Yeniçağ yazımı anımsatıyorum

Yeniçağ yazımı anımsatıyorum

Cumhuriyet Gazetesinin Olaylar ve Görüşler sayfasına gönderdiği makalede CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu makalesinin girişinde şu tespiti vurguluyor:

“Şehir efsanesi gibi bir siyaset efsanesi kamuoyunda dolanıyor:

‘Türkiye’de muhalefet sorunu var.’

Hatta efsaneyi daha ileri götürenler var;

‘Türkiye’de muhalefet yok!’ diyor.”

Değerlendirmelerinde yerden göğe kadar haklı olan Kuşoğlu’nun değerlendirmesini okumanızı öneriyorum.

Ben sadece şu iki kısa bölümü alıntıladım:

Birincisi:

“Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun deyimiyle “Sultanizm” sistemi geçerlidir.

“Sultanizm” olan yerde demokratik bir muhalefetin olması hele de etkili olması asla mümkün değildir.

Çünkü iktidarla hesap sorma amaçlı muhatap olma durumu yoktur.

Bu parlamento için geçerli olduğu kadar kontrol altında tutulan medya ve sivil toplum kuruluşları için de geçerlidir.”

İkincisi:

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen ucube sistemde TBMM’nin neredeyse hiçbir önemi yok.

Yürütme erkinin tek temsilcisi cumhurbaşkanı yargıyı da yasamayı da kontrol ediyor, istediği sonuçları alabiliyor.

Hiç unutulmaması gereken konu siyasi partilerin iktidar olamadıkları gerçeğidir.”

Ben de Kuşoğlu’nun değerlendirmesine, “Başkanlık; CHP için sonun başlangıcı” başlıklı yazımla katkı sağlayayım.

Tarih 14 Kasım 2016

Türkiye'de seçmelerin siyasi tercihi sağ partilerdir ki oy oranları yüzde 70 civarındadır.

Sol ya da Sosyal Demokratların oy oranları ise yüzde 30'lar seviyesindedir.

Başkanı halkın seçeceği bir Başkanlık sistemi Türkiye'de ister sol ister sosyal demokrat olsun bir başkan adayına seçilme şansı vermez.

Bugün Türk siyasetinde ana muhalefet görevi yapan Cumhuriyet Halk Partisi eğer Anayasa değişir ve Başkanlık sistemi gelirse;

  • CHP ne Meclis’te çoğunluk sağlayıp tek parti olabilir ne de Başkan adayını seçtirebilir.
  • İşte bu durumda da Başkanlık CHP için sonun başlangıcı olur.

Peki, Türkiye'nin geleceğine hep sağ partiler mi imza atacak?

Evet, bugün için başka bir yol görülmüyor.

Türk siyasetinin duayen ismi Deniz Baykal işte bu nedenle öne çıktı.

Baykal CHP'nin Başkanlık ile Türk siyaset sahnesinde iktidar yüzü göremeyeceğini anlayarak "Başkanlığa sonuna kadar hayır" kampanyası başlattı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da partisinin her programında ve medyada Başkanlık sistemine karşı duracaklarını açıkladı.

Başkanlık sistemini ısrarla isteyen Erdoğan ve AK Parti'nin hedefi 14 yıldır sürdürdüğü tek başına iktidar olma gücünü gelecek on yıllara taşımak.

Bugün Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan tek adamdır.

Özellikle 15 Temmuz sonrası toplumsal desteği yüzde 60'ları aşmıştır.

AK Parti de Erdoğan da bu gücü Türkiye'nin gelecek 10 yıllarında kullanmak için Başkanlık sistemi istiyorlar.

Aslında herkesin kabul ettiği fiili bir Başkanlık yapıyor Erdoğan ama bu durumu da Anayasal hale getirmek istiyor.

Bunun için de MHP'nin Meclis'teki oylarına ihtiyacı var.

MHP'de durum:

Devlet Bahçeli'nin “Ya Erdoğan’ı anayasaya uyduracağız ya Anayasayı Erdoğan’a uyduracağız” şeklindeki Başkanlık sistemi açıklamasına AK Partililer de Cumhurbaşkanı Erdoğan da tabiri caiz ise balıklama atladı.

MHP Anayasa değişikliği ile Başkanlık sistemine onay verdi.

Bakalım MHP Milletvekilleri grup kararı alınamayan Başkanlık için Meclis'te Bahçeli'ye destek verecekler mi?

Eğer AK Parti'nin MHP iş birliği ile Başkanlığa ilişkin Anayasa değişiklikleri Meclis Genel Kurulundan 330 oy alırsa işte o zaman başkanlık için referanduma gidilecek.

Muhtemelen de Nisan 2017'de sandık başına gideceğiz. (EK:16 Nisan 2017’de gittik ve seçmen iradesi çalınarak YSK’nın 11 üyesi tarafından rejim değiştirildi- OU)

  • Türk halkı da karar verecek Başkanlık mı?
  • Yoksa Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu parlamenter rejim mi?

Bülent Kuşoğlu; Makalene yüzde yüz katılıyor ve övünmek gibi olmasın ama ben de şunu görüyorum:

  • 6 yıl önce yaptığım değerlendirme gerçek oldu...

Yazarın Diğer Yazıları