Rusya kazansa da kaybeder

Rusya kazansa da kaybeder

Rusya''nın Ukrayna''ya saldırısı bir yıl önce başladı. Birkaç gün içinde Kiev''e girecekti Rusya diktatörü Putin. Giremedi. 24 Şubat''tan sonra işgal ettiği birçok yerden de çekilmek zorunda kaldı. Sadece daha önce güya bağımsızlığını tanıdığı bölgeleri savunuyor. Bu savunmada da başarısız. Putin çok askerini kaybetti. Sadece askerini kaybetmiyor, ekonomik gücü de zayıflıyor. Diğer devletlerin ambargoları ekonomik alanda Rusya''yı kuşatmış durumda.

Rusya, Türkiye ve daha birkaç ülkeyle al-ver ilişkisinde. Türkiye Ukrayna''yla da aynı dengeyi koruyor. Türkiye''nin bulunduğu alan ister istemez ilişkilerin belli seviyede tutulmasını gerektiriyor ve bu ABD''nin de Avrupa''nın da işine yarıyor. Zaman zaman "Bu kadarı da olmaz ki..." demeye gelen sözler etseler de homurdanamıyorlar.

Yine altını çizeceğim... Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski''nin "Yahudi" olmasının dirençte önemli payı olmadığını kimse söyleyemez. Dünyada Musevîlerin etki alnını düşünürseniz, ister istemez bu sözümü teyit edeceksiniz.

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya-Ukrayna savaşının bir yılının dolmasına birkaç gün kala Kiev''e geldi. Rusya''yı bir yer hariç -sonra bahsedeceğim- kuşatan ABD''nin başkanının her an tepesine inecek bombaların gölgesinde Kiev''e gelmesinin "derin" manası olmalı.  Bu ziyaret, Biden''ın beden olarak görünmesinin çok ötesinde bir anlam yüklü.

ABD''nin ajanları, Rusya''da, her yerde muhakkak. Rusya''nın stratejilerine hâkim olmadıkları/olamadıkları söylenemez. ABD, Ukrayna''nın yenilmesinin, Rusya savaş yüzünden zayıf düşmekle beraber, kazanacağı zaferin Putin''e getireceklerinin Avrupa ve ABD''ye nasıl pahalıya mal olacağını elbette hesaplıyorlar ve ne pahasına olursa olsun Rusya''nın yenilmesini istiyorlar. Bundan dolayı Biden''ın Kiev''i ziyareti, bütün varlığımızı Rusya''nın yengisi için ortaya koyuyoruz, demektir.

"Rusya''yı bir yer hariç -sonra bahsedeceğim- kuşatan ABD''nin…" cümlesini kurdum yukarıda.

O hariç olan yer, güney sınırımızın hemen ötesi, Suriye''nin kuzeyi. Bu bölgede ABD ve Rusya, PKK militanlarını el üstünde tutuyor. Mesele Türkiye olunca iki devlet birleşiveriyor!

Bu birleşmenin manası kesinlikle şudur: Türkiye zayıflatılmalı ve hiçbir surette dik durmamalıdır. Mutlaka başında bir gaile olmalıdır.    

Bir yıl önce, saldırıyı başlattığı bugün için, Rusya''nın "öldürücü" darbe vuracağı da yazılıp söyleniyordu. Bu yazıyı okuduğunuzda, Rusya Ukrayna''nın şah damarını kesecek bir saldırı başlatabilir mi? Böyle bir saldırı ancak balistik füzelerle olabilir. Bu da dünya savaşı anlamına gelir.

Rusya halkı yer yer homurdanıyor. Savaş daha uzarsa, muhalif kanat gide gide sahaya inecektir.

Doğu Avrupa, özellikle ABD, Rusya''nın güçlenmesini daima aleyhlerinde görmüşlerdir. Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya; İskandinav ülkeleri Finlandiya, İsveç ve Norveç, geçmiş tecrübeleri Rusya''nın kendileri için tehlike olduğunu göstermiştir. Yıllarca Rusya''nın saldırısına direnmişler, bazıları kendilerini kurtarabilmişler, bazıları ise, Rusya''nın esaretine girmişlerdir.

Esaret deyince... Burada bir parantez açacağım.

Rusya''nın Ukrayna''ya saldırmakla, neticesi ne olursa olsun, Rusya Federasyonu''ndaki halkları da içten içe umutlandıracaktır.

Özellikle Kafkas halkları yine hareket geçebilirler.

Çeçenler 1991''de Cehar Dudayev''in liderliğinde bağımsızlıklarını ilân etmişlerdi. Son bağımsızlık bayramını kutlamalarında Çeçenistan''daydım. İç çatışmalarına da şahit oldum. Çeçenlerin yüreklerindeki bağımsızlık duygusunu iyi biliyorum. Şu anda, Putin''in uzantısı Kadirov, Çeçenistan''da hüküm sürse de halk yeni arayışlar içine girebilir.

   Türkiye, Rusya Federasyonu''nun dağılabileceğini dikkate alıyor mu? Kafkaslarda muhtemel gelişmelere hazır mı?

Türkiye Kafkasları görmemezlik edemez.

"Çeçen Gülü" kitabımızda "Türkiye kutlamalara katılmadı" ara başlığı altında yazdıklarım size bir fikir verecektir:

 "[Bağımsızlık kutlamasında] Türkiye''den temsilci olarak kimse yoktu. Çok üzüldüm. Devletin politikası şu: Çeçenistan''ı tanımadığımıza göre temsilci gönderemeyiz. Aman Rusya''yı gücendirmeyelim.

Rusya gücense ne olur, gücenmese ne olur... Devletler arası ilişkiler menfaatler üzerine kurulmuştur. Türkiye''nin Doğudaki çıkarı Kafkaslardan geçer. Buranın son derece karmaşık politikasına mutlaka nüfuz etmek ve varlığını hissettirmek gerekir. Şeyh Şamil''in XIX. yüzyılın ortalarında 30 yıl süren direnişinde Osmanlı Devleti politik manevrayı gösteremediği gibi, maddî ve manevî yardım da sağlamamıştır/sağlayamamıştır.

Çeçenistan''ın bağımsızlık törenleri sırasında Türkiye''yi bir ben temsil ettim desem yeridir. Devlet temsilcisi gelmese dahi herhangi bir kuruluş adına delege gelebilirdi. Kırım Türkleri bile temsilci göndermişti."

Bizden olanlara, içimizden olanlara, ne hâlleri varsa görsünler, diyemeyiz.

Yazarın Diğer Yazıları