doğal olarak en tepedeki isim tek hakim gibi görülürdü.
Dönemi anlatan bu genel bilgileri verdikten sonra bir şeyin altını ısrarla
çizelim:
1) Milli Şef’lik Kurumu demokratik değildi ama İnönü asla Hitler ya da Musolini de  değildi.Yasalara, kurallara ve ahlaka bağlıydı.İnönü dönemi ile alakalı olarak kendi ailesi ya da yakınları ile ilgili hiçbir yolsuzluk ya da kayırma iddiası gündeme dahi getirilememiştir.
2) Milli Şeflik bir bakıma dönemsel tezahürdü ve İsmet İnönü imkan bulduğu an çok partili sisteme onay vermekten öte o sisteme bizzat teşvikçi olmuştur.
3) Milli Şef döneminde devlet ve millet içinde ayırımcılık söz konusu değildi. Bütün Türkiye vatandaşları İsmet İnönü’nün karşısında eşitti.Yargı ya da polis kararını Milli Şef’in buyruğuna göre değil, yasalara göre verirdi.
Gelelim bugüne:
Bugün Türkiye’de fiili olarak II.Tek Parti yönetimi ya da dönemine geçilmiştir ve yeni Milli Şef de Tayyip
Erdoğan’dır.
Ancak trajikomik olan bugünkü ceberrut yapı demokrasi ambalajlıdır.
Bugünün dünden farkı polis ve bazı yargı unsurlarının hukuk ve kanun yerine bizatihi yönetimin buyrukları ya da çıkarları doğrultusunda hareket etmeleridir.
Dahası buna ilaveten bugün kamu gücü muhalif olanlara son Teğmen Çelebi olayında ispatlandığı gibi vatandaşına açıktan komplo düzenler bir işlevdedir.
Keza dün bütün Türkiye’ye bütün olarak bakılırken, bugünkü bakış benden olan ve olmayan şeklindedir.
Milli Şef İnönü döneminde benim zenginim, benim medyam, benim hakimim, benim polisim bakışı yoktu, her şeyde Türkiye vardı, oysa Tayyip Şef döneminde tablo bunun tam tersidir ve Türkiye fiilen iki parçadır.
Milli Şef’de devleti ve milleti, Tayyip Şef’de ise sadece AKP ile yandaşlarını kollamak var.
Milli Şef’in hedefi Türkiye’yi yüceltip yaşatmak,Tayyip Şef’in hedefi ise Türkiye’yi ele geçirmektir.
Milli Şef döneminde Türkiye antiemperyalistti ve ne ABD’ye ne Rusya’ya ne İngiliz’e boyun eğildi,Tayyip Şef dönemi ise Türkiye emperyalizmin bölgemizdeki acentası ya da Truva atı gibidir.
Milli Şef döneminde dine mesafe vardı,Tayyip Şef döneminde ise din her olayda kullanılan ve alınıp satılan emtia misalidir.
Milli Şef döneminde rejim muhalifleri izlenirdi,Tayyip Şef döneminde parti (AKP) ya da lider muhalifleri sindiriliyor.
Milli Şef’in demokrasiyiz iddiası yoktu, oysa Tayyip Şef hem demokrasiyiz derken hem de akıl almaz ceberrutluklar sergiliyor.
Milli Şef İnönü onca keskinliğine rağmen Türkiye idi,Tayyip Şef ise sadece AKP’dir.  
Ben Milli Şef yıllarını asla ve kat’a özlemiyorum, Tayyip Şef dönemi için ne düşündüğüme ise siz karar verin!

Wikileaks’de patlayacak Türkiye bombası!

Bazılarının aksine benim Wikileaks’le ilgili kuşkularım sürüyor.
Trilyonlarca dolara hükmeden Küresel Devletin bir internet sitesinin kalkışmasına aciz kalacağına hiç kimse inandıramaz beni!
Wikileaks sızıntısı bana göre bir büyük projenin uygulamaya konduğunun ilanıdır.
Proje sadece enerji havzalarının yeniden dizaynı değil aynı zamanda Çin ile Hindistan’a set olmaktır.
Wikileaks’la ikinci dünya savaşı sonrasında yapılan düzenlemenin benzeri bir organizasyona gidildiği ortaya çıkıyor.
Dün metot savaştı, bugün metot ülkeleri içerden vurmaktır.
Mağrip hattında başlayan kalkışmaları Wikileask’le başlayan süreçten ayrı düşünemezsiniz.
Keza Soros’un uzun yıllardır devam eden faaliyetleri de yine bu projelerin ön hazırlığıdır.
Peki Wikileaks’da Türkiye bağlamında yeni bomba patlar mı?
Açıkçası ben bunu ciddi ciddi
bekliyorum.
Tamam AKP Tayyip Bey’e ait olduğu ileri sürülen İsviçre hesabı sızdırmalarından sonra böyle bir şey tekrarlanmasın diye Küresel Devlete en üst düzeyde teminatlar verdi, yani istediğiniz her şeyi önceden taahhüt ettiğimiz gibi yapacağız noktasında, lakin Küresel İrade AKP’den kuşkulu.
Birincisi AKP’nin Hamasçılığından ve İsrail karşıtlığından ürküyor.
İkincisi İran olayında AKP’nin idare-i maslahatçılık yaptığını düşünüyor ve Türkiye’de İslamcı bir potansiyeli devleştirdiği kanaatinde.
Aslında AKP de Küresel Devletin kendinden kuşkulu olduğunun farkında.
Cari açığa önlem almak için hızla harekete geçmesi bu korkunun sonucu.
AKP seçim sürecinde Küresel Devletin doları patlatacağı endişesi ile radikal önlemler uygulamaya başladı.
Ancak Küresel Gücün sıkıntısı Türkiye’de AKP’nin yerine koyacak bir alternatifi üretememesidir.
CHP’yi biraz ehlileştirdi, lakin MHP’den korkuyor.
Bu durum da hâlâ AKP’ye mecburiyeti zaruri kılıyor.
Küresel Devlet AKP’yi ayrıca radikal İslamcı eğilimleri ehlileştirmek ya da ılımlılaştırmak için model olarak görüyor ve onu bu noktada kullanmaya devam etmek istiyor.Dolayısı ile AKP’nin vazgeçilmezliği biraz da onun için.
Ancak yukarıda söyledik İran konusu ile İsrail’in itirazı büyük faktör.
Bence tablo yüzde 50-50 şeklindedir. Eğer Küresel Devlet AKP’nin üstünü çizerse o gün dolar 2500 lira, yolsuzluk kasetleri serviste ve AKP yerlerdedir.

Yazarın Diğer Yazıları