Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Ulusal Kanal’a yapılan AKP zulmünün belgesi?

Önce bir soru: Türkiye’nin geneline yayın yapan onlarca televizyon kanalı içinde AKP’ye muhalefet eden sizce hangisi?
Sadece ve sadece Ulusal Kanal değil mi?
Avrasya, Kanal B ve Cem TV de var demeyin, onlar durumu idare ediyorlar.
Buna mukabil izlenilirlikte yüzde 94 civarında pay sahibi olan diğer  kanallar AKP’nin borazanlığını yapıyorlar!
Hal bu iken yani koca ülkede gerçek anlamda sadece ve sadece bir muhalif  kanal varken bile AKP ona tahammül edemiyor ve yasaları ayaklar altına alıyor!
Nasıl mı?
Ulusal Kanal’ı kablolu yayına aldırmayarak!
Oysa Ulusal Kanal kabloya girmek için RTÜK’den lisansını almış durumda yani yasal olarak her şey tamam lakin TÜRKSAT ve onun amiri Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım kanunları çiğneme pahasına  keyfi olarak olmaz diyor!
Nasıl olur demeyin, güya demokrat olan AKP iktidarı ile oluyor!
İşte olanların hikayesi ve belgeleri:
 Ulusal Kanal tam 11 yıldır yayında.
1999’da kablo lisansı için müracaatta bulunuyor!
Lisans için yetkili olan RTÜK bir yıl önce müracaatı onaylayarak izin veriyor!
Bu iznin ardından Ulusal Kanal 29 Ocak 2010’da Kablo TV Teledünya Sayısal Paketinde yayına başlamak için TÜRKSAT’a başvuru yapıyor.
TÜRKSAT bu başvuruyu bir süre görmezden geliyor.
Israrlı takip sonrasında 5.03.2010 tarihinde; “Pazar araştırması devam etmekte olup, talebiniz değerlendirmeye alınacaktır” cevabını veriyor.
Oysa TÜRKSAT’ın yasal olarak böyle bir yetkisi yok!
Yetki sadece RTÜK’tedir ve onlar izni yani yayın lisansını vermiş durumda!
TÜRKSAT teknik bir kurum ve RTÜK’den gelen emri uygulamakla mükellef.. Kanallarla olan ilişkisi sadece alacağı kira ile sınırlı!
Hal bu iken TÜRKSAT yasaları çiğneme pahasına 8 aydır Ulusal Kanal’ı kabloya almıyor!
Ayrıca kablolu yayında bulunan 110 diğer kanal için TÜRKSAT’ın pazar araştırması gibi zerre bir talebi de olmadı.
Düşünün Beyaz TV gibi yeni kurulan kanalı bir günde kabloya alan TÜRKSAT, Ulusal Kanal gibi 11 yıldır yayında olan kanala engeller çıkarıyor!
Yukarıda söyledik bu işin tek sorumlusu RTÜK ama TÜRKSAT bunu umursamıyor!
Yahu bu TÜRKSAT kamu kuruluşu değil midir?
Öyle ise böyle bir kanunsuzluğu nasıl yapar?
Soruyorum, Bakan Binali Yıldırım emir vermeksizin TÜKSAT bu keyfiliği ve kanun dışılığı kendi başına yapabilir mi?
Cevap verin Sayın Bakan bunu siz mi yaptırıyorsunuz?
Türkiye’de rejim değişti de artık yasalar yerine bakan buyrukları mı  geçerli yoksa?
Değilse nedir açıklayın lütfen!
Bakan Yılıdırım ve TÜRKSAT’dan açıklama bekliyorum, bu konunun peşini asla bırakmayacağız!
Ey ahali işte AKP Türkiye’yi böyle yönetiyor!

 


BİR ZİHNİYETİN TESCİLİ
Kediye kedi diyemeyen sahte mücahitler!
Neymiş efendim Lizbon’daki NATO zirvesinde zafer kazanmışmışız!
Yandaş medya korosu öyle söylüyor!
Nasıl olmuş bu?
İran’ın adını zikrettirmemişiz!
Peki ya Sarkozy’nin Lizbon’da yaptığı basın toplantısında ettiği o sözler..
Fransa Cumhurbaşkanı açıktan İran diyor ve Türkiye’yi alaya alarak “Biz kediye kedi deriz” diyor!
Peki adam  haksız mı?
Vallahi değil!
Dünya’da Füze Kalkanı projesinin İran’a karşı hayata geçirileceğini kabul etmeyen sadece AKP güruhu ile beslemeleridir!
Yok onlar da aslında kabul ediyorlar da tabanlarından çekindikleri için sürekli yaptıkları gibi saptırma metoduna başvuruyorlar!
Müslüman İran’a karşı ABD ile kolkola girmeyi bu şekilde örtebileceklerini zannediyorlar!
Görüyorsunuz bunların  islam mücahitliği sadece Hamas’ı, Gazze’yi ve Filistin’i istismar içindir!
Gazze’ye yardım adına İslam ümmetinin hamisi pozlarında isyan edeceksin ama öbür yandan Müslümanlara karşı kurulacak rezil bir  sisteme ülkeni ve topraklarını açacaksın!
İşte AKP ve zihniyeti budur!
Bunlar değil midir Irak’da yüzbinlerce Müslüman emperyalizmin  postalı altında inleyerek can verirken ABD ordusunun muzaffer olması için duacı olan!
Ama iş istismara ve saptırmaya geldi mi bunlarla yine kimse yarışamaz!
Evet Füze Kalkanı ile Türkiye yine ABD ve NATO’nun jandarması olmuştur.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ifade ettiği; “NATO’nun yeni stratejik konseptine Türkiye yön verdi” ifadesi asla doğru değildir, nitekim Abdullah Gül, “Bu yönü ne yaparak ve hangi sonuçları alarak verdiniz?” sorusunu cevaplayamamıştır.
Tablo ortadadır, yeni sistemde patron yine ABD’dir ve komuta yine onda olacaktır!
Efendim “karar mekanizmasında biz de olacağız” ifadesi ise büyük bir kandırmacadır, zira zaten NATO üyesi olan bütün ülkeler teorik olarak karar mekanizmasındadır ancak düğmeye basan, yani patron olan hep ABD’dir.
Bir başka boyut, Türkiye’nin veto hakkı da yoktur.
Yapılan mugalatalar tamamen iç kamuoyundaki muhafazakar tepkileri frenleme adınadır, nitekim Tahran’ın Türkiye’nin tutumundan hoşnut olduğuna dair tek bir işaret bile alınamamıştır.
Hülasa, AKP ve Cindoruk’un ifadesi ile onun Eşbaşkanı olan Abdullah Gül’ün manipülasyona ve saptırma sunumuna dayalı dış politika oyunu devam ediyor ve Türkiye sürekli olarak kaybediyor!

Yazarın Diğer Yazıları