Milliyetçiler milletten neden koptu
Türkiye'nin yeni siyasi yüzleri: CHP’nin yükselişi.
Türkiye'nin siyasi tarihinde, uzun yıllar boyunca tek bir liderin veya ideolojinin ön plana çıkması, siyasi arenada çeşitliliğin ve çok sesliliğin önünü tıkamış gibi görünüyor. Ancak son zamanlarda ülkenin siyasi manzarası, yeni ve çeşitli seslerin yükselişiyle değişim rüzgârlarına tanık oluyor. Bu değişimin en çarpıcı örneklerinden biri de; Muhafazakâr, Milliyetçi ve Kürt demokrat unsurlarını bir araya getirerek, Türkiye'nin siyasi sahnesinde yeni bir dönemin kapılarının “bir partide üç liderin” ortaya çıkışı ile ardına kadar açılmasıdır.
Bu yeni siyasi anlayış ve oluşumun, farklı siyasi kökenlere sahip liderlerin bir araya gelmesiyle, Türkiye'nin çeşitli toplum kesimlerini kucaklayan bir siyasi platform sunmayı amaçladığını ve başardığını göstermiştir.
Muhafazakâr, milliyetçi ve Kürt demokratların bir arada hareket edebileceği bu yeni siyasi yapı, ülkenin uzun süredir devam eden kutuplaşma sorununa çözüm bulma ve ortak bir gelecek vizyonu oluşturma potansiyeline sahiptir.
Yeni bir siyasi anlayışın doğuşu, farklı ideolojik arka planlara sahip liderlerin birlikteliğiyle, Türkiye'nin siyasi çeşitliliğini ve zenginliğini temsil etmektedir. Bu yeni yapı, her bir liderin kendi toplum kesiminin talep ve ihtiyaçlarını temsil etmesiyle, daha önce ihmal edilmiş veya göz ardı edilmiş seslerin siyasi arenada duyulmasını sağlamaktadır. Böylece, ülkedeki farklı topluluklar arasında diyalog ve iş birliği imkânları artmaktadır.
Altılı Masa etrafında oluşturulamayan yapı, CHP’nin kendi içinde “üçlü lider” yapısı ile gerçekleşmiş gibi durmaktadır.
Elbette, bu tür bir birlikteliğin önünde birçok zorluk bulunmakta ve farklı siyasi kökenlere sahip liderler arasında sağlam bir uzlaşma zemini oluşturmak, bu çeşitliliği bir güç kaynağına dönüştürmek büyük çabalar harcamak gerektiren zorluklarla dolu bir yoldur. Ayrıca, toplumun her kesiminden insanın beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak kapsayıcı politikalar geliştirmek, yeni CHP’nin başarısı için kritik öneme sahiptir.
Mahalli idareler seçim sonuçları, Türkiye'nin siyasi geleceği için yeni bir umut ışığı olarak görünmektedir. Seçimden tartışmasız büyük sonuçlar çıkartarak çıkan CHP, ülkenin içinde bulunduğu kutuplaşmanın üstesinden gelme ve daha adil, kapsayıcı bir toplum inşa etme yolunda önemli adımlar atabilir. Farklı siyasi kökenlere sahip liderlerin ortak bir vizyon etrafında birleşmesi, Türkiye'nin zengin çeşitliliğini bir güç kaynağı olarak kullanma potansiyeline işaret ediyor. Bu vizyonu CHP’de öne çıkan liderlik yapısının değerlendirip, değerlendiremeyeceğini takip edeceğiz!
Şimdilik ilk izlenimimiz; Türkiye'nin siyasi manzarasında yeni bir dönemin başlangıcı olan Muhafazakâr, Milliyetçi ve Kürt demokratların bir araya gelerek oluşturduğu yeni siyasi anlayış, ülkenin geleceğine yönelik umutları canlandırabilecek bir heyecan oluşturduğunu inkâr edemeyiz.
Bu seçimlerin Milliyetçilerin milletten koptuğunu gösteren yanı ile başka bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
MHP ve ondan koparak partileşen BBP, İYİ Parti, Zafer Partisi bu seçimlerin tartışmasız mağluplarıdır.
Milletten koparak milliyetçilik yapılmasının mümkün olmadığı, bu partilerin önceki siyasi yapılarından ayrışmasının ve birçok parçalara ayrılmasının nedenin millet değil; siyaset yapanların çıkarları olduğu, millet tarafından anlaşılmıştır!
Milliyetçilik Türkiye'de siyasi bir dönüşüm arayışındadır.
Son dönemlerde, milliyetçi düşüncenin temsil edildiği iddia edilen partilerden kopuşlar yaşanması, bu akımların içerisinde bir dönüşümün ve sorgulamanın yaşanmadığını göstermektedir. Bu sorgulanmanın yapılmaması kopuşları getirmekte, her kopanın milliyetçilik söylemini ön planda tutmalarına rağmen, seçimlerde seçmenlerin milliyetçi partilere olan ilgisinin azalması izaha muhtaç değil midir?
Türkiye'deki milliyetçiler, milliyetsiz bir milliyetçilik peşinde koşmaktadır!
Milliyetçilik, çıkarlardan arındırılarak, milletin lehine ve çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden yorumlanmalıdır. Bu, ancak milletin gerçek ihtiyaç ve beklentilerine duyarlı, güven duyulan fikirlerin ve tavırların sergilenmesiyle mümkün olabilir. Türkiye'deki milliyetçi hareketlerin bu dönüşümü sağlamaları, onların toplum nezdindeki itibarını ve etkinliğini artırabilir. Bu süreçte, milliyetçilik ideolojisinin temelinde yatan "millet" kavramının, tüm vatandaşları kapsayıcı ve birleştirici bir anlayışla ele alınması gerekmektedir.
Her sıkıntıya “ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez” diye tepki veren milliyetçilik anlayışından hızla uzaklaşılmalıdır. Çünkü millet bu anlayıştaki milliyetçilikten bıkmıştır.
Milliyetçilik, tarihsel kökenlerine ve kültürel değerlerine saygılı bir şekilde, çağdaş dünya düzeni içerisinde milletin refahı, huzuru ve güvenliği için çalışmalıdır. Özellikle genç nesillerin değişen dünya düzeni ve beklentileri doğrultusunda, milliyetçiliği sadece geçmişe değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir vizyon olarak görebilmeleri için milliyetçi hareketlerin dilini ve politikalarını güncellemeleri önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye'deki milliyetçi partilerin ve hareketlerin, milletle gerçek bir buluşmayı sağlayabilmesi için milliyetçiliği çağın gerekliliklerine uygun bir şekilde yeniden tanımlamaları ve çıkar odaklı siyasetten uzak durarak, milletin gerçek ihtiyaçlarına yanıt verebilecek bir yola yönelmeleri gerekmektedir.
Önümüzdeki seçimlere kadar kendilerini yenileyebilen, değişime ve hesap vermeye direnmeyen bir anlayışa sahip, çıkarcılıktan arınmış bir milliyetçilik ile yol giden siyasetçiler yarışa devam edebilir veya “Türkiye İttifakı” diye yol açan siyasetçilerin bir tarafında etiketlenen(!) bir konumdan öteye geçemezler…