81 ile 81 devlet modeli ve bedeli!

Bu sütunu yıllardan beri takip eden okurlar, bazen benim yazılarımı bana hatırlatıyor. Yıllar önce verdiğim bilgilerle günümüzde yaşanan olayları değerlendirerek bana dönüyorlar.

Meselâ Saltuk Kağan diyor ki "Arslan abi, Bahçeli yerelde başkanlık modeli önerdi... Bu öneri, sizin 2001'de yazdığınız, CFR memorandumunun, AKP'nin parti programı haline gelmesi ve o belgede, yerel yönetimlere özerklik istenmesini hatırlatıyor. HDP de bunu istemiyor mu?"

Mustafa Serin ise "Yapısal reform" hazırlıklarıyla ilgili yazıma atıfta bulunarak, "Devlet Bahçeli'nin önerdiği büyükşehir belediye seçim sistemi, bu yapısal reformların ilk habercisi olabilir mi?" diye soruyor.

Başka bir okur, "Bahçeli'nin açıklaması, Kadir Topbaş'ın 'İstanbul'a ayrı bir statü verelim' sözü, Ekrem İmamoğlu'nun ilk günlerde 'İstanbul Ankara'dan yönetilemiyor. İstanbul'u kent anayasası ile yöneteceğiz' demesini üst üste koyalım. AKP'nin İstanbul'u vermesinin yanına, bir de AKP'nin 2030 mastır planı haritasını koyalım. İşe İstanbul'dan başlayacakları anlaşılmıyor mu?" diye analiz yapıyor.

"Millet farkında mı?" rumuzlu okur, "Bu sahte yerel seçimler, emperyalizm tarafından, BOP eş başkanı için bir uyarıdır. Türkiye'nin siyasi dönüşümü gecikti. Sözde yeni partilerle eyalet sistemine geçilecek." diyor.

Ergün Tuneyli, "Yapısal reformları 17 yıldır neden yapmamışlar? Bugüne kadar neyi beklemişler? Odaklanmalarına engel olan mı varmış, yapısal reformların içeriği neymiş?" diye soruyor.

Burhanettin Baykurt, "Yapısal reformların ipucunu Devlet Bahçeli verdi; 'Sadece büyükşehir belediye başkanını seçelim, o da üstlendiği görev ve yetkiye dayanarak ilçe belediye başkanlarını belirlesin.' dedi. Bu reformla eyalet sisteminin temelleri atılmış olmaz mı?" diye soruyor.

***

Akın Ergüler, askerlik yeminini hatırlatıyor:

"Atatürk diyor ki; 'Türk milleti, yeni bir iman ve kesin bir milli azimle yeni bir devlet kurmuştur. Bu devletin dayandığı esaslar, tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız milli egemenlikten ibarettir.'

Bunlara sahip çıkmak, bu memlekette doğan herkesin Ata'sına, şehit ve gazilerine boyun borcudur. Askerliğini yapan her erkek, buna yemin etti.

Kimse yeminini unutmasın, unutanlara da hatırlatsın."

Hüseyin Çelik ise "Yapısal reformlar, eğitimde, tarımda, vergi sisteminde çağdaş yeniliklerdir. İthalata dayalı üretim sistemimizi değiştirmektir, Katma değeri yüksek mal/hizmet üretimidir, Hukukun üstünlüğü ve şeffaflıktır, Bunun neresi kötü?" diye soruyor.

Keşke dediği gibi olsa! Öyle olsa ben itiraz eder miydim?

***

Peki askerlik yeminini hatırlıyor musunuz?

"Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada; her zaman ve her yerde, milletime ve cumhuriyetime, doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime, namusum üzerine ant içerim."

Yemin metnini hazırlayanlar, ordunun içine sızılabileceğini hiç öngörmemiş anlaşılan. Öyle ya FETÖ'cü amirlere itaat edilseydi, Türkiye bugün ne halde olurdu?

***

Konuya dönelim. Yerel yönetimlere özerklik yolunu açan ve okur mektuplarında da eleştirilen söylemler, Turgut Özal'ın başlattığı, Tayyip Erdoğan'ın devam ettiği Türkiye'nin dönüştürülmesi sürecine direncin göstergesidir.

ABD Kongre binasının duvarına yazılı bir söz, bütün milletler için geçerlidir:

"Ebedi uyanıklık, hürriyetin bedelidir."

Hangi partiye oy vermiş olursa olsun, Türk Milleti'nin egemenliğini ve bağımsızlığını korumak her Türk'ün namus borcudur.

Aydınlar uyur da, 81 ilin 81 devlet haline getirilmesini seyrederse, Türkiye ve Türk Milleti ayakta kalabilir mi?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları