Parmak uçlarıyla duyulan huzur; TESPİH

Parmak uçlarıyla  duyulan huzur; TESPİH

Nice günler boncuk dizdim imamenin ucuna

Kehribar, oltu taşı, kaplan gözü arayıp

Parmak uçlarında oluşan

Taşların gizemindeki hazza

Ne gösteriş, ne sabır, ne süs için

İnanç uğruna

Saç telini koydum ip adına

Ne dilekler dizdim tespihe boncuk boncuk

Topladım hepsini İmamenin ucuna

Çektikçe her dileği birer birer

Mutluluk adına

Ömrümden yedim

Son kapıda

Ermek için huzura

(Mehmet YARDIMCI)

Değerli taşlardan ya da rengi ve kokusu güzel ağaçlardan, küçük yuvarlaklar biçiminde yapılmış, ortası delinip ipliğe dizilerek çeşitli amaçlar için kullanılan, kültürümüzün bir parçası olan tespihler ibadet, süs, sabır ve oyalanmak için kullanılan huzur aracıdır.

Tespih, ilkin Hindistan’da kullanılmış, Sanskrit dilindeki tsepa söyleyiş farkı içinde aynı adla Arapça ve Farsça’ya geçerek Farsça’daki tesbih sözüyle Türkçe ses uyumuna bağlanarak tespih biçiminde Anadolu’da kullanılır olmuştur.

tespih.jpg

Tarihin derinliklerinde ipe boncuk dizmek, avda şans, hastalıkta muska, kötülüklere karşı nazarlık amacıyla kullanılmış olup dini amaçlı kullanımı Şiva kültürü bünyesinde İ.Ö.8. yy.’da Hindu ayinlerinde ipe dizilmiş 108 taneli “Şiva’nın Gözü” denilen bir çeşit iri taneli tesbihin çekilmesi biçiminde yaşamın sürekli devran eden bir oluşum döngüsünün ifadesi amacıyla Hinduizmde başlamıştır.

Hindular kutsal gördükleri tespihlerini kutsal feleğen ağacı ile kutsal bodhi ağacının yanı sıra mercan, fildişi ve kehribardan yapmışlardır.

Antik medeniyetlerden Hitit, Urartu, Fenike, Roma ve Bizans dönemlerinde seramik ve cam boncuklu kolye tanelerinden tespihler yapılmıştır.

Bazı kayıtlarda tespihin Mısır’da bulunduğu ileri sürülmekte, bugün Belçika sınırları içinde bulunan yedinci yüzyıla ait bir rahibenin mezarında taştan yapılmış tespih taneleri bulunmuştur.

Budizm Asya’ya doğru yayıldıkça tespih kullanımı da Orta Asya, Çin ve Japonya’ya kadar yayılım göstermiş ve kimi zaman 108 sayısının bölünmesi ile 44 ve 27 tanelik tesbihler yapılmıştır. Malzeme olarak da çeşitlenme başlamış ve tohumlar dışında yarı değerli taşlar, ağaçlar, kehribar ve kemikler kullanılmıştır.

Tesbih sadece İslamiyet’te değil diğer inançlar tarafından da ibadet esnasında kullanılan önemli bir kültür ögesidir

İslâm’da tesbihin ilk ortaya çıkışı sahâbe dönemine kadar uzanır. Zikirlerin eksik veya fazla yapılmasının sünnete uygun düşmeyeceğini düşünen sahâbeden bazıları çakıl taşı, hurma çekirdeğiyle sayıyı belirlemeye çalışmışlardır. Namazlardan sonra otuz üçer defa “sübhânallah”, “elhamdülillâh”, “Allāhüekber” demek öne çıkmıştır. Bu bakımdan Müslümanların kullandığı tespihler araları farklı tipte boncukla ayrılmış, otuz üçerden doksan dokuz tanelidir.

Kur’an-ı Kerîm’in birçok ayetinde geçen en temel kavramlardan biri olan tespih Anadolu coğrafyasında ilkin Hristiyan keşişleri tarafından kullanılırken İslamiyetle birlikte Türk halkı da kullanmaya başlamıştır.

Tespih niyetle ilgili ibadetlerin geneli için kullanılır. Tespih zikir, şükür, hamd ve secde başta olmak üzere tekbir, dua gibi kavramlar da tespih sözünün yakını olarak Kur’an’da oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir.

Tam bir tespih; taneler, imâme, nişane (durak), pul, tepelik, püskül ya da kamçı gibi bölümlerden oluşmaktadır. Parçaların birbirine uyumlu ve bir bütün halinde olması gerekir. Eskiden taneler “çıkrık-kemâne” denilen el tornalarında yapılırken günümüzde bilgisayarlı tornalarla çok zarif tespihler yapılmaktadır. Tespihlerin 33, 99, 500 ya da 1000 taneli olanları bulunmaktadır. Bunlardan 500 ve 1000 taneli olanlar daha iri olup eskiden tekkelerde ve daha çok toplu zikirlerde kullanılmıştır.

Tespih çekmek, baş ve işâret parmaklarının orta parmak üzerine yerleştirilen tespihin tânelerini bileğe doğru hareket ettirmesiyle oluşan bir eylem olup, tespihin parçasının tornada çekilerek yapılması nedeniyle de bu imâlât işlemine "tesbih çekmek" denildiği için tespih kullanmaya da başka ad verilmeyip tespih çekmek denmiştir.

Tespihçinin sanatını sergileyen en önemli parçası tanelerin dizili olduğu ipin iki ucunun buluştuğu yerdeki imâme'dir.

Tespihin zarîf görünmesini sağlamak için İmâmenin altındaki iki delikten girip de üstündeki tek delikten çıkan tespih ipinin iki ucu helezonî biçimde burulur. Bu ipe genellikle tânelerin uzunluğundan 4 misli daha uzun tutulan birkaç adet tâne daha eklenir. Ucu burulmuş olan ipin bittiği yere hâtime (ya da tepelik) denilen, şekli tânelerinkinden farklı bir parça ilâve edilir. Hâtimenin üstündeki konik deliğe tıpatıp oturan, çivi denilen kısım ise tespih ipinin iki ucunun tutturulduğu kilit noktasıdır. Bâzı tesbihlerin ucuna ibrişimden, ipekten, gümüş ya da altın tellerden yapılmış bir püskül takılır ki buna da kamçı denilmektedir.

Özellikle doksan dokuz taneli tesbihlerde imameden sonra gelen her otuz üç taneden sonra yassıca ve ucu belirgin bir parça eklenir buna “durak” ya da “nişâne” adı verilir. Ayrıca bazı tesbihlerde yedi kez tekrarlanacak dualar için, imamenin yanından başlayarak yedinci taneden sonra mercimek gibi yassıca bir parça daha konur ki buna da “pul” denir.

Hanımlar genellikle küçük taneli tesbihleri tercih etmektedirler. Bunun için küçük taneli tesbihlere “zenne” ya da “hanım tesbihi” adı verilmektedir.

Zikr ve dua ile ayrılmaz bir üçlü oluşturan tespihin İslam coğrafyasında hem dini hem de sosyal anlamda önemli işlevleri vardır.

17. Yüzyıldan itibaren tesbih, el işçiliği ve sanatının aşılmaz örnekleri olarak Türk el sanatları içinde önemli bir yere sahip olmuştur. Kullanılan malzeme ne kadar kaliteli ve ayrıcalıklı ise tesbih de o kadar ayrıcalıklı hale gelmiştir. Dünyanın en güzel tesbihlerinin İstanbul’da yapılmış olduğu bilinir. Bu tesbihler sultanların saraylarına, koleksiyonculara, tesbih tutkunlarına en benzersiz tesbihler İstanbul’dan gitmiştir. Osmanlı döneminde en çok kullanılan tesbih türleri kuka, kehribar, balık dişi ve ağaç kökenli tespihlerdir.

Günümüzde çok çeşitli malzemelerden yapılan tespihler, madeni tesbihler, organik tespihler, bitki ve ağaç kökenli tespihler olarak üçe ayrılır.

  1. Madeni Tespihler: Doğadaki akik, ametist, altın, cam, elmas, firûze, gümüş, Oltu

taşı, Lületaşı, yâkut, yeşim, yıldız (kedigözü), zebercet, zümrüt gibi madenlerden yapılan tespihlerdir.

  1. Organik Tespihler: Yabani ve evcil hayvanların boynuz, deve kemiği, fil dişi, inci, kabuk, kemik, mercan, sedef vb. yapılan tespihlerdir
  2. Bitki ve Ağaç kökenli Tespihler: Bunlar da abanoz, demirhindi, düveydârî, gül

ağacı, Hindistan cevizi, kehribar, köknar, kuka, sakız ağacı, zeytin ağacı gibi sert, hoş kokulu ve elyafı güzel ağaçlardan yapılmış tespihlerdir.

Kültürel yaşamımızda tespihle ilgili:

*Elindeki Tespihin imamesi gibiyim yar. İtsen de çeksen de sana gelirim…

*En sevdiğim şeydir tespih çekmek ama dertten değil, zevkten mutluluktan çekmek.

*Adil davranmadıktan sonra, hacı hoca olmuşsun kaç para. Hırka, tespih, post, seccade güzel ama Allah kanar mı bunlara?

*Tespih taneleri gibidir hayat; kimini sevdiğin için çekersin, kimini sevdiğinin hatırına çekersin.

biçimindeki özgün söyleyişler dikkat çekicidir.

Yazarın Diğer Yazıları