Üniversiteler temizlenmedikçe

Üniversiteler 'terörist imalâthânesi' olarak kaldıkça, bulvarlarda caddelerde istediğiniz kadar yol kontrolü yapın, arabaları arayın, kimliklere bakın...

Üniversitelerde herkesin gözü önündeki 'açık kamplar'ı yerle bir etmedikçe, istediğiniz kadar Kandil'i, Zap'ı, Avaşin'i bombalayın...

Üniversitelerde odalarında öğrenci kılıklı terörist ve mühimmat saklayan başta akademik personel olmak üzere, üniversitelerle ilişiğini kesip yargı önüne çıkarmadıkça, Sur'da, Cizre'de, Nusaybin'de istediğiniz kadar operasyon yapın...

Batı'da kaleme alınmış uşakça bildirilerin altına imza atan ne kadar PKK destekçisi akademisyen varsa, onları 'örgüt'ten ve 'vatana ihanet'ten yargılamadıkça, devletten maaş almalarına seyirci kaldıkça, yataklık eden özel üniversitelerin sahiplerine ve mütevelli heyetlerine 'teröristle iş birliği' muamelesi yapmadıkça, istediğiniz kadar kararlılık mesajları verin...

Üniversitelerdeki her terör olayı önceden bağıra bağıra geliyor... Listeler yayınlanıyor, kişiler hedef gösteriliyor... Ardından kan dökülüyor... Olacaklarla ilgili önceden tedbir almayan rektörlük, dekanlık ve o ilin Emniyeti ile adliyesi sorumlu tutulmadıkça, istediğiniz kadar "Terörün kökü kazınacak" diye medya yoluyla üfürün...

Başkentteki üniversite kantinleri ve diğer ortak alanları PKK kampına gelmişçesine terör örgütünün paçavraları ve katil resimleriyle dolu oldukça, Silopi'de, Yüksekova'da herhangi bir harap binaya istediğiniz kadar Türk bayrağı asın...

Bugün üniversitelerdeki 'verimli ortam' sayesinde kaç tane 'canlı bomba' yetiştiriliyor haberiniz olmadıkça, şehir merkezlerine istediğiniz kadar MOBESE'ler yüz tanıma sistemleri kurun...

Anadolu'dan okumaya gelmiş bu milletin sâdık evlatları saldırıya uğrarken, bunu bir 'terör olayı' değil de 'karşıt görüşlüler kavgası' olarak sunma alçaklığı sürdükçe, istediğiniz kadar kendinizi kandırın...

***

Üniversitelerden 'bilim' yerine 'terör' fışkıramaz... Üniversiteler, kampüsler, yurtlar teröristler için Kandil'den daha güvenli bir alan olamaz... Yeryüzündeki hiçbir devlet üniversitelerin kendisine dönecek tehdide rahim görevi yapmasına izin vermez, veremez, verirse devlet olarak kalamaz...

Bu nasıl bir çelişki... Öğrenci kılıklı teröristsen şehirde ev tutup 'hücre evi'ne çevirsen risk altındasın ama aynı işi üniversitenin içinde yaparsan problem yok!..

Dün yine kan döküldü Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü'nde... Yine bağıra bağıra geldi terör... Batuhan Çolak, ülkücü öğrencilere yönelik bıçaklı satırlı öldüresiye saldırıyı mutlaka okunması gereken ayrıntılarıyla yazdı... Bir Fırat Çakıroğlu faciası daha yaşanabilirdi... Tedbir alınmadıkça bundan sonra yaşanmayacağının garantisi yok...

Ankara'da hukuk varsa, emniyet varsa, istihbarat varsa, işin özeti devlet varsa bu kanlı tırmanışa el koymalıdır... Yoksa insanlar kendi varlıklarını korumak için kendi hukuklarını inşa etmek mecburiyetinde kalabilirler... Bu ise problemi daha da karmaşık hâle getirecektir...

Ankara'yı bilenler bilir... Yüksel Caddesi'yle Karanfil Sokak ve Konur Sokakların birleştiği alan PKK'nın ve radikal solun adeta terminal yeri gibidir... Yıllardır orada bebek katili için imza toplanır, sloganlar atılır, her tarafa paçavralar asılır, başkalarına hayat hakkı verilmez...

Başbakanlığa, Genelkurmay'a, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne, Meclis'e ortalama 500 metre uzaklıktaki bir 'terörizm propaganda merkezi' burası... İlginçtir, Güvenpark'taki patlamadan beri orada teröristler nâmına ne bir stant var, ne de herhangi bir kişi...

Bu temizliği devlet yaptıysa şimdiye kadar neden yapmamıştı? Yok kendileri 'şimdilik' güvenlik gerekçesiyle 'arazi' olduysalar bu yine devletin ayıbı... Eğer güvenlik güçlerinin marifetiyle o alan temizlendiyse, demek ki olabiliyormuş... Şimdi aynısını Ankara'nın ve ülkenin bütün 'legal' terör merkezleri ve üniversiteleriyle ilgili olarak bekliyor insanlar... Yoksa Ankara böyleyken Şırnak'a bayrak asmanın çok anlamı kalmıyor!..

***

Bugün 25 Mart... Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının vefat yıldönümü... Sevenlerinin başını hiç yere düşürmeden gitti bu dünyadan... Bütün bir ömrünü devleti yaşatma ve millete hizmet ülküsüyle geçirmiş olan, çile, mücadele ve dâvâ adamı, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarına rahmetler diliyorum...

Yazarın Diğer Yazıları