Ekonomik kriz artık had safhaya ulaştı; hem de öyle böyle değil. En son cuma günü büyüme rakamları açıklandı. Sanayi ve tarım adeta yerlerde sürünüyor. Peki neyle büyüdük? Tabii ki finans sektörü ve inşaatla.
Bunun dışında her şey kötü gidiyor. Yani Türkçesi, rantçılar kazanıyor; gerek inşaatta, gerekse finansta. Geri kalan herkes resmen sürünüyor.
Peki bunun sonucu ne olacak? Ya da diğer bir bakış açısıyla: Bunun faturası ne olacak? Elbette faturası işsizlik olacak. Bu işsizliği önlemenin yolu Merkez Bankası'nın faiz indirmesi midir? Elbette değildir. Merkez Bankası’nı tüm kötülüklerin anası gibi göstermek bana göre son derece yanlış.
Eğer bugün Türkiye dünyada en yüksek faizi veriyorsa, bu, uygulanan ekonomik politikaların başarısızlığını ve ekonomiye yapılan ciddi müdahaleleri gösterir. Normal şartlarda bu Merkez Bankası’nı ve yönetimini beğeniyoruz. Neden? Çünkü rasyonel politikalar uyguluyor.
Yüksek faiz yanlış olmasına ve ülkeyi mahvetmesine rağmen, şu an için kaçınılmaz bir politikadır. Yani rasyoneldir. Çünkü başka seçeneğiniz yok. Peki neden başka seçeneğimiz yok?
Çünkü Türkiye’ye artık para gelmiyor. Uygulanan politikalarla, özellikle hukuk alanındaki yanlış adımlarla ülkeye kimse güvenmiyor. Güvenmediği için de para getirmiyor. Parayı getiren ise bunun sigortasını istiyor. Peki bu sigorta nedir? Yüksek faiz.
Bakın, Ekrem İmamoğlu olayıyla birlikte Türkiye’den yaklaşık 60 milyar dolar para çıktı. Bugün hâlâ sadece 3 milyar doları geri geldi. 5 milyar dolar geldi diye seviniyoruz. Elbette gelir; çünkü sen yüksek faiz veriyorsun. Bir ülkeye yüksek faiz veren ülkeye tefeciler gelir.
Ama garip olan şu: Türkiye’ye artık tefeci bile gelmiyor. Hep birlikte bağırıyorlar: "Merkez Bankası faiz indirsin." Tamam, indirsin. Ne olacak? Anında dolar tekrar fırlayacak. Zaten kasanda yeterince dolar yok. İhracatçı yeterince döviz kazanamıyor. Turizm, dünyanın en pahalı ülkesi hâline geldiği için maalesef istenilen seviyede değil. E peki nasıl olacak? Olmayacak.
Türkiye'nin tek kurtuluşu var: Acilen seçime gitmek. Eğer Türkiye seçime gitmezse, biz daha çok yüksek faizler öderiz. Belki Haziran toplantısında Merkez Bankası faiz indirecek. İndirme nedeni de üzerindeki aşırı siyasi baskılar olacak. "Lanet olsun" deyip indirebilir. Ama emin olun ki Merkez Bankası bir kez daha faiz artırmak zorunda kalacak. Şu anda iktidarın önünde bir B planı yok. Yani Merkez Bankası’nın eline mahkûm kalmış durumdalar.
Bu nedenle Merkez Bankası’na karşı biraz daha anlayışlı olmalı, sabretmeliyiz. Ama Mehmet Şimşek’in politikalarına gelince... Daha önce de ifade ettiğim gibi, Mehmet Şimşek artık nihai sürecini doldurdu. Artık İngiltere’ye dönmesinin zamanı geldi.
Biz yeniden, yerli ve millî bir ekonomi programıyla gerekirse biraz daha fatura ödeyerek yeniden başlamak zorundayız. Ama bu yeniden başlamayı AKP’yle ya da bu kadrolarla değil, halktan onay almış, halk iradesine öncelik verecek bir iktidarla yapmalıyız. Türkiye'nin tek kurtuluşu budur. Yoksa çözüm faiz indirmek ya da artırmak değildir.