Muhalefeti yıpratma taktiği (mi?)

Muhalefeti yıpratma taktiği (mi?)

İktidar, Kılıçdaroğlu''nun "Bizdeki seçmen bilgileri Yüksek Seçim Kurulu''nun elinde yok" sözlerine oldukça fazla takıldı. Bu sözler hâkimlere saldırı olarak lanse edildi, "bedeli ödetilmeli" dendi, öyle ki, ortada öyle büyük bir suç varmış da yargı harekete geçemiyormuş gibi ''yargı Kılıçdaroğlu''ndan korkuyor'' imaları dahi yapıldı.

Kılıçdaroğlu''nun bir cümlesinin iktidar cephesinde böylesine olay olması, akıllardaki şu soruyu  da doğrular nitelikte pekiştirdi:

Seçimler yaklaşırken oy kazanmak için yaptığı hamlelere halkta karşılık göremeyen iktidar, oyunu yükseltemeyeceğini anlayınca, muhalefete saldırıya mı geçiyor?

Taktik bu mu?

Muhalefetin işlevi

Daha önce bizzat Cumhurbaşkanının ağzından muhalefetin "bu ülkenin en büyük sorunu" olduğunu duymuştuk. Lideri başta olmak üzere, kendisini her şeyin üzerinde tutan partinin, muhalefeti kriminalize etme çabası da genel politikalarıyla tutarlılık gösteriyor elbet, ancak her türlü ifadenin kriminalize edilmesi, demokrasi iddiasından topyekûn vazgeçilmesi demektir.

Bu ülke, salt bir partinin varlığı ve çıkarlarına hizmet eden eylemleriyle var oluyormuş yönündeki bu düşünce yapısıyla mücadele etmesi dahi, muhalefetin varlığının bu ülkeye sağladığı faydanın göstergesidir.

Üstelik muhalefet, yalnızca eleştirmek, söz söylemek için de öne çıkmıyor, bizatihi "ben daha iyi iktidar olurum" iddiasını da taşıyor ki, siyasetin doğasında olan da budur. Amaç iyi muhalefet yapmak değil, halkın çıkarlarına hizmet eden vaatler ve iyi bir siyasi programla ülkenin yönetimine talip olmaktır.

Bugün muhalefet, iktidarın söylemlerine ve eylemlerine itiraz etmek ve onu eleştirmekten ötede, ülkeyi yönetme yetisini halka daha iyi gösterebilmekte ve halk için daha cazip bir iktidar adayı olmasıyla iktidarın endişelerini arttırmaktadır.

Muhalefetin yükselişi

Gerçekten de bugün iktidar, elindeki tüm imkânlara rağmen muhalefetle baş etmekte zorlanıyor. Zira söylemleri ve seçimlerin yaklaşmasıyla arttırdığı "müjdeler", verdiği vaatler dahi artık halkta karşılık bulmuyor. Muhalefet ise, tam tersi bir şekilde, her vaadi ve her iddiasıyla toplumda büyük yankı uyandırıyor.

20 yıllık iktidarın "demokrasi" de dahil olmak üzere, hâlâ vaatte bulunmasının tezatlığı ve kamuda liyakatsizliğin, yargıda taraflılığın yarattığı sorunlar bir yana, ekonominin geldiği hâl, iktidarın bu husustaki saplantılı inadıyla halkı sefalete sürüklerken kendisinin bolluk içinde sefa sürmesi, bunun halkta oluşturduğu "adaletsizliğe uğrama" duygusu ve bu duygunun getirdiği öfke, tüm bunların sonunda kaçınılmaz bir şekilde iktidarın oy gücünü kaybetmesine neden oluyor.

Açıklanan paketler, müjdeler de halkta beklenen etkiden ziyade kızgınlığını perçinleyici rol oynuyor. Zira ne açıklanırsa açıklansın, alım gücü her geçen gün düşen halkın derdini çözmekten oldukça uzak kalıyor.

Hâl bu iken, doğru yerde doğru lafı eden, donanımlı ve etkili bir muhalefet, iktidar olmak ve bu ülke yönetimini üstlenmek açısından da yetkin bir portre çiziyor. İktidarın saldırganlığı, işte bunun sebep olduğu korkudan kaynaklanıyor…

Yazarın Diğer Yazıları