Vatandaşla dalga geçiyorlar

Adı "ekonomi kanalı" olan koskoca bir kanal, sürekli olarak para karşılığı müteahhitleri ekrana çıkartıyor. "Para karşılığı" diyorum çünkü bu kişilerin o ekrana nasıl çıktığını, ne kadar ücret ödediğini medya sektöründe bilmeyen yok.

Yani siz, söz konusu kanalda ekrana çıkmak istiyorsanız mutlaka belirli bir ücret ödemeniz gerekiyor. İşte son günlerde elinde konut olup satamayan ve maddi olarak sıkıntıya düşen müteahhitler sık sık bu kanalın konuğu oluyor.

Bu kişilerin tamamı adeta ağız birliği etmişçesine konuşuyor; ağızlarından bal damlıyor. Nitekim önceki gün yine bir müteahhit –aslında inşaat sahibi– ekrana çıkarıldı. Öyle enteresan bir konuşma yaptı ki insanın hemen gidip varını yoğunu konuta yatırası geliyor. Ama elde bir şey yok ki yatırsın! Çünkü AKP'nin uyguladığı politikalar ve yarattığı ekonomik kriz, konuta erişimi maalesef imkânsız hâle getirdi.

Bu müteahhit ısrarla şunu söylüyor: “10 milyona konut bulursanız alın, çünkü çok ucuz.”
Konut neden bu kadar “ucuz”, onu açıklayamıyor. Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum: Ben her zaman ısrarla söylüyorum, konut fiyatlarında bir balon var ve bu balonu maalesef hükümetin kendisi yaratıyor.

Şimdi ise satışların düşmesi, özellikle yüksek faiz nedeniyle sektörü ciddi anlamda sıkıntıya soktu. Sektör, gazla yeniden harekete geçmeye çalışıyor. Ama dediğim gibi, bu tamamen gazla…

Peki, bu gazla nereye kadar gidilebilir? Onu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama Türkiye’de en büyük sorun, yukarıda da belirttiğim gibi, erişilebilirliktir. Yani gelir adaletsizliği…

Dün yayımlanan bir araştırmaya göre, asgari ücretli biri, yemeden içmeden tam 14,2 yıl çalışırsa ancak 100 metrekarelik bir ev alabiliyor.

Bırakalım asgari ücretliyi, gelin doktorlara bakalım. Bugün bir doktorun ortalama maaşı 100.000 TL. Karı koca doktor olsalar, eve 200.000 TL giriyor. Diyelim ki döner sermayeden de 50.000 TL geldi; 250.000 TL. Üzerine biraz daha ekleyelim, toplam gelirleri 300.000 TL olsun.

Bu doktorlar, Bağcılar’da 5 milyon TL'lik bir ev almak istesin. Zaten Bağcılar’da bile 5 milyonun altında ev bulmanız imkânsız. Diyelim ki buldular ve 1 milyon TL'yi peşin verdiler, kalan 4 milyon TL için kredi çekmek istediler.

Peki, 4 milyon liralık kredinin aylık taksiti ne kadar biliyor musunuz? Yaklaşık 300.000 TL.
Şimdi söyleyin bana: Aylık 300.000 TL taksit ödeyemeyen bir doktorun yaşadığı ülkede kim konut alabilir?

Bir yanda 30–40 milyon liralık konutlar peynir ekmek gibi satılırken, diğer yanda Türkiye’nin güzide, okumuş, elit kesimi –yani doktorlar– 5 milyon liralık bir evi bile alamıyor.

Ama siz hâlâ bu ülkede konut fiyatları daha da artacak diyorsunuz. Bu, açıkça utanmazlıktır ve aynı zamanda manipülasyondur.

Herkes artık aklını başına toplamalı. Türkiye'de her şey değişti. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çünkü AKP'nin uyguladığı politikaların neden olduğu gelir adaletsizliği, en az 10 yıl, belki de 15 yıl sürecek.

Bu da demek oluyor ki, insanlar önümüzdeki 15 yıl boyunca gelirleriyle ev sahibi olamayacak.
Evet, bu ülkede çok lüks evler satılmaya devam edecek. Ancak orta sınıf dediğimiz kesim –polis, emekli ya da doktor– bu şartlar altında ev sahibi olamayacak. Bu artık imkânsız.

Bu nedenle siz siz olun, tamamen ticari kaygılarla ekrana çıkıp şov yapan, parayla müteahhitlik propagandası yapanları ciddiye almayın. Borçlanmayın. Çünkü önümüzde gerçekten sıkıntılı bir dönem var ve bu dönemde borç ödemek çok daha zor hâle gelecek.

Devir borçlanma devri değil. Özellikle %50 faiz oranlarının olduğu bir ülkede, konut fiyatları artık artmaz ve satışlar gerçekleşemez.

Bu konuyu işlemeye devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları